HDP’ye yakın "Demokrasi İçin Birlik" tarafından önceki gün CHP’li Şişli Belediyesi’ne ait Nazım Hikmet Kültür Merkezinde ‘Savaşa Karşı Hayat’ konferansı düzenlendi. Konferansta Türk Ordusu’nun teröre karşı verdiği mücadele ve savunma sanayinin yükselişi hedef alındı. Terör örgütü PKK’nın 2015 yılında Şırnak Cizre’de yaptığı saldırılar görmezden gelindi. Cizre’deki yıkımdan Mehmetçik sorumlu tutuldu.  7 saat süren konferasta PKK terörüne dair hiçbir söz söylenmezken, sonuç bildirgesinde Türkiye’nin terör operasyonlarını derhal durdurması istendi.

PKK TERÖRÜNÜ VE ABD’Yİ GÖRMEZDEN GELDİ

Eski CHP Milletvekili Rıza Türmen, konferansın açılış konuşmasını yaptı. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını hedef alan Türmen "Türk askerinin Suriye’de, Irak’ta ne işi var. Başka bir ülkenin sınırları içerisinde meşru müdafaa nasıl olacak? (…) Barış, insan haklarının ön koşuludur. Devletten barış hakkını istiyoruz, devletin şiddet sarmalını bırakmasını istiyoruz.” dedi. Türmen konuşmasında sadece Türkiye’yi hedef aldı, Suriye’yi yangın yerine çeviren ABD ve PKK’yı görmezden geldi.

SAVUNMA SANAYİ HEDEFTE

Konferansta Dr. Mert Büyükkarabacak da Türkiye’nin savunma sanayindeki ilerleyişini hedef aldı. Savunma sanayinde gelinen noktanın sözde Kürt sorununun çözümünü zorlaştırdığını belirten Büyükkarabacak sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye dünyanın en çok savunma ve silahlanma harcaması yapan 16'ncı ülkesi. Türkiye, binde 9’luk payı ile dünyadaki en büyük 12. silah ihracatçısı haline gelmiştir. Bu oldukça tehlikeli bir durum. Bunun politik sonuçlarının olacağı görünüyor. Kürt sorununun çözümünü zorlaştıran dinamiklerden bir tanesi olarak. Türkiye’de askeri sınai kompleksin güçlenmesini ve bunu iktidar bloğu içerisindeki zeminin derinleştirmesi olarak değerlendirebiliriz.” Konuşmanın ardından salonda bulunanlar savunma sanayindeki ilerleyişin iç karartıcı olduğunu belirttiler.

ERDOĞAN’A 'DİKTATÖR' DEDİLER

Kendisini SosyalistFeminist diye tanımlayan Özgül Saki isimli konuşmacı, savaşın ‘Aile, vatan, tanrı ve din’ ile meşrulaştırıldığını söyledi. Saki, “Savaş nasıl meşrulaşıyor? Devlet, emperyalistler bunu nasıl meşrulaştırıyor? Bizim o meşrulaştırılan yerdeki bağları kesmemiz gerekiyor. Bosna da, Kolombiya da, Tayyip de böyle yapıyor. Bütün diktatörler böyle yapıyor. ‘Aile, vatan, tanrı, din. Bunlar çok işe yarıyor. Diyanet yasaklansın, camiler inşa edilmesin, bütün kurumlardan dinsel mekanlar ortadan kalsın gibi bir şey yapmamız gerekiyor.”

HENDEKLERİ KAZANLARI DEĞİL ASKERLERİMİZİ HEDEF ALDI

PKK’nın Cizre merkezine hendekler kazıp güvenlik güçlerimize pusular kurduğu dönemle ilgili de konuşan Özgül Saki, “Sokaklarda askerler, üniformalar… Her taraf yakılmış yıkılmış ve giderek her taraf kirlenmiş, bilerek mi bilemiyorum. Ve sokaklarda çamaşır kazanları kurmuş, tertemiz giyinmiş kadınlar. İnsanlar o çamaşır kazanlarının etrafında başı dik durarak ve bizzat onları (Askerleri) göz hapsine alıyor .” dedi.

ESAD TEMASLARI RAHATSIZ ETTİ

2015'te seçimlerinde HDP'den milletvekili adayı olan Bereket Kar da konferansta konuşma yaptı. Türkiye’nin Suriye, Libya, Yemen’de ne işi var diye sözlerine başlayan Kar, Vatan Partisi’nin terörün bitmesi için yapacağı Beşar Esad ziyaretinin sadece mültecileri göndermeye yönelik olduğunu, ondan ileri gidemeyeceğini öne sürdü. Kar sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle Türkiye’nin Irak, Rojava, Libya, Somali’de ve hatta Yemen’e kadar gönderdiği askerlerle Osmanlıca, Türkİslam sentezi temelinde politika sürdürdüğünü Arap halkları, Fars halkı, diğer halklar ve zaten Kürt halkı iyi biliyor. Dolayısıyla burada devrimci güçlere büyük işler düşüyor. Ne yazık ki antimilitarist bir kampanya bir çaba sürdürmüyoruz. Bir basın açıklaması ve kınama herkes yapıyor. Bunun dışındaki güçlerin hiçbiri Suriye’de ne işimiz var sözünü söyleyemiyor. Bugün Şam’la, Esad’la görüşmeye çağılar var. Heyet oluşturmuşlar gidecek. Ne yapacak bu heyetler? Meral Akşener’den tutun, Aydınlık, Vatan Partisi’ne kadar… Bunun sebebi sadece ve sadece mültecileri buradan kovmak. Bunun ötesine geçecek bir durum yok.”

İSLAM DIŞI ALEVİLİK SAVUNUCUSU HÜSEYİN MAT ATATÜRK DEVRİMİNİ HEDEF ALDI

PKK’nın siyasi kanadı HDP siyasetleri ekseninde Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Eşit Başkanlığını yapan Hüseyin Mat da, “Bizim nazarımızda hiçbir tanrı, peygamber, kutsal kitap, vatan, millet, Sakarya, bayrak, resim, sembol, kutsallaştırılmış ne varsa kıymeti yoktur. En kutsal şey yaşam hakkıdır. Biz yalnız Alevilerin hak mücadelesini değil Kürtlerin özgürlük mücadelesini de veriyoruz.” dedi. Berlin Eyaletinde Alevilere kamu tüzel kişiliği verildiğini büyük bir sevinçle katılımcılara duyuran Mat, Türkiye'nin Aleviler için attığı adımları ve kurulan AleviBektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı "asimilasyon" amaçlı olduğunu öne sürdü.  Mat, Aydınlık’ın sorduğu soruları yanıtlamayı da reddetti.

Mat, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de Anayasasında din ve vicdan özgürlüğü vardır ama bir türlü işletilememiştir. Cumhuriyet’in birinci yüz yılında başımıza gelmeyen kalmadı. Karşıya baktığımızda şeriatçı, gerici, faşist olarak nitelendirdiğimiz devlet ideolojisini görüyoruz. Ama aynı mahallede mücadele ettiğimiz kesimlerin de Alevileri hala tam olarak anladıklarını düşünmüyorum. Kemalist rejimden çok çektik. Siyasal İslam’dan da çok çekiyoruz.” dedi.