ALİ ULUSOY

Cemal Reşit Rey Konser Salonu (CRR), 2022 konser sezonu program ve yeniliklerini basın ve kültürsanat dünyasıyla paylaştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’ne bağlı CRR Konser Salonu, yeni sanat sezonunu düzenlediği basın toplantısı ve Uğur Mumcu Kantatı konseri ile başlattı. Tanıtım toplantısına, İBB Kültür Daire Başkanlığı Koordinatörü Figen Ayhan Karakelle ve CRR Konser Salonu’nun yeni göreve gelen Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan birlikte katıldı. Toplantının ardından Murat Cem Orhan şefliğinde yapılan ilk konser dinleyicilerle buluştu. CRR Senfoni Orkestrası ve Volkan Akkoç yönetimindeki CRR Korosu’nun birlikte sahne aldığı konserde, Turgay Erdener’in Uğur Mumcu Kantatı ve W.A. Mozart’ın Requiem’i icra edildi. Dinleyiciyi düşünmeye ve sorgulamaya yöneltecek sanat etkinlikleri yapmayı planladıklarını ilan eden orkestra şefi Murat Cem Orhan, “Uğur Mumcu yaşasaydı, bugün yaşadığımız yer nasıl olurdu?” sorusunu dinleyiciye yansıtmak istediklerini belirtti. Basın toplantısında Murat Cem Orhan’ı “Hem şef hem de besteci olarak ulusal ve uluslararası övgüler alan genç ve dinamik sanat yönetmeni” olarak tarif eden Karakelle, “Her zaman olduğu gibi ulusal müziğimize katkı sunacak, uluslararası alanda konser salonumuzun tanınırlığını ve İstanbul'un bir markası olarak bilinirliğini ortaya koyacak vizyonumuzu devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.

Murat Cem Orhan Figen Ayhan Karakelle

ORHAN: HER HAFTA SORGULAYACAĞIZ

Yeni konser sezonunun vizyonunu “duyarlı, anlamlı ve öğretici” olarak tanımlayan Şef Murat Cem Orhan, 16 milyon insanın beğenisine hitap etmeye çalıştıklarını belirtti. Konserlerin içerik olarak dinleyicide daha fazla anlam ifade etmesini önemsediklerine vurgu yapan Orhan şunları söyledi: “Bu akşamki konser aslında hayatları yarıda kalan insanların konseri. Uğur Mumcu'nun hayatı yarıda kaldı. Mozart’ın hayatı yarıda kaldı. Mozart daha çok besteleseydi, müzik tarihi ya da insanlık tarihi nasıl olurdu? Uğur Mumcu'nun hayatı devam etseydi, katledilmeseydi, bugün bu coğrafya, yaşadığımız toprak nasıl bir yer olurdu? Bugün bunu sorguluyoruz. Yeni konserlerimizde de her hafta başka bir şeyi sorgulamaya devam edeceğiz. Konserler olup bitmeyecek burada, düşünce devam edecek.”

‘TÜRK MÜZİĞİ ULUSLARARASI KALİTEDE’

Türkiye’den ve dünyadan önemli isimlerle İstanbulluları buluşturacaklarını söyleyen Orhan, “Kaliteli müzik, sadece yabancı müzik değildir. Bizim de aynı standartlarda müziğimiz, insanımız var. Atatürk ilkeleri ve devrimleri sayesinde bunu yetiştirdik.” dedi.

‘ÖNEMLİ İSİMLERİ BURADA İZLEDİM’

Yüksek lisans öğrenimi gördüğü yıllarda dünya devlerini CRR’de izleme fırsatı bulduğunu kaydeden CRR Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan, “O dönemde burada şarkı söyleyen veya müzisyen olarak çalışan sanatçı dostlarımın bugün önemli başarılar elde etti. Bu demek oluyor ki burası sadece müthiş konserler yapan bir yer değil. Aynı zamanda eğiten ve öğreten bir yer. Kendi sanatçısını besleyen bir çatı” değerlendirmesinde bulundu.

ÇOCUK VE GENÇLER İÇEN ÖZEL İÇERİKLER

Haftanın her günü için özel temalar hazırladıklarını kaydeden Karakelle, CRR’nin konserlerin dışında söyleşi ve sergilerle gün boyu sürecek etkinliler planladıklarını paylaştı. Çocuklar, gençler ve toplumun her kesiti için özel içerikler hazırlayacaklarını belirten Karakelle, “İstanbul'da nitelikli içerilere erişimin bu kadar kolay olduğu başka bir mekan maalesef bulunmuyor” şeklinde konuştu.

