CIA bağlantılı eski MİT'çi Enver Altaylı'nın Fetullah Gülen'e ihbar ettiği Kaşif Kozinoğlu, neden hedefe konduğunu el yazısıyla hazırladığı mektuplarda açıklamıştı.


Veryansın Tv

CIA bağlantısı ortaya dökülen FETÖ tutuklusu Enver Altaylı’nın Fetullah Gülen’e yazdığı raporlarda bir kişiyi özel hedef aldığı görülüyordu.

Altaylı “Eğer MİT’in başına o geçerse işiniz biter” anlamına gelen bir ihbarla Gülen’i uyarıyor ve müdahale etmeye çağırıyordu.

O müdahale FETÖ’cü polis şefleri ve savcılarla geldi. MİT Orta Asya Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu, kumpas listesine yazılmıştı.

Türkiye’ye çağrılması üzerine 9 Mart 2011’de Afganistan’dan Türkiye’ye döndü ve FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’e ifade verdi. 10 Mart’ta da Oda Tv kumpasıyla tutuklanarak önce Metris’e ardından Silivri Cezaevi’ne gönderildi.

Kozinoğlu, 12 Kasım 2011’de kaldığı koğuşta hayatını kaybetti. Yaşasaydı 13 gün sonra tutuklu olduğu Odatv davasının ilk duruşmasına katılacak ve kendi deyimiyle “çok önemli” açıklamalarda bulunacaktı.

Kozinoğlu’nun ölüm nedeni kayıtlara ‘Kronik istemik kalp hastalığı’ olarak geçti.

Bu yazıda Kozinoğlu’nu Enver Altaylı’nın, daha doğrusu CIAFETÖ terör ağının hedefi haline getiren süreci kendi mektuplarıyla özetlemeye çalışacağız.

‘BİR FELEKAT OLUR’

Altaylı, Fetullah Gülen’e yazdığı raporda, Özbekistan’daki FETÖ okullarının kapatılmasını Kozinoğlu’nun sağladığını belirtiyor ve “MİT Müsteşarı olmaya çalışıyor. Böyle bir şey olursa Allah Fethullah Hoca Efendi’yi, cemaatin önde gelenlerini korusun. Bu bir felaket olur” diyordu.

Haklıydı. Kozinoğlu, CIA ve FETÖ’ye karşı en büyük suçu işlemişti. CIA’ya karşı da diyoruz çünkü bu okullar örgüte adam yetiştirme merkezleri olmasının yanı sıra ABD’nin kirli bölge politikasında da çok önemli bir yer tutuyordu.

MEKTUPLARINDA YAZDIĞI ‘SUÇLARI’

Kozinoğlu, ölmeden bir süre önce Aydınlık gazetesine kendi el yazısıyla mektuplar göndermeye başladı. Hemen her konuda önemli ifşaatlarda bulunan Kozinoğlu, bu mektuplarda kendisini CIA ve FETÖ’nün hedefi yapan, yurtdışındaki örgüt okullarının kapatılmasıyla ilgili “suçlarını” da anlatıyordu.

Kozinoğlu’nun mektubundaki bazı bölümler şöyle…

“Şu anda dışarıdan kendi adamlarını MİT’in en kritik makamlarına (ki bunların tamamı F. GÜLEN Nurcu Grubuna mensuptur) getiren AKP, MİT çalışanlarının önlerini ve tüm hayallerini tıkamış, anılan personel korksun ve sesini çıkarmasın diye de benim gibi bir adamı yurtdışı görevinde iken içeri tıktırmış ve gözdağı vermiştir. MİT’in tabanında çok büyük bir infial mevcuttur. (24 Ekim 2011 tarihli “Bazı hususlar” başlıklı mektubundan)

***

ABD, bu okulları sadece istihbarat ve barınma bağlamında desteklemiyor. Esas amacı ABD’nin, “söz konusu okullar sayesinde, İRAN’ın Asya’daki fundamentalist akımını engellemek ve dengelemek”.

Söz konusu okulların 1. düşmanı İRAN’dır. (Bu önemli bir manşet olur!)

