“Gerekirse Çin’e savaş açarız” diyor BBP Genel Başkanı Mustafa Destici. Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın konuğu olduğu programda Uygur meselesine ilişkin bir kamyon gerçek dışı “bilgi” verdikten sonra bu tuhaf öneriyi dile getirdi.

Siyasi parti liderlerinin ağızlarından çıkanı kulaklarının duyması beklenir. Onlar, “namım yürüsün” düşüncesiyle cümle kuramazlar. Söylediğiniz her şeyin gereğini yapmanız beklenir. “Nasıl olsa iktidar değilim, bol keseden sallayayım” diyemezsiniz. İktidarda olun ya da olmayın siyaset sorumluluk gerektirir. Sizin bomboş atıp tutmalarınızı vatandaş şöyle anlar ve haklıdır: Demek ki yarın öbür gün Destici ülkenin başına geçse, Uygur meselesinden ötürü biz Çin’e savaş açacağız. 


Daha da vahimi Uygurlarla ilgili söylenenlerin neredeyse tamamı yalan. Hatta durum tam tersi. Türkiye’de Uygurlarla ilgili ortaya atılan Washington merkezli iddiaları Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygurlar hayretler içerisinde dinliyorlar. Yani Destici’ye uysak bir yalanın peşine takılıp Çin’e savaş açacağız.

DESTİCİ HUKUK BİLİYOR MU

Türkiye’nin hangi durumlarda savaş ilan edebileceği bellidir. Ülkemizin birlik ve bütünlüğü, egemenliği başka ülke ya da ülkelerce tehdit edilirse, uluslararası hukukun meşru saydığı hallerde TBMM savaş ilan edebilir. Ani bir silahlı saldırı durumunda ise Cumhurbaşkanı bu yetkiyi kullanabilir.

Peki Çin, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüyle ya da egemenliğiyle ilgili bir tehditte mi bulundu? Türkiye’ye dönük bir silahlı eylemi mi oldu? Anayasamızda ve kanunlarımızda yazılı hangi gerekçeye dayanarak Çin’e savaş ilan edeceğiz? Sayın Destici TBMM’ye bir dilekçe yazsın bakalım Çin’e savaş açılmasını isteyen. Yazabilir mi? Yazamaz. Hadi geçtik TBMM’yi. Bir an için Destici’nin şu an Cumhurbaşkanı olduğunu hayal edelim. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı “ani silahlı saldırı” durumunda bir ülkeye karşı silahlı kuvvetlerin kullanılmasına karar verebiliyor. Çin’in Türkiye’ye karşı bilmediğimiz bir silahlı saldırısı mı oldu ki Destici Çin’e savaş ilan etmekten bahsediyor. Yani bizim hukukumuz bakımından Uygurlar konusu Türkiye’nin Çin’e savaş ilan etmesi için bir gerekçe olamaz. Türkiye’ye dönük bir eylem gerekir. 

ORDU ÇİN’E NASIL GİDECEK

Destici’nin savaş hukuku konusundaki bilgisizliğini bir yana bırakalım. Diyelim kitabına uydurdu ya da kanun tanımadı ve Çin’e savaş ilan etti. Nasıl savaşacak? Hadi hukuk bilmiyor, coğrafyadan haberi var mı? Türkiye nerede, Çin nerede farkında mı? Arada kuş uçuşu 6 bin kilometre mesafe var. Arada nereden gittiğine bağlı olarak değişmekle birlikte en az 6 ülke var.

Söz gelimi savaş uçaklarınız buradan oraya nasıl gidecek? Gidiş dönüş en az 34 kez ikmal yapması gerekiyor. Nerede yapacak? Çin’in bağımsız hava savunma sistemlerini nasıl aşacak. SİHA’lar zaten o kadar gidemez. Bırakalım onu, Çin’i bombalamak üzere kalkan uçaklarınız diğer ülkelerin hava sahasından geçebilecek mi? Onlar sizin bu deliliğinize ortak olacak mı? Yani siz buradan oraya bir tane uçak kaldıramazsınız. Demek ki havadan olmaz. 


Kara ordularını buradan Çin’e nasıl ulaştıracaksınız? 1,5 milyar nüfuslu 9 milyon 600 bin kilometrekarelik bir ülkeye savaş ilan ettiğinize göre yine yetmez ama en kötü 810 milyon mevcutlu bir orduya ihtiyacınız olacak. Peki bunları hangi yoldan, hangi araçlarla taşıyacaksınız? Aradaki ülkeler ki hepsi Çin’le dostça ilişkilere sahip “buyurun geçin” mi diyecek? Yoksa yolda İran, Afganistan ve Türki Cumhuriyetleri de işgal mi edeceksiniz? Bütün dünya bunu izleyecek mi? Bu orduyu besleyecek ekonomiyi de hesaplamışsınızdır herhalde. İşgücünün neredeyse hepsini asker yaptığınıza göre üretimin nasıl devam edeceğine ilişkin bir planınız da olsa gerek. Peki fantezileriniz uğruna Çin’le savaşmaya eli silah tutan herkesi götürünce, terörle kim mücadele edecek. Ülkeyi gerçek tehditlere karşı kim savunacak?


