Atlantik Konseyi’nin makalesinde, Türkiye’nin Libya’ya konuşlanmasının aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle sürece müdahale edemeyen Avrupa’yı ‘ortak tehdide’ karşı birleştirebileceği ifade edildi: ‘Rusya ile Türkiye arasında anlaşmaya varılırsa, müzakere masasındaki AB üstünlüğü ortadan kalkacak’

ABD istihbarat teşkilatlarıyla bağlantılı olduğu bilinen ‘Atlantik Konseyi’ (Atlantic Council) adlı Washington merkezli düşünce kuruluşunun internet sitesinde “Libya krizinin bağlamı ve dikkat edilmesi gerekenler” başlığı ile yayınlanan analizde, Türkiye’nin Libya’da konuşlanmasının, AB’yi ortak bir “tehdide” karşı birleştirebileceği ifade edildi: “Ancak Rusya ile Türkiye arasında anlaşmaya varılırsa, müzakere masasındaki tüm AB üstünlüğü ortadan kalkacak ve AB’nin Libya’da rolü azalacak.”

Karim Mezran ve Emily Burchfield imzasıyla yayınlanan analizde Hafter’in 4 Nisan 2019’da Trablus’u ele geçirmek için başlattığı operasyonların Birleşmiş Milletler tarafından fazla ciddiye alınmadığı ve Serrac yönetimindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)’nin yetersiz kalması nedeniyle Hafter’in hızlıca Trablus’a yaklaştığı belirtildi. UMH’nin yönetimi altındaki nüfuz arasında “Hafter UMH’den iyidir” düşüncesinin Hafter’in sivilleri de hedef alan saldırılarıya hızla Hafter aleyhine döndüğünün anlatıldığı analizde, Hafter’in Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın ekonomik, Sudan ve Rus askerlerinin de askeri desteğini aldığı hatırlatıldı. Ancak UMH’ye destek veren Türkiye’nin 2 Ocak’ta Meclis’ten geçirdiği Libya tezkeresiyle sürece daha aktif müdahale ettiğini belirten analiz, “Türkiye’nin asker konuşlandırılmasıyla ilgili ayrıntılar (sadece eğitim mi vereceği yoksa çatışmalara müdahil mi olacağı) henüz netleşmese de bu eylemin Libya’nın çatışmasında yer alan birçok uluslararası aktör üzerinde bir etkisi olacağı açık” denildi.

‘BM TUTARLI POLİTİKA GELİŞTİREMEDİ’

BM’nin resmi olarak UMH’yi tanımasına rağmen hangi gücün desteklenmesi gerektiğinde uzlaşamadığını ifade eden analizde ana yarılmanın Hafter’i destekleyen Fransa ile UMH destekçisi İtalya arasında olduğu belirtildi: “İtalya ile Fransa arasındaki çatışma, Libya için siyasi çözüm çabalarının başarısız olmasına neden oldu. Kimin destekleneceği konusunda hemfikir olan AB ülkeleri bile, göç, sınır yönetimi ve hidrokarbonlar gibi Avrupa’nın ekonomik ve güvenlik çıkarları için önemli olan konulara odaklanarak Libya’daki çatışmayı sona erdirmeye yönelik tutarlı bir politika geliştiremedi.”

‘TÜRKİYE’NİN KONUŞLANMASI AB’YE ORTAK TEHDİt’

Analiz şöyle devam etti: “Libya’da bir Avrupa liderliği olmadığı için, Rusya ve Türkiye kendilerini daha kolay bir şekilde çatışmaya dahil edebildiler. Türkiye’nin Libya’ya konuşlanması, Trablus ile Ankara arasında Kasım ayında imzalanan ve AB liderlerinin ‘açık bir şekilde’ desteklediği Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın, temelsiz olması ve AB yasalarını ihlal etmesiyle kınadığı bir deniz ve askeri sınır anlaşmasıyla öngörüldü. Türkiye’nin Libya’da konuşlanması, AB’yi ortak bir tehdide karşı birleştirebilir: Avrupalı liderler (Fransa ve İtalya da dahil olmak üzere) Ankara’nın hareketlerini kınadılar ve Avrupalı liderlerin de, çatışmaya siyasi bir çözüm bulmak adına, Ocak ayı bitmeden önce bir tarihe ertelenen Berlin konferansına katılmaları bekleniyor. Ancak Rusya ile Türkiye arasında daha önce bir anlaşmaya varılırsa, müzakere masasındaki tüm AB üstünlüğü ortadan kaldırılacak ve AB’nin Libya’da bir siyasi çözümdeki rolü azaltılacaktır.”

