Türk solunun önemli isimlerinden, 40 yıllık CHP'li Ceyhan Mumcu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" söylemine sert çıkarak "Uğur Mumcu yaşasaydı, 'Kontrollü darbe' filan gibi darbecilere mazeret arayan yorumlar yapmazdı" dedi.

Uğur Mumcu’nun oğlu Avukat Ceyhan Mumcu, Superhabertv’den Hülya Okur’a konuştu.

Avukat, siyasetçi Ceyhan Mumcu'nun tarihe not düşülecek söyleşisinin 3'üncü bölümü; 'BÜTÜN DARBELERDE ABD PARMAĞI VARDIR'

Bu memlekette 27 Mayıs, 27 Mayıs’a karşı 14'ler, 12 Mart, 22 Şubat, 28 Şubat bir sürü olaylar vardır, hepsinde ABD’nin parmağı, haberi, desteği, onayı vardır. Ergenekon’a gittim. Subayların yarısı mağdur edildi. Ben; darbe kesinlikle başarılı olamaz, olsa bile 1 hafta sonra iç çatışmalar çıkar, birbirlerini tasfiye ederler diye düşündüm. 15 Temmuz’u başarısızlığa mahkum gördüm. Çünkü sen orduyu çok mağdur etmişsin, arkadaşları var, etkileri var, darbenin başarısız olacağı psikolojisindeydim. O yazdığım saatlerde TRT’de bildiri okunuyordu.

'UĞUR MUMCU 15 TEMMUZ’DA MEYDANLARA ÇIKARDI'

Ben o civardaydım, Kuşadası’ndaydım, çıktım hemen görüş belirttim. O da (Uğur Mumcu) çıkardı çünkü Amerikancı bir kadronun başa gelmesinde Türkiye’nin çok fazla kullanılacağını, bedel ödeyeceğini düşünürdü. Biz Kore’ye niye gittik. 1000 tane evladımızı verdik, Amerika yenildi, Kuzey Kore orada duruyor ve baş edemedik. Bundan şunu elde ettik, bizim hocalarımız Amerika’ya; hür dünya, Sovyet ülkelerine; demir perde, dediler, Amerikan taraftarı bir askeri yönetim kadar tehlikeli bir şey olmaz. Kendi çıkarları doğrultusunda kullanılacaktır. 15 Temmuz darbesi başarılı olsa PKK güçlenecekti, PKK’’ya karşı operasyonlar gevşetilecekti. Bunları hemen görecektik. Türkiye’yi bazı şeylere iteceklerdi. Barzani’ye ordu gönderip Irak yönetiminde ve Suriye’de Kürt devleti kurulmasını sağlayacaklardı. Uğur, anti Amerikancı ve anti emperyalist olduğu için fena halde karşı çıkardı.

15 TEMMUZ’DA HALK İLK DEFA SOKAĞA ÇAĞRILDI

Bütün darbeleri çok yakından gözlemlemiştim. Fakat her askeri harekette halk sokağa çıkmazdı beklerdi, kim başarırsa çareye razı olurdu. Halkın sokağa çıktığı görülmemiştir. Neden halk sokağa çıktı? Çünkü halk ilk defa sokağa çağrıldı. Menderes, Bayar halkı sokağa çağırmadı. Hatta darbeye karşı olan İnönü bile isterdi ki, kendisi iktidara gelsin, 27 Mayıs’ta İnönü’ye karşı Türkeşlerle bir grup oluştu ve İnönü; hemen gidin, dedi. Onun için CHP’nin bütün darbeleri desteklediği sözü de yanlıştır. 27 Mayıs’ta hem CHP Gençlik Kolları'ndaydım, İnönü memnun da olmadı, seçimi kazanıp Başbakan olmak istedi, onun yerine Cemal Gürsel, askerler geliyor.

