HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, 22 Nisan Cuma günü "Ermeni Soykırımı'nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması" başlıklı kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na verdi. Bu girişim karşısında herkes bu kadar da olmaz dedi. Oysa Kürt etnik milliyetçiliği ile Ermeni iddiaları tarihte ilk kez yan yana gelmiyor. Garo Paylan’ın tarihte bir kökü var. O kök İngiliz emperyalizminden hak dilenen, Ermenistan delagasyonuyla anlaşmalar yapan Şerif Paşa’ya uzanıyor. İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon’dan beri sözde Kürdistan sorunun çözümünü Ermenistan sorununa bağlayan aydınlar az değil.

KONFERANSA KÜRT ve ERMENİ TALEPLERİ

Biliyorsunuz, Paris Konferansı’nda büyük emperyalist devletler, Osmanlı’nın parçalanmasından pay alacak etnik toplulukların temsilcilerini dinlediler. Rum, Ermeni, Yahudi, Arap, Nasturi ve Kürt temsilcileri bu konferansa taleplerini bildirdi. Bizim Garo Paylan’a benzettiğimiz Şerif Paşa da Konferans’a “Kürt Milli Delagasyonu Başkanı” sıfatıyla katılmıştı. Kürt Teali Cemiyeti, Şerif Paşa’ya bu sıfatla temsil yetkisi verdiğini 3 Şubat 1919 günü İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’ne bir heyet yollayarak bildirmişti.

Şerif Paşa, 6 Şubat 1919 günü sözde “Kürt Taleplerini” bir muhtırayla Barış Konferansı’na bildirdi. Milletler Cemiyeti güvencesi altında Diyarbakır, Harput, Bitlis, Musul vilayetleri ile Urfa sancağını kapsayacak bir Kürt devleti kurulmasını istedi. Bu devlet aynı zamanda Ermenistan’da gittikçe güçlenen Bolşevikliğe karşı da bir set oluşturacaktı.

Paris Konferansı’nda paylaşım savaşı esas olarak İngiltere ve Fransa arasında geçiyordu. Alt kademede ise Ermenistan ve Kürdistan’ı temsil ettiği kabul edilenler arasında ciddi çelişmeler vardı. 26 Şubat 1919 günü Ermeni delegeleri Bogos Nubar ve Avedis Aharonian Barış Konferansı’na taleplerini bildirdiler. Van, Bitlis, Diyarbekir, Doğu Beyazıt, Muş, Bingöl, Kars, Harput, Sivas, Erzurum, Trabzon’u Ermenistan’a katmak isteyen bu talepler aynı zamanda Akdeniz’den denizlere uzanmak için Adana’yı dahi içine alıyordu.

Bugos Nubor

ERMENİ DELEGASYONUYLA ANLAŞMA

Ermeni delagasyonu bu yüzden Kürtleri temsil ettiğini iddia edenlerle bir anlaşma zemini arıyorlardı. 20 Kasım 1919 günü bunu başardılar. Ermeni Milli Delagasyonu Başkanı Bogos Nubar, Ermenistan Cumuriyeti Başkan Vekili Dr. H. Ohanciyan ve Kürt Milli Delagasyonu Başkanı Şerif Paşa konferansa Ermenistan ve Kürdistan’ın teşkili konusunda ortak bir muhtıra verdiler. Bu muhtıra “Birleşik Bağımsız Ermenistan” ve “Bağımsız bir Kürdistan”ın yaratılmasını, kurulacak bu devletlerin büyük devletlerin yardımını alabilmesini teklif ediyordu. Muhtıranın ilk paragrafını dikkatinize sunuyorum:

“Bizler aşağıda imzası bulunanlar, Ermeni ve Kürt uluslarının temsilcileri Büyük Barış Konferansına, iki ulusun da aynı Ari kavminden ve çıkarlarının da aynı olduğunu ve aynı amacı, yani kendi bağımsızlıkları amacını güttüklerini belirtmekten şeref duyarız. Özellikle Ermeniler insafsız Osmanlı idaresinden kurtulmak çabasındadırlar ve genellikle de hem Ermeniler hem de Kürtler her iki ulusa da facialar getiren “İttihat ve Terakki” komitesinin “resmi” veya “gayriresmi” kabinelerinin boyunduruğundan kurtulmayı zorunlu bulmaktadır.”

GARO PAYLAN KİMDİR

Şu halde bir günümüze dönelim. Garo Paylan kim midir? Garo Paylan’ın şahsında ve partisinde Bugos Nubor ve Şerif Paşa birleşmiştir. İttihat ve Terakki’ye düşmanlıkla birleşmişlerdir, “gayrıresmi” diyerek İttihat ve Terakki’den sonra iktidara yürüyen Kemalistleri işaret edip onlara hücum etmekte birleşmişlerdir, kavmiyetçilikte ve Türk düşmanlığıyla birleşmişlerdir, Kürtlerin geleceğini emperyalistlere kullukta görerek birleşmişlerdir. Vatan savunması yapanları arkadan hançerlemekte birleşmişlerdir. Kürtlerin yaşadığı toprakları Ermenistan’a terk etmekte ve Ermenilerin Kürt ve Türk halklarına karşı işledikleri cinayetleri meşru görmekte birleşmişlerdir.

Şerif Paşa bildirisini bizim vatanımızı parçalamak isteyen Paris Barış Konferansına sunmuştu. Oysa Garo Paylan TBMM’ye sunuyor. Durum daha vahimdir. Şerif Paşa’nın ve onu destekleyenlerin akıbetlerini de hatırlatmak faydalı olacaktır.