F. GÜLEN hareketi, ABD İRAN’ı sevmediği için İRAN’ı düşman bellemiştir.

Tüm dünya genelinde 800′e yakın F. GÜLEN okulu vardır. F. GÜLEN tek başına APO gibi! Sonrası olmayan, kendisinden sonra bir ikinci şahsın olmasına izin vermeyen bir kişiliktir.

F. GÜLEN neden ABD’ye gitti? Cemil ÇİÇEK Adalet Bakanı iken Türkiye’ye dönebilir demesine rağmen neden HÂLÂ TÜRKİYE’ye dönmüyor? Dönecek mi? Dönecekse ne zaman dönecek?

Nurettin VEREN bulunup konuşturulmalı. Bu konu çok önemlidir! O adam çok şeyi belgeli anlatacaktır.

Tüm F. GÜLEN okullarında görev yapan öğretmenler ışık evlerinde yetiştirilmiş gençlerdir. Sorulduğunda “askerlik görevlerini yaptıklarını” söylerler.

F. GÜLEN okullarının talebeleri özenle seçilir. O ülkedeki bürokrat, siyasetçi ve diğer ileri gelenlerin çocuklarıdır. Amaç, o nesille, o ülkeyi ileride ele geçirmektir.

N. VEREN’in açıkladığı milyarlarca dolarlık mal varlığının kaynağı nedir? Bu para birçok ülkenin hazinesinde mevcut değildir.

Okullarda görevli öğretmenler, bulundukları ülkenin şartlarına ayak uydurur. Her okulda Atatürk köşesi vardır. Bu, aslında takiyedir. Okullarda talebelere risaleler ezberlettirilir. Atatürk düşmanı olarak yetiştirilir (dünyadaki bütün okullarda).

Söz konusu okullarda çalışan öğretmenler isim bazında (birçok) MİT’e davet edilmiş ve MİT’te göreve başlamışlardır.

Emniyet Genel Müdürlüğü gibi MİT de F. GÜLEN cemaatine mensup kişilerce ele geçirilmek üzeredir.

F. GÜLEN okullarında görev yapan personelin gerekirse eşlerinin başları açıktır. Çok az maaş aldıklarını ifade ederler. Lüks içerisinde yaşarlar. Gerektiğinde içki de içerler.

Dışişleri Bakanlığı da F. GÜLEN cemaati tarafından tamamen ele geçirilmiştir. Kurumları ele geçirirken önce PERSONEL departmanını ele geçirirler. Örneğin F. KORU’nun kardeşi Naci KORU, Dışişleri Bakanlığı’nın personel işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısıdır. Daha birkaç yıl öncesinde Şikago Başkonsolosu idi. Bunlar atlaya zıplaya ve hiçbir hiyerarşi dinlemeden gitmektedirler.

Dışişleri Bakanlığı, cemaatçi olmasalar bile F. GÜLEN’in personelinden korkmaktadırlar. Yurtdışını ziyaret eden tüm siyasetçiler F. GÜLEN okullarına mutlak uğrar. Onlardan hediye ve para zarfları alırlar.

TİKA [Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı] teşkilatı tamamen F. GÜLEN’in kontrolündedir.

Dışişleri Bakanlığı bazı konularda, büyükelçileri değil, anılan okulların müdürlerini ve o ülkedeki TİKA sorumlularını muhatap almaktadırlar. Bu duruma KORKMALARI nedeniyle Dışişleri mensupları seslerini çıkaramamaktadır.

 

F. GÜLEN’in okullarını kapatan ülkelerin KAPATMA nedenlerinin metinleri YAYIMLANIRSA, bu F. GÜLEN için ağır bir darbe olur.

F. GÜLEN’in esas adamı A. GÜL’dür. Tayyip, menfaat ilişkisi içerisindedir.

New York Başkonsolosu Mehmet SAMSAR (A. GÜL’ün eski özel kalem müdürü) F. GÜLEN’e iyi bakabilmek için uzun yıllardır söz konusu başkonsolosluğu sürdürmektedir.

M. EYMÜR, F. GÜLEN’den maaş almaktadır.

F. GÜLEN’in tüm faaliyetlerini bir diğer en iyi bilen şahıs halen ABD’de eğitim görevlisi olan Soner ÇAĞAPTAY’dır (adını yanlış yazmış olabilirim). Tüm sırlarını bu şahıs bilmektedir.