Elbette muhalefet olduğu için 27 Mayıs’tan evvel gençlik, CHP’yi örgütledi doğrudur ama darbeyi tercih etmedi. Tarihi ters düz edemezsiniz, gerçekçi olun, ama bir özelliği var, İnönü dahi o seçimlerde “Halk sokağa çıksın, buna karşı çıkın” demedi. İnönü halk çıkarsa çatışma olur, insan ölür diye meşruiyetçiydi. Ama ilk defa halka 'sokağa çıkın' dendi. İlk rastladığım bir şey. AK Parti’nin istihbarat ile uzun zamandır hazırlığı olduğunu düşünüyorum. İlk defa sokağa çıkın dediği için sokağa çıkıldı bunun bir farkı var. 15 Temmuz’un diğer darbelerden farkı ilk defa halkı sokağa çağrıldı, ilk defa da gitti. Öbürlerinde hiç halk sokağa çağrılmadı, halk da gitmedi.

'DARBE GÜNÜ SİLİVRİ’DE YATANLARIN ÇOCUKLARI DA ÇIKTI'

Darbeye karşı sadece AK Parti değil CHP’den falan da giden oldu, bildiklerim arasında Silivri’de yatan subayların çocukları da çıktı. Perinçek mesela hükümete haber veriyor, darbeyi önlemek istiyor. Ben de öyle. İsmen de karşı çıkıyorum. O çağrı olmasa da onu yapardım. Kahramanların etkisinden giden de vardır ama kahramanların etkisiyle gitmeyen de vardır.

ÇAY YAPAN ER BANDOCU 572 SANIK DA OLMAZ Kİ

Bakın İnönü’yü eleştiririm ama 22 Şubat’ta hiç kimseyi mahkemeye vermedi. 80 kadar subayı emekli etti. Ve onun içinde meclisten yetki aldı. 21 Mayıs’ta bütün sanık sayısı 250’yi bulmaz. Ki katılım bakımından bugünkü darbeye çok benzer. Sonunda 2 kişiyi idam ettiler. Harp Okulu Komutanı ile Muhafız Alayı Süvari Tabur Komutanını. Bir örnek vereyim 4,5 Muhafız Alayının marifeti.  Eski komutan, özel kuvvetlerden, komutan yardımcısı hepsi 10’u geçmez. Hukukçu gözüyle bakıyorum. 572 sanık da olmaz. O gün nizamiyede çay yapan er, bandocu. Bunun için yargılama da uzun sürüyor.

Öyle gelişmeler oluyor ki, benim bile ön göremediğim gelişmeler yaşanıyor. Şu başlangıçtan Ergenekon davası olana kadar, ülkede sivil toplum örgütleri, tarikatlar var, deniliyordu, o zaman İşçi Partisi daha çok FETÖ ile uğraşıyordu, ben daha ihtiyatlı bakıyordum ama ben de bire bir Ergenekon davalarında mahiyetini anladım. Ondan sonra çok dikkat ettim. Bugün FETÖ konusunda rehberlik yap desen yapamam. Kimse ön göremez, bir tane polis memuru geliyor, Rus elçisini öldürüyor. Hükümeti iki konuda kutluyorum: Birisi Karlov işi, diğeri Kaşıkçı işi.

Karlov işinde Ruslarla beraber çalıştılar. Süper olmuş. Polis memurunun o sabah 07:00’de cinayet anına kadar fotoğraflarını toplamışlar ve bir psikiyatri uzmanını bilirkişi tayin etmişler. Bu adam nasıl bir adam diye rapor almışlar. Bunları bizim iddianamelerde yeni görüyorum. Ruslardan da teknik yardım alınmış. Bu suikasttan dolayı bize husumet duymuyorlar, ABD’ye duyuyorlar. Çok samimi davranıldığı için Türkiye’yi suçlamadılar. En azından resen koruma verebilirlerdi. Rus elçisini koruyabilirlerdi ama tahkikatı çok iyi yaparak iyi bir iş çıkarttılar. Kaşıkçı olayında cinayet Türkiye’nin üzerine atılacaktı. Bunu esas faillerin üzerinde bıraktı. Türk emniyet tarihi açısından tarihi bir olaydır. İleride istihbaratçı genç kuşaklara Karlov ve Kaşıkçı olaylarını okutacaklardır. Süper güzel tahkikat yapılıyor.

