Avusturya'da gazeteciler hapislere atılmasa da güçlü çevrelerin baskısıyla, işten uzaklaştırılıp, ucu açık izine gönderilerek etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Buna örnek açıklama FPÖ'nün 80'li yıllarda genel başkanı ve günümüzde ise devlet televizyonu ORF yönetim kurulu üyesi olan Steger'den geldi

KADİM ÜLKER / Viyana

Yıllar yılı Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ)'nin skandal broşürleri, ilanları, yayınları, seçim açıklamaları, kendini şair sanan siyasetçilerinin şiirleri, propagandada kullandıkları karikatürler ve partinin ilişki içinde olduğu siyasi kişi ve örgütler bazı gazetecilerin konuları arasında oldu.

FPÖ, her seçim öncesi geçtiğimiz en az otuz yıllık bir süre içinde Müslüman, Türk düşmanı ve yabancı düşmanı açıklamalar ile seçmene giderek oy avcılığı yaptı. Kullandıkları ayrımcı ve ırkçı dil, toplumda karşılık buldu ve her seçimde oy oranlarını artırdılar. Sonunda 2014 yılından beri de Avusturya federal hükümetinin ağırlıklı koalisyon ortağı oldu. Küçük ortak olarak, hükümette en önemli bakanlıkları aldılar. FPÖ, ülkenin en önemli bakanlıklarını elde tutarak, Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine hazırlanmaktalar.

IDENTİTEARE İLE İLİŞKİSİ

Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde geçtiğimiz günlerde yaşanan skandallardan birisi de FPÖ'nün Nazi içerikli söylemleri olan Identiteare hareketi ile ilişkisinin ortaya çıkmasıydı. Ortaya çıkan başka bir konu daha vardı; o da Yeni Zelanda katliamında 50 insanın öldürülmesinden sorumlu katilin aşırı sağcı ve ırkçı Identiteare grubuna bin 500 Avro para bağışladığıydı. Avusturya İçişleri Bakanlığı tarafından da onaylanan bağış, Identiteare grubunun sözcüsü tarafından video aracılığıyla kamuoyuna duyurulmuştu. Bu ilişkinin ve bağışın ortaya çıkması, aşırı sağcı FPÖ ile tutucu sağcı parti Avusturya Halk Partisi (ÖVP) koalisyonu içinde sert tartışmalara sebep olsa da, sonunda konu gündemden silindi gitti.

GÖÇMENLERE FARE BENZETMESİ

Bu olaydan başka, Braunau kasabası belediye başkan yardımcısının yazmış olduğu "şiir"de göçmenleri "fare" olarak betimlemesi gündeme damgasını vurdu. Basında geniş yankı bulan "şiir", belediye başkan yardımcısının istifası ile sonuçlanırken, aşırı sağcı partinin ırkçı, ayrımcı söylemlerine bir yenisi daha eklendi. FPÖ'nün tavrı her konuda olduğu gibi bu konuda da aynı oldu: "Şiir kişiye aittir, partiyi bağlamaz."

POLİTİKACILARIN KORKULU RÜYASI: ARMİN WOLF

Reklamdan sonra devam ediyor 

Son olarak FPÖ'nün genel sekreteri, Avusturya devlet televizyonu ORF'nin gece yayımlanan ZIB 2 haber programına konuk oldu. Irkçı ve uç düşünceleriyle tanınan Genel Sekreter Harald Vilimsky, FPÖ'nün Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birinci sıradan adayı olarak, ORF'nin haber programına davet edildi. ORF'nin deneyimli, sevilen ve onlarca habercilik ödülü sahibi usta sunucusu Armin Wolf'un soruları, haber proğramına katılan politikacıların korkulu rüyası oldu hep... Onun sorularından bu sefer de FPÖ Genel Sekreteri Vilimsky rahatsız olacaktı. Öyle de oldu.

Wolf, FPÖ'nün gençlik örgütü olan RFJ'nin (Ring Freiheitlicher Jugend/Özgürlükçü Gençlik Örgütü) yayımlamış olduğu karikatüre atıf yaparak, neden skandal niteliğindeki yayımlar, açıklamaların FPÖ çevresinden geldiğini, partisinin gençlik örgütünün yayımlamış olduğu karikatürdeki insanların Nazi dergisi olan Stürmer'in Yahudi tiplerine benzerliği hakkında düşüncesinin ne olduğunu sordu. Vilimsky, Wolf'ün sorusuna açıklama yapmak yerine, konu Avrupa Parlamentosu seçimiyken neden karikatür konusunun açıldığını, bu sorunun "aşırı solcuların taktiği" olduğunu dile getirmesi dikkat çekti.

'GELENEK GÖÇMENLİĞİ YOK EDER'

Konuşmasının devamında Vilimsky, Wolf'u de tehdit ederek, bu sorusun hesabının sorulacağını ifade etmesi dikkat çekti. Wolf, Vilimsky'nin tehditkâr açıklaması karşısında FPÖ gençlik örgütü RFJ'nin "Gelenek Göçmenliği Yok Eder" adlı karikatürü ile Stürmer gazetesinde yayımlanan Yahudi karikatürünü karşılaştırarak, karikatürlerdeki tiplerin benzerliklerinin rastlantı mı olduğunu açıklamasını istedi. Vilimsky "çekmecelerin en alt gözünde saklanan karikatürleri ortaya sürerek, FPÖ'nün Nazilerle bağı olduğu havası yaratılmak isteniyor" ifadesini kullandı.

ORF televizyonunda yaşanan bu tartışmadan sonra, koalisyon hükümetinin küçük ama güçlü ortağı FPÖ bütün organlarıyla Armin Wolf'e saldırmaya, küfretmeye ve tehdit etmeye başladı. Avusturya'da kendisini topluma kabul ettirmiş başta sendikalar olmak üzere, kurumları yok etmek için FPÖ fırsat yakaladığını düşünerek, devlet televizyonuna ödenen radyo televizyon payının iptal edilmesi taleplerini yeniledi.

FPÖ'ye yakın gazeteciler Armin Wolf'un aleyhinde yazılar döşerken, özellikle Alman basını Wolf olayına geniş yer vererek, Avusturya'da basın özgürlüğünü tartışmaya açtılar. Avusturya Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Aeksander Van der Bellen, "Avusturya demokrasisinin temelinde basın özgürlüğü önemlidir ve basına sansür uygulanamaz" açıklamasında bulundu. Armin Wolf ise kendisine sorulan "Vilimsky'e sorulan sorunun vakti miydi?" sorusuna karşı, 'protokol yazar/sekreter olmadığını, gazeteci olduğunu, onun için de sorunun doğru olduğunu' ifade etti. Ayrıca "Vilimsky'nin cevabı tehditkâr olmasaydı, konu bu kadar uzamayacaktı" dedi.

BASKININ YOLUNU AÇAN AÇIKLAMA

Avusturya'da gazeteciler hapislere atılmasa da güçlü çevrelerin baskısıyla, işten uzaklaştırılıp, ucu açık izine gönderilerek etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Buna örnek açıklama da FPÖ'nün 80'li yıllarda genel başkanı ve günümüzde ise devlet televizyonu ORF yönetim kurulu üyesi olan Norbert Steger'den geldi. Steger, "Armin Wolf ORF'i terk edip, biraz dünyayı dolaşmalı, sunuculuk görevi yapmamalıdır" açıklamasını yaparak, televizyon içinde baskının yolunu açmış oldu.


Aydınlık