"Önce Amerika" sloganını kullanarak seçilen Trump, korumacı ekonomiyi tercih eden ulusalcı bir başkandı. Trump’ın aksine Joe Biden küreselci bir başkandır. Onun sloganı "Amerika geri döndü", uygulayacağı küreselci politikaları işaret etmektedir.

Biden, mevcut ittifakları güçlendirerek, yeni ittifaklar, ortaklıklar kurarak, demokrasi, insan hakları değerlerini yayarak Amerika’yı yeniden küresel lider yapmayı ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika’nın kurduğu kurallara dayalı liberal dünya düzenini kurumları ile birlikte korumayı amaçlamaktadır.

Biden dönemi Amerikan jeopolitiğinin işaretlerini onun Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada görmekteyiz.

Bu konferansta sözlerine "Amerika geri döndü, Transatlantik ittifakı geri döndü, geriye değil, ileriye bakıyoruz" söylemi ile başlayan Biden, sözlerine NATO ittifakının beşinci maddesinin önemini vurgulayarak devam etti.

Afganistan ve Irak’taki mevcut duruma değinen Biden’ın, Irak’tan söz ederken IŞİD ile devam eden mücadeleyi vurgulamasından, Ortadoğu’da yeniden bu örgütü öne çıkararak bu coğrafyayı şekillendirme sürecini devam ettireceği, PKKYPG’yi de bu nedenle destekleyeceği sonucuna varabiliriz.

Konuşmasında demokratik değerlerin önemini vurgulayan Biden bu değerlerin savunulması, bu değerler için savaşılması gerektiğini de ifade etti.

Çin ile uzun süreli bir stratejik rekabet gerektiğini söyleyen Biden, bu kapsamda Çin’in ekonomik uygulamalarını, siber ortamı, yapay zekayı, bioteknolojiyi, demokrasi değerlerini ise rekabet alanları olarak işaret etti.

Biden, bu konuşmasında Rusya’yı, Çin’den farklı bir şekilde, NATO ittifakını zayıflatmayı, Transatlantik birliğini yıkmayı amaçlayan ‘’tehdit’’olarak tanımladı.

Buraya kadar anlattıklarımızdan şu sonuçları çıkarmamız mümkündür:

Küreselci Biden, Amerika’yı yeniden küresel lider yapmak ve mevcut dünya düzenini korumak istemektedir.

Biden küresel jeopolitik hamlelerinde demokratik değerlerin korunmasını ve yayılmasını sinsi, keskin bir silah gibi kullanmak isteyecektir.

Biden, ittifakları güçlendirmeye, yeni ittifaklar kurmaya, ittifakları kendi jeopolitik amaçları için kullanmaya öncelik verecektir.

Amerika’nın en önemli rakibi Çin, öncelikli rakibi ise Rusya’dır.

Çin ile Amerika arasındaki jeostratejik mücadele ekonomi, teknoloji ve insan hakları alanlarında gelişecek, Amerika, Kuşak Yol İnisiyatifini kritik bölgelerde karıştırarak Çin’in yükselişini geciktirmek isteyecektir.

Biden’ın önündeki dünya haritasında üç kritik coğrafi bölge bulunmaktadır. Bu bölgeler önem sırasına göre AsyaPasifik, Avrupa ve Ortadoğu coğrafyalarıdır.

Amerika, dünya haritasında Atlantik’te Rusya, Asya Pasifik’te Çin ile karşı karşıyadır ve Amerika bu iki rakip güç arasında iç hat durumundadır.

Çin ile Rusya’nın birlikte hareket etmesi Amerika’nın işini zorlaştıracaktır.

Bu iki rakip güç arasında iç hat durumunda olan Amerika’da Biden yönetiminin, Çin’in yükselişini uzun süreçli bir rekabetle tespit ederken, öncelikle Rusya’yı zayıflatmaya, çökertmeye çalışacağı anlaşılmaktadır.

Ortadoğu’nun şekillendirilmesinde Biden yönetimi, demokratik değerleri yayma gayretlerini, İsrail merkezli ittifakı ve IŞİD tehdidini kullanacak, PKKYPG’yi desteklemeye devam edecektir.

SON SÖZ:

Biden yönetiminin jeopolitiği Türkiye’yi nasıl etkileyecektir?

Günümüzde Türkiye, Atlantik yapısının ne tam içinde ne de tam dışındadır.

Günümüzde, Türkiye’nin Atlantik ittifakına dahil olduğu Soğuk Savaş döneminin şartları bütünü ile değişmiştir; Türkiye’nin çıkarlarına ve haklarına yöneltilmiş bütün tehditler Trakya’da, Adalar denizinde, Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Suriye’de ve Irak’ta ve hatta sınırlarının içinde ya NATO üyesi ülkeler tarafından üretilmekte ya da desteklenmektedir.

Türkiye günümüzde ciddi bir jeopolitik tercihle karşı karşıyadır.

Türkiye ya Atlantik yapısının bir üyesi olarak, ya ittifakın yeni şartlarına uyum sağlayacak, NATO üyesi olarak Karadeniz’de Rusya’yı çevreleme gayretlerine katılacak, Rusya’yı karşısına alacak, Amerikan dayatmalarını kabullenerek Ortadoğu’daki değişimi, PKKYPG devletinin oluşumunu kabullenecek ya da tehdit değerlendirilmesini esas alarak jeopolitik kimliğini yeniden tanımlayacaktır.

Türkiye’nin NATO üyeliğinin tartışıldığı bu süreçte, Biden da Türkiye’nin vereceği bu kararı beklemekte, Türkiye’nin öncelikle S400'leri çöpe atarak ittifakın sadık bir üyesi, Amerikan yörüngesinin uydusu olduğunu kanıtlamasını istemektedir.