'FETÖ, CIA’İN İLK VE EN MUHTEŞEM PROJESİDİR'

F. William Engdahl’ın Kaybolan Hegemonya diye bir kitabı var.  Bir Amerikalı yazmış, Perinçek gibi bir adam yazmamış. Diyor ki:  CIA’nin ilk ve en muhteşem projesi Fethullah Gülen hareketidir. Çünkü bütün Türkiye’yi örümcek ağı gibi sardı, hatta Asya’yı vs. Bu Türkler CIA’e en ağır darbeyi indirdiler. ABD, hiçbir zaman darbelerde kendi vatandaşını kullanmaz. Vekaleten yapar. CIA’de 'kirli işler dairesi' diye bir yer var. Yani Uğur Mumcu’nun ölüm kararını Amerika verir ama failini İsrail’e havale eder. İsrail, İran’dan halkın mücahitini bulur. Hem Uğur’dan kurtulur, hem de İranTürk ilişkisini bozar.

'FETHULLAH GÜLEN, DAHA NELER EDECEĞİZ, DEMEK İSTEDİ'

Bu FETÖ olayı inanç, yol falan değil. Büyük operasyon yapılmasını da doğru buluyorum. Fethullah Gülen diyor ki: “Biz Cihadı Askeriyeyi yapıyorduk, Cihadı Ekbere geçiyoruz” Bu çok tehlikeli bir söz. Bu “Daha neler edeceğiz” demektir. Cihadı Ekber ne demek, bunun manşet olması lazım, toplumda insanların hızlı uyandırılması lazım. Yoksa başyaver bir şey yapıyor, alttaki bütün yaverler onun günahının faturasını ödüyor. Biz çok fazla tasfiye var diyoruz  ama adam neye cesaret? Ne demek istiyor? Cihadı ekberle büyük cihat yapacağını söylüyor. Başka örgütlerle ittifak mı yapacak ne yapacak?

'CEMAAT, SUİKASTLERİ DOĞRUDAN YAPMADI, ARACI KULLANDI'

Eski emniyet imamı Kemalettin Özdemir dedi ki: Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı suikastlarını 'cemaat' doğrudan yapmadı, aracı kullandı. Bunun ifadesinin alınmasını istedim. Çünkü o tarihte emniyet imamı Kemalettin Özdemir. Şimdi cemaatle ihtilafı var. Cemaatten koptuğunu iddia ediyor. Uğur Mumcu için yeniden yargılama yapılıyor orada da talep ettim fakat mahkeme reddetti. Bana açıklama yapması için çağrı da yaptım.

'UĞUR MUMCU’NUN ÖLÜMÜNDEN AMERİKA RAHATLADI'

O tarihte Halkın Mücahitleri diye bir şey vardı çok suikast yapıyorlardı, Bu halkın mücahitlerinin Amerikan güdümlü olduğu ortaya çıktı. Halkın Mücahitleri'ni Türkiye'de de, İran'da da tasfiye ettiler. Bir İranlı bulaştırmış olabilirler, bunun için İran’ın da bir şey yapmış olması gerekir. İran’ın da bu yoğun suçlama karşısında bir açıklama yapması gerekir. Ve ben İran’a sitemliyim. Yardımcı olmuyor, banane gibi bir tavrı var, susuyor. İran’ın tasfiyesinde neyi keşfetti.

Provokatif hareketler yaptığını anladı. Ama Uğur Mumcu’nun ölümünden kim çıkar sağladı? Amerika rahatladı çünkü Amerika’nın siyasetine çok karşı çıkıyordu. Ama Amerika'nın MOSSAD ve Halkın Mücahitleri ile bir mekanizması olduğunu düşünüyorum ama kanıtlamak mümkün değil. Onun için Şebnem Korur Fincancılar’a kızıyorum. Biz bize azmettirenleri söyleyeceğiz dediler, etkin pişmancıları susturdular, işkence edebiyatı ile Cumhuriyet Gazetesi’ni susturarak en büyük zararı verdiler.