O da olmadı. Belki de denizden Çin’in uçsuz bucaksız kıyı şeridine ulaşmayı denersiniz. Tabii gemileriniz okyanusta imha edilmezse. Hadi ulaştın Güney Çin denizine kadar. Sinciang Özerk Bölgesini “kurtarmak” için 5 bin kilometre oradan karayoluyla ilerlemen gerekiyor. Yarısı da çöl. Donanmanla kaç asker taşıyacaksın? Kaç askeri Sinciang’a ulaştıracaksın? Çölleri nasıl geçeceksin? Çin bütün bu olanları film izler gibi izleyecek mi? Demek ki bu iş olmuyor. Destici Çin’e gerçek hayatta değil, bilgisayar oyununda bile savaş açamaz. 

Türk Ordusu büyük ve güçlü bir ordudur. Büyüklüğü sadece yiğitliğinden, gözü karalığından gelmez. Kurmaylığından gelir. Hangi savaşa hangi koşullarda gireceğini bilmesinden ya da hangi savaşı kazanacağını öngörmesinden gelir. Büyük milletlerin orduları böyledir. Destici’ye uymaya kalksa Türk ordusu, ortada ordu kalmaz, ülke de gider. 

ÇİN’LE SAVAŞMANIN YOLU

Peki Çin’e savaş açılmaz mı? Açılır. Mesela ABD ile birlikte açılır. Yanlış anlaşılmasın Destici istedi diye ABD Çin’e savaş açmaz. Onlar geleneği olan akıllı ülkeler. Ama ABD Çin’le ekonomik olarak baş edemeyeceğini anladığı anda, çok zor ama belki savaş ilan eder, Destici gibileri de emrine asker alır. Gerçi asker bile iddialı bir laf. Kıymetleri olmaz. Önden sürülürler. Tıpkı PYD gibi kullanılırlar. Destici madem Çin’le savaşmak istiyor, Çin’le savaşabileceği tek senaryo bu.

Zaten bugünün Türkiye’sinde “Gerekirse Çin’le savaşırız” demek için Amerikancı olmak gerekir. Destici ve partisi, Tamamı ABD’de üretilen Uygur konulu psikolojik savaş malzemelerinin peşinden gidiyor. Tıpkı CHP, İyi Parti, HDP, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi gibi. Demek ki Amerikancı solcular ve Amerikancı İslamcılar olduğu gibi Amerikancı milliyetçiler de var.

DÜMDÜZ AMERİKANCILIK

Evet Amerikancılık. Dünyada aşı kavgası yaşanırken, Türkiye’nin salgından çıkışı için Çin’le önemli bir işbirliğine gitmişiz. İstanbul’dan Türk üreticisinin ürünleri trenlerle Çin pazarına girmeye başlamış. Ticaretimiz artmış. Çin’den çeşitli yatırımlar çekmişiz. Salgın başlayana kadar ülkemize gelen Çinli turist sayısı her yıl sürekli artmış. Hepsinden önemlisi ABD’nin ülkemize yönelik tehditlerine karşı Çin, tıpkı Rusya gibi bizim müttefikimiz. 

Milliyetçiliği ilke yapan Atatürk böyle sığ bir milliyetçi miydi? Her yere kılıç mı sallıyordu? Baş düşman İngiliz destekli Yunan işgalcilerdi. Atatürk önce Rusya’yı yanına aldı. Sonra İtalya, Fransa ve ABD’yi tarafsızlaştırdı. Cepheyi daralttı, İngiliz ve Yunan’ı tecrit etti ve zafer kazandı. Büyük zaferler için dış cephede kurulacak ittifaklar belirleyicidir. Gerisi hamasettir, kuru gürültüdür. Bugün ABD her cephede bize namluları çevirmişken 6 bin kilometre ötedeki Çin’e savaş açmayı önermek, öyle dolaylı falan değil, dümdüz Amerikancılıktır.

“ABD neyse Çin de odur” diyecek sığ milliyetçilere şimdiden söyleyelim. Hayır kardeşim, ABD neyse Çin o değildir. Çin, FETÖ’yü Türk devletinin içine yerleştirmedi. Çin, Türkiye’de darbe yapmadı. Çin, PKK’ya on binlerce TIR silah vermedi. Çin, Suriye sınırımızda PKK kantonları kurmadı. Çin, Yunanistan ve GKRY ile birlikte Doğu Akdeniz’de bize karşı tatbikat yapmıyor, Dedeağaç’a asker yerleştirmiyor. Çin’in “ekonomimizi mahvetme” gibi bir planı yok.

ABD yukarıdaki eylemlerin hepsini yaptı ve yapıyor. Peki Çin’e sefere hazırlanan, boş zamanlarında savaş başlatmayı seven en şampiyon milliyetçi Destici, neden “ABD’ye savaş ilan edelim” demiyor acaba? 

Utku Reyhan

Aydınlık