KÜRTLERİN ŞERİF PAŞA’YA BAKIŞI

Şerif Paşa’nın imzaladığı Kürt Ermeni ortak muhtırasını, Kürdistan Teali Cemiyeti Başkanı Seyit Abdülkadir sevinçle karşıladı, gazatelere demeçler verdi, mecliste bu muhtırayı destekleyen ve özerklik talep eden beyanatlarda bulundu. Seyit Abdülkadir Ayan Meclisi üyesiydi. Müdafaai Hukuk Cemiyetleri bunun üzerine Abdükadir’in Ayan Meclisi üyeliğinin düşürülmesi için yoğun bir kampanya başlattılar. Meclisi Mebusan Zabıt Ceridelerinde Seyit Abdülkadir’in ve Şerif Paşa’nın nasıl yerden yere vurulduğu görülür. Meclisteki Doğu Vilayetleri mebusları, 28 Şubat 1920 günü Abdülkadir’in meclis üyeliğinin düşürülmesi için önerge verdiler. Önerge Kanuni Esasi’nin 46. Maddesini dayanak gösteriyordu. 46. Madde, padişaha ve vatana sadak yeminini içermekteydi. Yoğun baskı nedeniyle Abdülkadir bu faaliyetlerini reddetmiştir, meclis ise bu önergeyi bir karara bağlayamadan 16 Mart 1920 günü İngilizler tarafından dağıtılmıştır.

Şerif Paşa

GARO PAYLAN VE ŞERİF PAŞA KİMİN TEMSİLCİSİ

Şerif Paşa da Garo Paylan da Kürtlerin temsilcisi değildir. Onlar büyük emperyalist devletlerini kendi emirlerini yerine getirecek piyonlarıdır. Yine onlar Büyük Biritanya’nın Akdeniz Dononma Komutanı Amiral Sir F. De Robeck’in şu görüşleri doğrultusunda kullanılan aletlerdir:

“Ermenilerle Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul’daki Kürt Kulübü Başkanı Seyid Abdülkadir ve Paris’teki Kürt delegesi Şerif Paşa emrimizdedir.”

ŞERİF PAŞA’YA PROTESTOLAR

Şerif Paşa’nın Ermeni delagasyonuyla ortak muhtırası İstanbul’dan doğu vilayetlerine kadar yurdun her köşesinde protesto edilmiştir. Meclis’i Mebusan’ın 20 Şubat 1920, 26 Şubat 1920 ve 1 Mart 1920 günlü oturumlarında okunan protesto tel yazıları, Erzincan, Siverek, Adıyaman, Kahta, Silvan, Nusaybin, Van, Hakkari, Hasankale, Urfa ve Derik’in önde gelenleri Kürt aydınları ve aşiret reisleri tarafından imzalanmıştır. Eruh, Siirt, Garzan, Eleşkirt, Palu, Adıyaman ve Silvan ileri gelenleri ise Şerif Paşa’ya olan protestolarını Heyeti Temsilliye’ye göndermişlerdir. Bunlarla birlikte Fransız ve İngiliz Yüksek Komiserliklerine de benzer telyazılar çekildiğini görüyoruz.  Bu durum Kürtlerin ileri gelenlerinin ve halkının büyük çoğunluğunun Ermeni iddialarıyla birlikte olmadıklarını ve Türklerle birlikte yaşama isteğini göstermektedir.

Protestolarda, Şerif Paşa’nın “vatan haini”, “din düşmanı” olduğu öne sürülüyor, Kürtlerin vekili olmadığı belirtiliyor, sözlerinin ve düşüncülerinin “boş” ve “aşağılık” olduğu söyleniyordu, Bugos Nubor’la birlikte verdiği muhtıranın tanınmadığı ilan ediliyor, Şerif Paşa nefretle mahkum ediliyordu. Protestoların detaylarına ulaşmak isteyenler Doğu Perinçek’in Kemalist Devrim4 Kurtuluş Savaşı’nda Kürt Politikası kitabını (s. 4463) inceleyebilirler.

ERMENİ SOYKIRIMI İDDİASI KÜRDİSTAN PLANIN PARÇASI

Paris Barış Konferansı, emperyalist büyük devletler açısından başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Şerif Paşa’nın imzaladığı bildiri TürkKürt birliğini bozamamış, Ermeni planlarının galabe çalmasını sağlayamamıştır. Tam tersi TürkKürt birliğini bu muhtıraya gösterilen tepkiler içinde pekiştirmiştir. Garo Paylan’ın benzer içerikle TBMM’ye sunduğu kanun teklifi de aynı sonuçlarla karşılaşacaktır. Diyarbakır’dan ilk protesto yazısını yazıyoruz. Garo Paylan Kürtlerin temsilcisi değildir, emperyalistlerin bir aletidir. Yapılması gereken milletvekilliğinin düşürülmesi ve mensup olduğu partinin kapatılmasıdır. Ermeni kamasıyla Türk Kürt birliğini bozmak isteyen her girişimin üzerine kararlı bir şekilde gidilmelidir. TBMM’de görev yapan vekillerden beklentimiz budur. Ermeni Soykırımı iddiası ABD’nin Kürdistan planının hizmetindedir. Garo Paylan bu gerçeği herkese bir kez daha göstermiştir.