'NİYE ADD BARO BU DAVATA TARF OLUYOR?'

Sabih Kanadoğlu ve Şebnem Korur Fincancılar 'solcuyum' dedikleri halde zarar verdiler. Odada polis vardı diye kaç tane adli tıpçıyı meslekten attıran kadın, görmeden muayene etmeden rapor verdi. Hiç beklemediğim engellilerle karşılaştım. Sabih Kanadoğlu: Niye ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği), Baro bu davaya taraf oluyor, dedi. Niye olmasın, kanun suçtan zarar gören herkes müdahil olur. Muammer Aksoy baro başkanı, kendi başkanının öldürülmesine elbette müdahil olacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını kimse sorgulamıyor.

'UĞUR MUMCU KEMALİSTLERİN DARBESİNE 'ÇIKMAZ SOKAK' DEDİ

27 Mayıs'ta “Biz Kemalistiz” dediler, Kemalistler, 9 Mart'ta ordu yönetime el koymaktan vazgeçti ve 14 Mart'ta da bunları tasfiye ettiler. Uğur Mumcu o zaman özeleştiri yaptı ve Kemalizmin darbe yoluyla gerçekleşmesine “Çıkmaz sokak” ismini verdi. Dedi ki: Biz Kemalist Devrim grubuyuz ama darbe yoluyla yönetime gelmek yanlış bir yol çünkü halk benimsemedikçe onu ayakta tutmak mümkün olmaz. Çaremiz demokrasi ile ikna etmek ve anlatmak. 12 Eylül, hiç Kemalist değildi fakat Atatürk'ün ismini kullanmıştır. 12 Eylül'ün işine son verdiği ilk devlet memuru bendim. Talat Aydemir Kemalist darbe iddiasındaydı.

'GERÇEK KEMALİSTLER DARBECİLİK FİKRİNDEN 12 MART’TA VAZGEÇTİLER'

FETÖ yapıyor, TRT’deki bildirileri neydi: Büyük Atatürk’ün yurtta barış, cihanda barış ilkesine göre hareket edeceğiz, dedi. Atatürk’e lanet okuyan, deccal diyen adamlar, orada Atatürk’ün adını kullanıyorlar. Fethullah Efendi'nin Kainat Efendiliğinin, Mehdiliğinin gereği olarak el koyduk demiyorlar. Adlarını bile Atatürk'ün Yurtta Barış Konseyi lafının üzerine koyuyorlar. Aslında Kemalistler çok derslerini aldılar. Gerçek Kemalistler darbecilik fikrinden 12 Mart’ta kesinlikle vazgeçtiler. 12 Mart’tan sonra ciddi hiç bir Kemalist darbeyi benimsemez, olmasını istemez ve karşı çıkar. Birilerinin yapıpta “Ben Kemalistim” deme ihtimali her zaman var. Ama onlar da gerçek Kemalist değiller.

'28 ŞUBAT BİR DARBE DEĞİLDİR'

28 Şubat'ta olanları çok iyi takip edelim. 28 Şubat, bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısıdır. Burada irticaya karşı toplumun mücadelesi ana fikridir. Bu toplantıda oy birliği vardır. Necmettin Erbakan ve Abdullah Gül de üyedir. Sonra kararın gereğini yapıp, Başbakanlık genelgesini imzalayıp, devlet dairelerine tebliğ eden Necmettin Erbakan’dır. Yani 28 Şubat bir darbe değildir, ben onu bir darbe olarak görmüyorum. Eğer "haddini aşmış bir MGK var" deniyorsa, ki o zaman Erbakan ve Gül niye muhalefet etmediler. 28 Şubat’ta hükümete el koyma işi de yoktur. Darbe olarak nitelendirmiyorum, onun için darbe suçu oluşmamıştır, diyorum.

