Ateş ve kanla yoğrulmuş bu topraklarda büyük taarruz Türk milletinin bağımsız yaşama iradesini bütün dünyaya gösterdi. Askeri deha ve Türk milletinin varlık azmi düşmanı kesin yenilgiye uğrattı. 30 Ağustos 1922'de Türk ordusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün komutasında Anadolu'yu işgal planlarını tarihin çöp sepetine attı. 

Şartlar çetin imkanlar kısıtlıydı. Savaşlardan yorgun düşmüş bir ulus büyük liderin etrafında yeniden örgütlendi. Bulunamaz denilen silah bulundu. İmkansız denilen muharebeler kazanıldı. Türk devriminin fedaileri gelecek güzel günler için kanıyla ve canı pahasına bu destanı yazdı. 

1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Anadolu'yu işgale başladı.  İtilaf donanması İstanbul'a, Fransızlar Adana'ya, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon'a, İtalyanlar, Antalya ve Anadolu'nun güneybatısına yerleşti. Tarih 15 Mayıs 1919'u gösterdiğindeyse İtilaf Devletlerinin izniyle Yunan Ordusu İzmir'e çıkarma yaptı.

Türk Milleti'ne güvenen Başkomutan Atatürk önce iç cepheyi birlşetirdi, Meclis kurdu. Seferberlik ilan etti. Orduyu yeniden örgütledi. Zamanı geldiğinde Türk Ordusu, Yunan ordusunun en güçlü olduğunu düşündüğü güney cephesinden taarruz edecekti. Bu plan çok riskli olarak değerlendiriliyordu. Gerekli tahkimatı yapan Atatürk, cepheye intikal etti, taarruzu Zafertepe'den idare etti. 26, 27, 28, 29 Ağustos'ta atılan her adım zafere gidiyordu.

Ve 30 Ağustos sabahı geldi. Türk Ordusu topuyla, tüfeğiyle, bağımsızlık ruhuyla taarruza geçti. Ağır yenilgi alan Yunan Ordusu tutunamadı.

Sonra "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri..." emri geldi Mustafa Kemal Atatürk'ten. Milletiyle birleşen kahraman Mehmetçik, Mustafa Kemal Paşa'nın emrini büyük bir başarıyla yerine getirdi.