‘ABD’NİN DEVREYE GİRMESİ ZORLAŞIR’

Analiz ülkelerin Libya sorununa nasıl yaklaştığını da mercek altına aldı.

Reklamdan sonra devam ediyor 

ABD’nin uzun zamandır Libya’daki çatışmaları Avrupa sorunu olarak gördüğünü belirten analiz, son dönemde Hafter lehine yapılan açıklamaların Mısır ve Suudi Arabistan’a “jest” olduğunu savundu: “O zamandan bu yana ABD yönetimi Hafter ve Libya’dan büyük ölçüde uzaklaştı, fakat Türkiye ve Rusya’nın çatışmalara artan katılımı yeniden bir yaklaşmayı imkânsız bir hale getirebilir.”

‘TÜRKİYERUSYA HAMLESİ’NE DİKKAT EDİLMELİ’

Rusya’nın 2016’dan beri Hafter’ın destekçilerine bağlı, Libya Merkez Bankası için Libya dinarı basarak ekonomik destek verdiğini ifade eden analizde, “Gayrı resmi olarak Moskova’dan yönetilen bir askeri kuruluş olan Wagner Grubu, Bingazi ve daha sonra Trablus’taki Libya Ulusal Ordusu kuvvetlerine destek vermek üzere yaklaşık 300 paralı asker göndererek yıllardır Libya’da faaliyet gösterdi” denildi. Rusya’nın Libya’daki çıkarları şöyle açıklandı: “Amerika ve Avrupa’yı bölgede gayrı meşrulaştırmak, NATO’nun güney cephesini izleyebilmek ve Akdeniz bölgesine erişim kazanabilmektir. Türkiye’nin Libya’da aktifleşmesiyle birlikte, Rusya’nın gelecekteki TürkiyeRusya ilişkilerini ilerletebilmesi için yapacağı bir sonraki hamleye dikkat etmesi son derece önemli.”

Analizde önümüzdeki günlerde dikkat edilmesi ve izlenmesi gereken noktalar özetle şöyle sıralandı:

Öncelikle, Türkiye’nin desteğinin seviyesi ve türü hakkında daha fazla detay alınmalıdır.

Dikkat edilecek ikinci nokta ise Rusya’nın tepkisi. Gelen haberlere göre Rus paralı askerleri bu cepheden çekiliyor, fakat bu mümkün değildir. Moskova’nın, önümüzdeki birkaç gün içerisinde yapacağı hareketler yakından izlenmelidir.

8 Ocak’ta Putin ve Erdoğan bir araya gelerek tüm tarafları 12 Ocak’ta başlayacak bir ateşkes ilan etmeye çağırdılar. Rusya ve Türkiye’nin aralarındaki yeni dinamiği kullanarak kendilerini, hem askeri hem de diplomatik güçlerini esnetecek başka bir çatışmanın, aracı güçleri olarak öne süreceklerini iddia etmek mümkündür.

En azından kısa vadede göz önünde bulundurulması gerekilen bir diğer nokta ise, Avrupa Birliği’nin ve çeşitli Avrupalı güçlerinin, tırmanan bu gerilimin sonucunun belirlenmesindeki kayıtsızlığıdır, ki bu da büyük olasılıkla önümüzdeki Berlin konferansında, eğer konferans gerçekleşirse ortaya çıkacaktır.

Reklamdan sonra devam ediyor 

'RUS PARALI ASKERLERİ HAFTER SAFINDAN ÇEKİLİYOR'

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)’ne bağlı Deste Güçleri Komutanı Nasır Ammar, Halife Hafter saflarındaki bazı Wagner güçlerinin (Rus paralı askerleri) cephelerden çekilmeye başladığını söyledi.