CRR GENÇ ve CRR ÇOCUK KURULDU

Orhan, CRR çatısı altında “CRR Genç” başlıklı bir oluşum kurduklarını söyleyerek, CRR Genç Oda Orkestrası’nın eşlik edeceği solistlerin de gençlerden oluşacağını paylaştı. “Salonların yirmi sene sonra dolması önem vermek lazım” diyen Orhan, geleceğin dinleyicilerini yetiştirmek için Şubat ayı repertuvarında yer alan ‘Fonikler Köyü’nden başlayarak her ay dört çocuk etkinliği ile minik dinleyicilerle buluşacaklarını kaydetti. Orhan ayrıca “CRR Çocuk” isimli bir çatı daha oluşturduklarının bilgisini verdi.

AYDINLIK YORUM: MUMCU’NUN PEŞİNE DÜŞTÜĞÜ GERÇEK

“35 yaşında hayatını kaybeden dünyaca ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart’ın hayatı yarıda kalmasaydı, müzik tarihi ya da insanlık tarihi nasıl olurdu? Katledilen gazeteci Uğur Mumcu’nun hayatı yarıda kalmasaydı, bu coğrafya nasıl bir yer olurdu?” fikrinden yola çıkılarak hazırlanan konser ile birlikte CRR Konser Salonu, yeni sezonundaki sorgulayıcı vizyonunu ilan etti. “Uğur Mumcu yaşasaydı Türkiye nasıl bir yer olurdu?” sorusuna bir yanıt verebilmek için Uğur Mumcu’nun kimler tarafından ve niçin öldürüldüğüne yanıt bulmak gerekiyor. Cevap burada gizli.

UĞUR MUMCU’NUN SORGULADIKLARI

24 Ocak 1993'te Ankara'da suikasta uğrayarak katledilen Gazeteci Uğur Mumcu'nun ağabeyi, hukukçu Ceyhan Mumcu, geçen hafta Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümünde A Haber'e, kardeşinin neden ve kimler tarafından öldürüldüğüne dair şu açıklamada bulundu:

''Uğur şunu çok sorguluyordu; ABD'nin ta öbür kıtadaki bir ülkede Irak'ta işi ne? Irak'ta ne yapmak istiyor? Ben bir araştırma yaptım. 312 tane yazısı yayınlanabilmiş son yılında. O 312 yazının yüzde 64'ü bu işi sorgulayan yazılar. ABD burada ne arıyor? Sorusunun yanıtını arıyor.

TOPLUM ABD’Yİ ALGILAYAMIYORDU

“Toplum o dönemler PKK'nın arkasında ABD'nin olduğunu tam olarak algılayamıyordu. Uğur Mumcu, PKK'nın kullandığı silahlar, bu silahları nereden temin ediyor? Nasıl temin ediyor? Parasını nereden buluyor? Sorgulamalar yapıyordu. Sorgulamalar yaptıkça da yolu Amerika'ya düşüyordu. Onun için Amerika'yı ve diğer AB ülkelerini de eleştiriyordu. Yani NATO ülkeleri, NATO silahları hep terörle mücadele ettiği için ta 12 Eylül'den önce de 12 Mart'tan itibaren bunu hep sorgulamıştır Uğur. Bizim terör örgütlerine NATO üyesi ülkelerin silahları veriliyor. NATO bizi koruyor mu? Yoksa NATO bize düşmanlık mı yapıyor? Bu konu da dahil olmak üzere Uğur tartışıyordu.

ABD BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURDU

“Ben araştırmalarımda şunu keşfettim; CIA'nin bir kirli işler dairesi var. Hiçbir zaman terör işlerinde ABD vatandaşları kullanılmaz. İranlı, Suriyeli, Iraklı fakir gençler kullanılır, onlarla yapılır. Burada da amaç hem Uğur Mumcu'yu suikastla yok etmek, Uğur Mumcu'nun ABD aleyhine Türkiye ciddi bir kamuoyu yaratmasını engellemek ve Türkiye ile İran arasında ciddi bir anlaşmazlık çıkartmak isteniyordu. Bir taşla iki kuş vuruluyor böylece hem suikast yapılıyor hem de Türkiye belli siyasetle yönlendiriliyor.” Gazeteci Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç'ler katledilerek, Türkiye Amerikancı açılım ve Ergenekon kumpasları sürecine sürüklendi.  

Aydınlık