Vatansever öncüler ABD destekli FETÖ’yle elli yıl göğüs göğüse çarpıştı. “Kahraman”ı bu mücadelenin sadece bir dakikasında gören oldu mu?

Vatan Partisi yöneticileri, TSK’nın cesur komutanları ve yurtsever aydınlar Silivri’de, Hasdal’da, Sincan’da esir edildi. Yüz bini aşkın öncü bir kez değil beş kez zulümhanenin kapısına dayandı. Sabahın altısından gece yarılarına kadar dünyanın en uzun süren eylemleri yapıldı. Silivri duvarlarını sallayanların arasında “kahraman”ı bir kez olsun gören oldu mu?

Türk milletinin şerefli ordusuna hırsız dediler, kumpasçı, darbeci, katil dediler, “Kahraman”ı celladın üzerine yürüyen yiğitlerin arasında gören oldu mu?

Milli bayramları kutlama yasağını fiilen kaldıran, barikatları ayaklarıyla ezip, gaz bombaları altında Anıtkabir’e yürüyen kararlı kitlenin arasında “Kahraman”ı gördünüz mü?

Esir alınan yurtseverlerin bazıları hayatını kaybetti. “Kahraman”ı cenazelerimizde bile görmedik!

Aydınlıkçıların geçmişe bakmak gibi bir takıntıları yok.

Vatanımız ve mazlum halkımız için günün ihtiyaçları esastır. Ona odaklanırız.

İstanbul’un reklam panoları Ekrem İmamoğlu’nu kahraman olarak tanıtan kitap afişleriyle doldu. “Kahraman” kendi “kahramanlık” kitabına önsöz bile yazmış. Tarih, böyle göğsünü gererek, tüm şehre “ben kahramanım” afişleri astıran bir kahraman gördü mü hatırlamıyorum. Ama Chatham House’da parlatılıp, sonra balon gibi sönen Kraliçe’nin kahramanı Abdullah Gül’ü ve amacını çok iyi hatırlıyoruz...

Yeşilçam filmleri için kullanılan “Gelirken mendilinizi getirmeyi unutmayın, acıklı film” afişi, Ekrem İmamoğlu’ndan “Atatürk” çıkarmaya çalışanları uyarmak için daha gerekli değil mi?


Aydınlık