Ammar AA’nın Libya’daki siyasi ve askeri gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye ve Rusya’nın 12 Ocak gece yarısı 00.00’dan geçerli olmak üzere Libya’daki taraflara yönelik ateşkes çağrısını UMH’nin memnuniyetle karşılık verdiğini aktaran Ammar, Hafter’in ise “başkentteki milislerle mücadele ettiği” gerekçesiyle bu çağrıyı kabul etmediğini belirtti. Ammar, Hafter’in kendilerine yönelik milis suçlamasını reddettiklerini ve meşru hükümete bağlı güçler olarak sahada yer aldıklarının altını çizerek, “Asıl ortada bir milis gücü varsa, bu Hafter’in bizzat kendisi. Asıl milisleri üzerinden savaşan kendisi. Hafter, liderlik ettiği gruba ‘Libya Ulusal Ordusu’ diye isim koyuyor ama saflarında, Cancavid, Rus (Wagner) paralı askerleri, Sudanlılar, Mısırlılar, BAE’liler ve diğerleri var. Hafter’in ateşkesini reddetmesi bizim azmimizi artırdı” diye konuştu.

‘BİZİ SOKAK SAVAŞINA ÇEKMEK İSTİYORLAR’

Halife Hafter milislerinin Trablus’a saldırılarında özellikle Selahaddin’den Yermuk’a, Hallatat’tanEbu Selim’e doğru iki cephenin başkente en yakın ve en sıcak çatışma hatları olarak öne çıktığını aktaran Ammar, “Buralarda Rus paralı askerleri Wagner güçlerini, deneyimli oldukları sokak savaşları için kullanmaya çalışıyor. Bunları yerleşim yerlerine sokmak istiyor. Buralarda sokak savaşıyla ilerlemeye çalışıyor” ifadelerini kullandı. Ammar, Hafter’in sokak savaşına girme taktiğini engellemek için adımlar attıklarını belirterek, “Hafter, başkentte intihar ediyor. Bu paralı askerlerini de intihara sürüklüyor. Bu cephelerde yaklaşık 500 kadar Rusların olduğunu gözlüyoruz. Her cephede yaklaşık 250 kadar Wagner’in paralı asker var. Savaşı en yakın zamanda hızlı bir biçimde Hafter lehine sonuçlandırmak için getirilmiş yaklaşık bin kadar da (Sudan’ın Darfur bölgesinden) Cancavid milisleri var” diye konuştu. Başkentin “surlarının çok yüksek olduğunu” ve düşmanlarının “bunları aşamayacaklarını” dile getiren Ammar, “Hafter’in Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa gibi ülkelerin Libya’daki vekilliğini yapmaya soyunduğunu” belirtti.

‘KALANLAR ÇEKİLME HATTINI TUTUYOR’

Türkiye ve Rusya’nın vardıkları mutabakat kapsamında, 12 Ocak saat 00.00 gece yarısından itibaren Libyalı taraflara yaptığı ateşkes çağrısının ardından sahadaki Rus paralı askerlerinin çekilmeye başladığını paylaşan Ammar, “Hafter saflarındaki bazı Wagner güçlerinin çekildiğini görüyoruz. Erdoğan ve Putin arasındaki görüşmenin sonrasında, Wagner güçlerininden önemli bir kısmının cepheden ayrılarak Cufra askeri üssüne helikopterlerle gittiğini gözlemledik. Kalanlar sadece çekilme hattını tutuyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘DEDİKODULAR SONA ERDİ’

Rusya’nın Libya’da ateşkes sağlanması için çalışmalara başladığına söyleyen Rusya’nın Libya Temas Grubu Başkanı Lev Dengov “Libya’da ateşkes sağlanması, önemli oranda Hafter’e bağlı çünkü operasyonu başlatan oydu. Rus ve Türk liderlerin ateşkes çağrısına uyulması için çalışıyoruz” değerlendirmesinde bulunmuş ve “Rusya’nın Libya’da bir tarafı desteklediğine dair dedikodular da sona erdi” demişti.