'FETÖ, 28 ŞUBAT’TAN SONRA DAHA ÇOK BÜYÜDÜ'

28 Şubat’a Fethullah Gülen destek verdi, başörtüsü için mücadeleye gerek yoktur, füruattır dedi. O tarihte savcı Nuh Mete Yüksel, Fethullah Gülen’e dava açtı. Hatta bana avukatlığını alır mısın dediler, ben de Allah’tan reddettim. O davada 1 nolu DGM’de Fethullah Gülen’e tutuklama kararı çıktı, en yakın mahkemeye 2 nolu DGM’ye  itiraz etmeleri gerekirken, usulsüzlük yaptılar ve İstanbul’dan tutukluluğu kaldırdılar. Sonradan bir baktık ki DSP yardımcı oluyor, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk idi. 28 Şubat etkisiz bir şey oldu. Fethullah Gülen bundan sonra daha çok büyüdü.

'PERİNÇEK İLE ERDOĞAN’IN BENZER TARAFLARI VAR'

Perinçek ile Erdoğan’ın benzer tarafları var. Bir, FETÖ ile mücadele etmesi doğrudur diyor. CHP; Yok aşırı yapılıyor, hak, hukuk, adalet diyor. Burada ortak olduk. Hendekler kapatılsın dedik, vatan savaşı dedik, CHP’liler 'saray savaşı' dediler ve bizi o yüzden çok suçladılar. İki suçlama da haksız ve dayanaksızdır. Yurt dışına yapılan operasyona biz destek verdik, onlar 'orası bataklıktır' dediler. Hatta Meral Hanım onlar kendi tosuncuklarını göndersinler gibi laflar etti. Ortak tarafları bu.

Ben hem siyasal hem hukuk mezunu bir insan olarak diyorum ki, iktidara gelmiyor, bugün için doğruları söylüyor mu önemli olan budur. Sözde ulusalcı, solcu adamlar HDP’ye gösterdikleri ilgiyi Perinçek’i göstermiyorlar ama bu benim umurumda değil. Kimin oyu ne kadar olursa olsun Ankara'da en kaliteli aday Tülin Oygür. Eğitimi Özhaseki’den de fazla, Mansur Yavaş’tan da fazla. Kadın derneklerinin ürünü. Onun babasını Uğur da desteklerdi çünkü onun babası 9 Martçılardan Aydın Kirişoğlu. Kemalist devrim grubunun içinde bir general. Kanserden öldü ama o zaman 'öldürdüler' falan dendi.

'TANZİM SATIŞ DOĞRU BİR UYGULAMADIR'

Doğru. Önce uygulanmış, Ecevit de bunu çok beğenmiş. Belediye Başkan Yardımcısıydım, sorumlusu ben olacaktım. Ecevit beni çağırdı, fırça attı, başlatın dedi. 15, 20 mağaza açtık, imal ettik, sıfır maliyetle tonlarca şeker sattık, halk da benimsedi, ondan sonra 12 Eylül geldi, "devlet bakkalcılık mı yapar, bunun sonu komünizme gider" diye Nazlı Ilıcak gibi liberaller büyük bir tepki gösterdiler. Darbeyi meşru saydılar, bunlar bakkallıkta yapıyor, bunun sonu komünizme götürecek, dediler. Ampül yoktu buluyorduk, margarin yoktu buluyorduk, bence başarılıydı. Soruşturmalar açtılar, mahkemelerden aklandık. Fakat Özal kapattırdı. Fakat Özal’ın emrine rağmen Burhan Özfatura kapatmadı.

Gazeteciler sordular, ben santral değilim, onlardan her geleni yapmam, dedi. Bence bu yol doğru yol. Mal kıtlığı, fiyatla mücadele için, aslında komünizme giden de bir yoldur, serbest piyasa ekonomisinde kitleleri korumak için de bir yoldur, doğru bir uygulamadır. Destekliyorum. Ama ben şuna şaşırıyorum, bu bizim işimizdi demiyorlar da muhalefet ediyorlar.