‘Dünya’ kadınlar Günü.. İlan eden Birleşmiş Milletler..Yani Vietnam’da, Irak’da, Afganistan’da, Libya’da yüzbinlerce kadının katledilmesine, sessiz kalan yapı…

ABD güdümündeki bu yapı, Dünya Kadınlar Günü’nü, 1857’de bir fabrikada yanarak ölen Amerikalı işçi kadınların anısından çalmıştı.

1945’de Dünya ABD hegemonyasına girerken, emekçi kadınlara armağan edilen o ‘gün’ün de içini boşaltmış, sınıfsal içeriğini atmış, kendi kullanımına göre tasarlamıştı..

Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da Suriye’de Afrika’nın her yerinde yapılan zulmün ilk hedefi kadınlardı..

Birleşmiş Milletler onları hiç hatırlamazdı…

Hangi ülke hedefse o ülkenin kadınlarına ağıt yakar, sonra aralarından işine gelenleri ayıklar, örgütler kurdurur, fon verir, kullanırdı…

Her ülkenin elitinden seçkin kadınları emperyal sistemi savunacak şekilde masonik cemiyetlerde toplar, cemaatlere sokar, ‘sistemin adamı’ yapardı..

Onlar efendilerinin sözlerini tekrarlarlardı…

Onları iş dünyasının başına geçirir, gazete yönetimlerine koyar, istihbarat örgütlerinde kullanır, ekranlardan havlatırdı!

Geride kalanlar mı?

Zindanlarda çürür, çocukları besinsizlikten ölür, işlerinden atılırlardı..

Elitin kadınları, sistemle barışık oldukları sürece, idareci mevkilere gelir, İMF’yi yönetir, siyasi mekanizmanın en üstlerine geçerler, hedef ülkelere savaş açarlardı!.

Küresel çete kadın adam tanımazdı..

O işine bakardı.

Onlar küresel bankerlerin maşaları, android ‘memurlar’dı.

Siyasi ve ekonomik gücü olan kadınlar, aynı güce sahip adamlarla kolkola girip, yoksul ve aç , ölümle burun buruna yaşayan kadın ve adamları korkunç bir sarmalın içine atarlardı..

Orman kanunu içinde yaşam mücadelesi veren ve giderek aklını kaybeden o insanlar birbirini yemeye başlayınca, birbirlerini öldürmeye yoketmeye başlayınca ‘kadınları koruma’ dernekleri kurarlar, sempozyumlarda korudukları kadınlar hakkında ‘vahşi erkek doğasından’ konuşurlardı..

Bu sistem için idealdi..

Önemli olan ‘sistem’in zulmünün görünmez olması, aşağıdakilerin birbirini kırmasıydı!

. Feminist bir hareket, sınıfsal bir direnişi engellerdi..

Onlar için toplum etnik ve dini temelde bölünürken, kadınla erkeğin omuz omuza yürümesindense, düşman kamplara ayrılması muteberdi!

Hedef toplumlar sadece etnik ve dini bazda değil CİNSEL olarak da bölünmeliydi!

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın komisyonunun günlerdir yayınladığı ‘davetler’ içimi acıttı..

Vatan ateşle imtihanda! Dört bir yanımız kavruluyor..

Ve Cemiyet kadınlarımızı ‘Feminist gece yürüyüşüne’ davet ediyor!

‘Düşman’ Kamp erkeklere karşı paneller düzenliyor..

Batı istihbaratının babalarından fon, hibe vs alanlar etnik dinsel ve cinsel bölücülükte öncülük yapmaya mecburdurlar.

Toplumu her alanda bölme ve kırma operasyonunda görev almayanlara mama yoktur.

Ama unuttukları bir şey var.

Bu topraklar Batının aksine koutan kadınların yaşadığı topraklardır. Tomrislerin yaşadığı topraklardır.

Devlet yöneten kadınların tarihe ad yazdırdığı topraklardır.

Bacıyanı Rum (Anadolu bacıları) örgütlerinin varolduğu topraklardır . Batıda cadı avları yapılırken kadın, DedeKorkut hikayelerinde kutsal varlıktır.

Bu vatan Kara Fatma, nezahat onbaşı,

Kılavuz Hatice,

Tayyar Rahime,

Şerife bacı,

Gördesli Makbulelerin erkeklerinin yanında bazen onların önünde savaşarak kurdukları vatandır..

Türk kadını, kadın erkek farkı gözetmeden VATAN için üstüne düşeni yapmaya devam edecektir!

7 mart 2018
Banu AVAR______////