Leyla Düzel yazdı

Savaşları niye istemeyiz? İşte bu gibi sonuçları olabileceğini öngördüğümüz için.


İnsani yönü nedeni ile yazmayacaktım. İç sızlatan durumlar yaşanıyor. Anlaşma olmazsa daha da kötü şeyler yaşanabilir. Bir de ABD ve NATO yanlısı olmayınca Rusçu diye damgalanmak da var.


Bu olayı ilk duyduğumda dahi Putin'in böyle bir emir vermeyeceğini düşünmüştüm. Kiev'i yıkmaktan bile imtina edenler, 3 günde Ukrayna'yı yerle bir edecek güce sahip olanlar kardeşlerine en az zararı vermek için yoğun çaba harcıyor. Uyarıları dinlemeyen Amerika'nın gazı ile hareket eden Zelensky boş bir NATO inadı uğruna akan kanın baş sorumlusudur.


Savaşlar katliamlara neden olur. Bunu Bosna, Azerbaycan, Afganistan, Cezair, Ruanda, Irak ve Suriye’de gördük. Yani yakın geçmişte Avrupa, Kafkaslar, Afrika ve Ortadoğu'da defalarca katliam yapıldı. Uzak geçmişte ise Kızılderililer, Vietnam, Kore, Yahudiler, Kanada yerli halkı, Aborjinler ve sayısız coğrafyada Türklere uygulanan soykırımlar. Velhasıl saymakla bitmiyor. Yüzde doksan dokuzu da Amerika'yı oluşturan milletlerin hastalıklı barbarlığı ile bu katliamlar olmuştur. Türk tarihinde böyle bir leke yok. Demek ki kültürlerinde kendilerini yaşatmak için gözünü kırpmadan vahşice öldürmek var. Burada şahit olduğum bir konuyu da yeri gelmiş iken yazayım. İngiliz Parlamentosu'nun koridorlarında, Dünya'da yaptıkları İngiliz vahşetinin tabloları asılıdır. Kendi geçmişleri ile utanmaz aksine övünürler. Sonra da aynadaki aksine bakarak Barbar Türkler derler. Trajikomik değil mi?


Gelelim Buça Katliamı diye adlandırılan olaya. 410450 sivilin katledildiğini medyada söyleniyor. Ukrayna'nın iddiası bu yönde. Rusya reddediyor. Tam barış görüşmeleri yaparken bu olayın olması manidar. Rusya'yı suçlayan Bellingcat, Deutsche Welle,The Economist, BBC ve The New York Times olaya ait olduklarını iddia ettikleri fotoğraf ve görüntüleri paylaşıyor. Yoğun bir Rusya'yı baskılama politikası sürdürülüyor.


Buça Belediye Başkanı Anatoliy Fedoruk, şehirden en az 280 kişinin toplu mezarlara gömülmesi gerektiğini söylemiş. Yerel sakinler 57 cesedi başka bir toplu mezara gömmüş. Lakin bunların hepsinin katliam sonucu öldürüldüğü sadece iddia.


Bölgeden kaçan ancak daha sonra geri dönen yerel bir adli tabip olan Serhiy Kaplişni'nin açıklamaları ise katliam iddiasının provokasyon olabileceğini gösteriyor. "3 Nisan itibarıyla ekibim çatışmalar sırasında ve sonrasında (asker ölümleri ve doğal sebeplerden ölümler dahil) 100'den fazla ceset topladık. Ayrılmadan önce, elektrik olmaması nedeniyle morg cesetleri soğutamadığı için kilisenin yakınında toplu bir mezar kazması için bir beko operatörü tuttuk ayrıca geri döndüğümden beri, kolları bağlı ve yakın mesafeden vurulmuş 13 sivilin cesedini aldım. 410 sayısı çevre yerleşim yerlerini de içeriyor."


Öldürülenlerin kesin sayısı bilinmiyor. Buça Belediye Başkanı Fedoruk, katliamın hemen ardından en az 300 kişinin ölü bulunduğunu açıklamış. Belediye Başkan Yardımcısı Taras Şapravskyi Reuters'a verdiği röportajda ise kurbanlardan sadece 50'sinin elleri arkadan bağlanmış yargısız infaz edildiğini açıklamış.


Savaş böyle bir şey...


Hiçbirimiz orada değildik. Neler yaşandığını bilmiyoruz. Lakin olayın olduğu gün dahi kesin değil. Bölgeden anlaşma gereği Rus Askeri çekildikten sonra bu haber medyaya yansıtıldı. Rus askeri bölgede çatıştığı kişileri sorgulayıp öldürdü ise buna savaşın olağan şartları içinde katliam denilemez. Katliam vicdani olarak vahşete eşdeğer kullandığımız bir kelimenin ötesinde ulusları sanık sandalyesine oturtan, İnsan Hakları İhlalleri içinde suçlu bulunduğu takdirde ağır yaptırımları vardır.


Diyelim ki iddialar gerçek ve Rusya yaptı . Bugüne kadar Amerika, Kanada, Fransa, Avustralya sanık sandalyesine oturtuldu mu ki Rusya oturtulsun?