F. GÜLEN koyu bir İSRAİL yandaşıdır. Bunun için Mavi Marmara olayında “Muktedir olanın sözünü dinleyeceksin” diyerek TAYYİP’e adeta fırça atmıştır.

F. GÜLENİSRAİL

F. GÜLENİRAN

RTEİSRAİL olayları ve İLİŞKİLERİ, F. GÜLEN’in bir diğer yumuşak karnıdır.

EGM [Emniyet Genel Müdürlüğü’nde] olduğu gibi, Dışişleri’nde de tayin/terfileri F. GÜLEN cemaati yapmaktadır. Birkaç ay içerisinde de MİT’te de yapmaya başlayacaktır.

TSK’ne de sızmıştır. AKP’ye kapatma vermeyen Serdar ÖZGÜLDÜR (Hâkim Albay) Anayasa Mahkemesi Üyesi ve Harp Okulu’nda görevli Ayhan ÖZGÜLDÜR (Harp Okulu’na Yaşar BÜYÜKANIT yerleştirmiştir) (Öğretmen Albay), F. KORU ve F. GÜLEN cemaatine mensupturlar.

A. GÜL mü, RTE [mi] aşamasına gelindiğinde F. GÜLEN kesinlikle A. GÜL’ü tutacaktır. A. GÜL, her ABD’ye gidişinde gizlice F. GÜLEN ile buluşmuştur.

RTE istemeye istemeye bu yüzden A. GÜL’ü Cumhurbaşkanı yapmıştır.

Esas kırılma, RTE’nin devlet başkanlığı arzusunda, o dönem (seçim) geldiğinde olabilir. A. GÜL 5 yıllık olsa bir 5 daha olabilir. Bu da RTE’nin bütün planlarını suya düşürür.

BU KONU İŞLENMELİDİR. ARALARINDA SAVAŞ ÇIKSIN! RTE F. GÜLEN’den bir dönerse, artık seçim de geçti, F. GÜLEN boku yer!

F. GÜLEN ile RTE aslında KESİNLİKLE BİRBİRİNİ SEVMEMEKTEDİR. (“F. Gülen” başlıklı mektubundan)

Kozinoğlu, Afganistan Savunma Bakan Yardımcısı General Raşit Dostum ile aynı araçta (22 Ocak 2002, Ankara)

1 Kırgızistan’da uzun yıllardır ve halen tüm okulların başında olan şahıs Orhan İNANDI, aslında F. GÜLEN’in Asya imamıdır. Kırgız devleti ile irtibatlı esasen odur. Büyükelçinin hiçbir forsu yoktur. TC Devleti de bu şahıs üzerinden Kırgız yönetimi ile irtibat kurmaktadır. Anılan şahıs Kırgızistan’da, F. GÜLEN cemaatinin bilgisi dışında GİZLİ bir ŞAHSİ servet de edinmiştir. Haremi vardır. Lüks içerisinde yaşamaktadır. Kırgızistan Servisi tarafından angaje edilmiştir. Kırgız Gizli Servisi her adımını bilmektedir. Anılan, Kırgız Servisine de F. GÜLEN cemaatini anlatmaktadır. Kırgızlar, F. GÜLEN’in okullarını muhtaç oldukları için şu an itibariyle kapatamamakta olmakla birlikte, Orhan İNANDI’dan elde ettikleri tüm bilgileri, Rus ve Çin servisine aktarmaktadırlar. (F. GÜLEN cemaatinin Asya faaliyetlerine ilişkin.)

Aslında RF [Rusya Federasyonu] ve Türkmenistan’daki okullar, Orhan İNANDI’nın verdiği bilgiler sonrası kapatılmıştır.

2 Ayrıca gerek Kırgızistan, gerek Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Afganistan, Tacikistan’daki TİKA [Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı], THY, büyükelçiliklerdeki eğitim, ticari ve ekonomi, din, kültür müşavirliklerinin tamamı F. GÜLEN’ciler tarafından kapatılmıştır. Söz konusu ülkelerde F. GÜLEN’ci olmadan iş yapmak, ticaret vb. hiçbir faaliyet yaptırılmamaktadır. TİKAbüyükelçilikTHYaçık olduğu yerlerde okullar ve işadamları bir ekip şeklinde çalışmaktadırlar.

