Dursun Özbek’in Galatasaray’a el koymayı planladığı bir dönemde cesaretle ortaya çıktı. Demir tarayan geminin kayalıklara doğru sürüklendiğini gören Genel Kurul üyeleri, belki de gönülsüzce onu Başkanlığa taşıdı. Başkan Cengiz sıra dışı bir insandı. Hiçbir şey kendisine hediye edilmiş değildi. Hayatı boyunca bütün başarıları dişiyle, tırnağıyla kazıyarak elde etmişti. Samimi, dürüst ve mütevazı yapısıyla çevresine güven aşılıyordu. Laf kalabalığı yapmadan kolları sıvadı. Omurgası çatırdayan, bordalarında yaralar açılan gemiyi salimen limana ulaştırması gerekiyordu. Ama önce gemiyi su üstünde tutmak zorundaydı. Bir taraftan ekonomik enkaz altında nefes almalı, diğer taraftan kulübü sportif yarışın iddialı bir tarafı yapmalıydı. Ahval ve şerait hiç de müsait görünmüyordu.

HESAP KİTAP ADAMI

Başkan Cengiz, plan, program, proje, bütçe, hesap, kitap adamıydı. Boş laflara karnı toktu. Önce gerçekçi bir mali plan yaptı. Süreci öylesine ustalıkla yönetti ki hem büyük masraflarla yürüyen futbol takımı şampiyon oldu hem de toplam borcu 30 milyon dolar azalttı. Türkiye koşullarında 4 ay içinde alınan böyle bir sonuç mucizenin diğer adıydı. Bu dönem içinde ön plana çıkmadan kendisini işine adadı. Rakip camialar hakkında her zaman saygılı ve dayanışma içeren demeçler verdi. Nefretten beslenen spor dünyamıza sevgi tohumları ekti. Coşku dolu zafer günlerinde bile, rakiplerini gücendirmemek için sevincini gizlemeye çalıştı. Bir sözü ise taraflı, tarafsız tüm sporseverlerin hafızasına kazındı: “Keşke Fenerbahçe’miz de Euroleage şampiyonluğunu kazansaydı!”

UFKUN ÖTESİNİ GÖREBİLMEK

Başkan Cengiz vizyoner bir kişi olarak ayaklarının ucuna değil, ufka bakıyordu. Şampiyonluk gelse bile kulüp Avrupa’dan dışlandığı takdirde elde edilen başarılar fazla bir anlam ifade etmeyebilirdi. Ekonomik krizle boğuşan Galatasaray’a Şampiyonlar Ligi gelirleri, en azından bir soluk aldırabilirdi. Ayrıca Devler Ligi’nde mücadele etmek futbolcular için Galatasaray’ı bir cazibe merkezi yapacaktı. Bu ligde başarılı olduğu takdirde, sporcuların piyasa değeri de artabilirdi. Galatasaray camiası uzun yıllar bu renkli dünyadan uzak kalmıştı. İşte tüm bu faktörleri dikkatle değerlendiren Başkan Cengiz, görkemli bir çıkarma harekâtı icra ederek UEFA’nın mayınlı sularına kapak attı. Dürüstlüğü, samimiyeti ve stratejisi ile Galatasaray ile UEFA arasındaki buzları eritti. Galatasaray gemisinin önündeki mayınları tek tek toplayarak kulübü yeniden büyük yarışa ortak etti.

BAŞARI EN BÜYÜK SEÇİM KOZUDUR!

Önce Bayan Basketbol Takımı Avrupa kupasını kazandı. Üç güzide kulüp ve kime hizmet ettiği bilinmeyen Başakşehir’in nefes kesen dörtlü mücadelesinde adeta fotofiniş ile şampiyonluk ipini göğüsledi. Aykut Kocaman’ın psikolojik harp yöntemlerini çağrıştıran söylemlerini görmezden geldi. Kendisi ve camiayı bu tuzağın dışında tuttu. Bu koşullarda, sözünün eri olarak, dört ay içinde sessiz sedasız Genel Kurul üyelerinin önüne yeniden çıktı. Bir centilmen olarak Galatasaray televizyonunu rakiplerine açtı. Onların aleyhine beyanat vermekten özellikle kaçındı. Seçim için değil, Galatasaray için çalıştı. Kongre üyeleri, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!” diyerek, ezici bir çoğunlukla emaneti yeniden ona teslim etti. Dursun Özbek’e de kibarca kapıyı gösterdi.

SADECE KENDİSİ OLURSA

Seçimden sonra dedi ki “Üzerimdeki yük daha da arttı!” Aslında Başkan Cengiz spor kulübü yöneticiliğinde bir rol modeldir. Mevcut kaynaklara göre en uygun ve gerçekçi hedefleri belirleme konusunda ustadır. Bu alandaki en büyük tehdit para koyan yöneticidir. Çünkü bu durumda bütün dengeler bozulur; yaratıcılık kalmaz. Kişi kurumun önüne geçer! Engels diyor ki, “İhtiyaç keşfin anasıdır”. Doğal kaynaklara sahip bütün ülkelerin ekonomileri tembeldir. Rusya gibi bir dev bile bundan istisna değildir. Çark dönerken herkes gevşer. Eğer Başkan Cengiz, kimseyi taklit etmeden sadece kendisi olursa, Galatasaray’ı kendi ayakları üzerinde durabilen, şahısların cebine muhtaç olmayan bir kulüp yapar. İşte o zaman 30 milyon taraftarı olan bu kulübü hiç kimse tutamaz! İçeride ve Avrupa’da her sezon zirve için oynar...


Soner Polat

Aydınlık