Ukrayna savaşı kaybederse Dünya gözünde Amerika'nın düşeceği prestiji kurtarma çabası. Amaç, savaş sırasında olan doğal yolla, bombalar ve çatışma ölümleri üzerinden katliam kılıfına sokarak Rusya'nın elini zayıflatmak ve masaya önşartsız oturmaya mecbur bırakmak. Her türlü senaryo ile Rusya’nın itibarını Amerika'nın alt seviyesine sabitlemek.


Peki bu güç üstünlüğünün ülkemize yansıması nasıl olur?


Tarafsızlık politikasını başarı ile yürüten Türkiye'yi malesef istemesek de Amerika safına çeker. Eşit güce gelene kadar işbirliği yapmak zorunda kalabiliriz. Bu yüzden Rusya’nın kaybı olsa da yenilmemesi gerekiyor. Amerika'nın ve Rusya’nın Ukrayna üzerinden eşit zararla çıkması Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatinedir.


Bu konuda siyasilerden tek ve doğru açıklamayı ise MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli yapmıştır.


"Tarih boyunca değişmeyen kural şudur; bir devletin rakiplerine karşı aşırı derecede silahlanması savaş riskini de beraberinde getirmiştir. Hiçbir mağlubiyetin, hiçbir yanlış kararın bahanesi olamaz.

Öyle bir dönemdeyiz ki kara propagandalar çatışmanın önündedir. RusyaUkrayna savaşında bunu çok açık görmek mümkündür. Yalan haberler, siber müdahaleler, ekonomik manipülasyonlar, diğer araçların tümü devreye alınmaktadır.

Buça şehrinde yaşandığı iddia edilen sivil ve masum insanların katledilmesiyle ilgili haberlerin gündeme yansıması her açıdan incelenmeye muhtaç bir meseledir. Mesele ciddi tepkilere neden olmuştur, ayrıca elleri arkadan bağlanarak katledilen sivillerin paylaşılan görüntüleri ilk bakışta insanlık vicdanında infiale yol açmıştır. Karşılaşılan trajik sahnelerin düzmece bir olay mı veya gerçekten bir katliam mı olduğu henüz açıklığa kavuşmamıştır. Biz kimsenin sefil propagandasına refakat edemeyiz. Şuurlu ve uyanık hareket etmek, önümüzdeki sis bulutunun içinde güvenli yol bulmamızı temin edecektir.

Burada asıl can alıcı husus Rusya ile Ukrayna arasında süren barış görüşmeleri sırasında sivil katliamların dünya kamuoyuna bomba gibi düşmesidir. Rusya yönetimi Buça'daki katliam iddialarının kurgu ve yalan olduğunu açıklamıştır ancak ABD'den Fransa'ya kadar niyeti bildik ülkeler Buça'da savaş suçunun işlendiğini duyurmuşlardır.

Savaşın bitmesine tahammülü olmayan ülkeler iğrenç bir yola başvurmuşlardır. Irak işgalinde kimyasal silahlar gerekçe gösterilmişti. İddiası asılsızdı, bu nedenle süreç kariyerinin kara bir lekesi olarak işaretlenmişti. Irak ordusunun petrol kuyularını bombalayarak çevre yıkımına yol açtığı devamlı gündemde tutulmuştu. Sonraki yıllarda fotoğrafların Fransa sahillerinde çekildiği anlaşılmıştı. Elbette katliam varsa bu kanlı Hadise herhangi bir şaibeye açık kapı bırakmadan tespit edilmişse, sorumlularından hesap sorulması insanlık görevidir. Üzerinde durulması gereken konu neden böyle bir zamanda bu katliam iddiasının gündeme taşınmasıdır. Buna kimler gerek duymuştur? Savaşın şiddet dozajının artışını hedefleyenler vardır ve açıktadır."


Son bir güncel bilgi ise Rusya Birleşmiş Milletler'de bu olayın incelenmesini istedi. Güvenlik Konseyi'ne başkanlık eden İngiltere reddetti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Rusya’nın 47 üyeli BM İnsan Haklar Konseyi üyeliğinden çıkarılması için hazırlanan karar tasarısını görüşmek için 11’inci Olağanüstü Oturumu’nu yeniden topladı.


Oylama öncesi Ukrayna ve Rusya temsilcileriyle karar tasarısına karşı oy kullanacak üye ülkelerin temsilcileri konuştu.


Oylamaya, BM’ye üye 193 devletten 172’si katıldı. Aralarında Türkiye’nin olduğu 93 ülke tasarıya “Evet”, 24 ülke “Hayır” oyu verirken, 55 ülke de çekimser oy kullandı.


Oylamanın ardından konuşan Rusya'nın BM Büyükelçisi Gennady Kuzmin, hareketi "gayrimeşru ve siyasi amaçlı bir adım" olarak nitelendirdi ve ardından Rusya'nın İnsan Hakları Konseyi'nden tamamen ayrılmaya karar verdiğini açıkladı.