Tüm bu söylediğim gruplar, bu ülkelerde barınabilmek, ülkeden atılmamak için, anılan ülkelerin gizli servislerine aynı zamanda verdikleri bilgilerle Türkiye’yi de parsel parsel satmaktadırlar.

3 Türkmenbaşı’nın ölümü sonrası Türkmenistan Cumhurbaşkanı olan BERDİMUHAMMEDOV, öncelikle, bakan yardımcılığına kadar yükselen, Türkmenistan sayesinde çok büyük paralar kazanan Ahmet ÇALIK’ı bitirmiş, gücünü elinden almış ve son olarak da F. GÜLEN’in okullarını kapatarak aslında çok büyük bir maddi damarı da kesmiştir. İşte RF’dan sonra Türkmenistan’da da okulların kapatılması F. GÜLEN grubunu çıldırtmıştır. Şimdi kesinlikle sıra Azerbaycan (bu ülkede bazılarını atmışlardır) ile KAZAKİSTAN’a gelecektir. Bu kapatma olayı fakir olmaları nedeniyle en son Afganistan vb. bölge ülkelerinde olur.

Kozinoğlu’nun mektupları Kaynak Yayınları tarafından da kitaplaştırıldı.

Özbekistan’dan sonra Türkmenistan’da da bu okullar kapanmasın diye, ABD’nin çok uğraşısı olmuştur. Ancak RF [Rusya Federasyonu], Özbekistan, Türkmenistan, anılan okulları “ülke güvenlikleri nedeniyle ve Nurculuk faaliyeti yapmaları dolayısıyla” kapatmaktadır.

4 Anılan ülkelerde belirttiğim şahıslar, özellikle okul müdürleri o ülkelere ilişkin raporlarını da belli periyotlarda anılan ülkelerdeki CIA temsilcileri ile paylaşmaktadırlar. Ayrıca bu şahıslar o ülkelerden bayanlarla evlenip o ülkelerin pasaportlarını da almaktadırlar.

5 Asya’da en yoğun KIRGIZİSTAN’da yerleşik durumdadırlar.

6 Özbekistan, F. GÜLEN faaliyetlerine hiçbir şekilde müsaade etmemekte, yakaladığında ülkeye iade etmemekte, yargılayıp hapse atmaktadır.

Ancak Özbekistan her yönüyle bölgenin en önemli stratejik ülkesi olması bağlamında her yolu deneyerek bu ülkeye girmeye çalışmaktadırlar. Özbekler de bunları kısa sürede yakalamaktadır. Özbek İçişleri Bakanlığı’nda Nurculukla Mücadele Departmanı kurulmuştur (1994). Aynı yıl Özbekler Türkiye’de çeşitli okullarda okuyan tüm talebelerini geri çekmiş ve Özbekistan’daki okullarını kapatmıştır.

Özbekistan’daki büyükelçilikte din müşaviri yoktur.

Dışişleri Bakanlığı mensupları, her şeyi tüm çıplaklığı ile bilmelerine rağmen, bu konuda merkezlerine korkudan KRİPTO (bu konuda) çekememektedir. Özbekistan lideri İslam KERİMOV’un muhalifi Muhammed SALİH, ABD ve F. GÜLEN organizesi ile Türk topraklarında barındırılmakta, Başbakanlık tarafından korunmaktadır.

Ayrıca Mehmet EYMÜR’ün F. GÜLEN’den her ay maaş aldığı; Şenkal ATASAGUN sonrası dönmediği ABD’den, Ergenekon’u kurgulamak üzere Türkiye’ye geri döndüğü; aldığı maaşın meblağının çok yüksek olduğu (ayda 50 bin dolar); hakkındaki tüm davalardan F. GÜLEN mensubu yargıçlarca SIYIRDIĞI; ayrıca İstanbul’da F. GÜLEN’ci polislerce sıkı sıkıya korunduğu; Savcı Z. ÖZ ve Turan ÇOLAKKADI ile her hafta mutlaka görüştüklerine dair MİT’in elinde SPESİFİK belgeli bilgiler mevcuttur. Mehmet EYMÜR, Emre TANER tarafından da KORUNMUŞTUR. (“EK BİLGİLER” başlıklı mektubundan)