Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, dün Ulusal Kanal’da Sinan Sungur’un sunduğu Çıkış Yolu programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Perinçek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmaya ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Perinçek özetle şunları söyledi:

“Bu tarihi bir konuşma. Türkiye’nin 1945’ten bu yana 75 yıldır yaşadığı Atlantik Çağına nokta konuyor. Bizzat Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Atlantik Çağının bittiğini Birleşmiş Milletler Kürsüsünden ilan ediyor. Bir gazeteye demeç vererek herhangi bir kürsüden değil, bütün dünyanın kendisini dinlediği BM kürsüsünden, Türkiye’nin yeniden Asya yönelişi içine girdiğini ifade etti. ‘Yeniden’ sözü de çok önemli. Cumhurbaşkanı, eski Asyalı karakterimize gönderme yapmaktadır. Asya’dan kısrak başı gibi gelen Türklük kavramına da bir gönderme yapılmış oluyor. Sayın Erdoğan, tarihin sarkacının Asya’ya yöneldiğini söylüyor. Yani Asya Çağına girdiğimizi belirtiyor. Asya Çağında Türkiye yerini alıyor.”

ÜRETİM EKONOMİSİNİN İKLİMİ ASYA’DA

Perinçek, Türkiye’nin ekonomik gelişiminin de Asya ülkeleriyle işbirliğinden geçtiğini ifade etti.  “Cumhurbaşkanı aynı zamanda önemli bir coğrafi bir tespit yaptı. Dedi ki ‘Biz doğunun en batısında, batının da en doğusundayız.’ Evet biz Batı’nın en doğusundayız ama Japonya’dan, Çin’den, Sibirya’ dan baktığımız zaman da Asya’nın en batısındayız. Bu da Türkiye’nin konumunu çok iyi açıklamaktadır. Aynı zamanda sosyoekonomik ve siyasal bir tariftir. Türkiye, Atlantik sisteminde dayatmalarla boğulma noktasına geldi. Türkiye’ye ‘Eğer bölünmeyi kabul edersen sana borç para veririz’ dediler. Türkiye’yi borç para batağında esir alma siyaseti yaşandı. Sayın Maliye Bakanımızın da belirttiği gibi sıcak para peşinde koşan borçlanma ekonomisi artık sürdürülemez. Bu Turgut Özal’la başlayan neoliberal ekonominin ve siyasetin Türkiye’de bittiğinin ilanıdır. Vatan Partisi programında yer aldığı gibi üretim ve istihdam odaklı ekonomiyi ancak Asya ikliminde kurabiliriz.”

KKTC’Yİ TANITACAK FORMÜL

Cumhurbaşkanı’nın Doğu Akdeniz’deki kıyıdaş ülkelere çağrı yapmasının önemini belirten Perinçek şöyle devam etti: “Doğu Akdeniz’de kıyıdaş ülke kim var? Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Mısır, Yunanistan, Libya var. Hatta Libya’dan sonra Tunus, Fas, Cezayir var. Bu ülkeleri işaret ederek ‘Kıbrıs Türklerini de içine alan bir konferans’ diyor. Cumhurbaşkanımız dikkatli bir üslupla, KKTC’yi tanımayan ülkelerle Kıbrıs Türklerini aynı konferansta toplayacak bir sürece kapı açıyor. Bu çok akıllıca düşünülmüş bir formüldür. Doğrudan doğruya Suriye’yi, Lübnan’ı Mısır’ı ikna etmeye yönelik önemli bir çağrıdır. Biz Vatan Partisi olarak bu Asya Açılımının başından beri içindeydik. Türkiye’nin başı dik, bağımsız ve üretici Türkiye olmasının biricik çaresi olan Avrasya’da yer alma siyasetinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz. 40 seneden beri bu siyaseti savunduğumuzu vurguluyorum ve sevincimizi ifade ediyorum.”

‘İSTANBUL BM’NİN MERKEZİ OLACAK DEĞERE SAHİP TEK KENTTİR’

Perinçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’un Birleşmiş Milletler’in merkezi yapılması önerisini de değerlendirdi: “İstanbul’a çok yakışır. Hatta dünya başkenti olmakta İstanbul’a bir rakip yoktur. Asya ile Avrupa’nın birleştiği yerde hem Asya’da hem Avrupa’da olan Çanakkale’yle birlikte iki kentten biridir. İstanbul bu anlamda Asya’nın ve Avrupa’nın merkezidir. Dolayısıyla Pasifik’ten Atlantik’e kadar uzanan bütün yeryüzünün merkezinde olan kenttir. Büyük imparatorluklara başkentlik yapmıştır. İstanbul hakikaten dünya başkentidir ve Birleşmiş Milletlerin merkezi olacak değere sahip tek kenttir.”           

'ÇİN’LE ORTAK ÇIKARLARIMIZ DOĞU AKDENİZ’DE'

Programda Çin’le ilişkilere de değinen Vatan Partisi Genel Başkanı, önemli vurgular yaptı: “Doğu Akdeniz’de Çin’le ortak menfaatlerimiz çok kuvvetli. Çünkü Çin enerji kaynaklarını önemli bir kısmını Hürmüz Boğazı’ndan sağlamaktadır. Çin’in güvenliği Türkiye’den başlıyor, Türkiye’nin güvenliği de Çin’den başlıyor. Her iki ülkenin PKK ve Doğu Türkistan İslam Partisi gibi Amerika’nın yönlendirdiği terör örgütleri tarafından tehdit edilmesi de Türkiye ile Çin’i yan yana getiriyor. Tüm bunları hesaba kattığımızda Doğu Akdeniz’de, Çin’i bizim yanımızda görmek mümkündür. Doğu Akdeniz’de yapılacak Türkiye, Çin ve Rusya ortak askeri tatbikatı, bütün dünyada dengeleri değiştirir. Amerika dize getirilir. Doğu Akdeniz’de Yunanistan da hizaya gelir ve hukuk çerçevesi içerisinde Türkiye’nin karşısına oturmak zorunda kalır.”

GÖRÜŞMELER LİBYA'NIN YÖNELİŞİNİ BELİRLEYECEK

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Libya Başbakanı Fayiz esSerrac'ın ekim sonunda görevi devredeğini açıklamasından sonra bu değişikliğin bölge denklemini nasıl değiştireceğini değerlendirdi: “İki aday var. Birisi Sayın Ahmet Muaytik. Türkiye ve Rusya’ya daha yakın, Atlantik’e mesafeli. Muaytik, Libya’nın geleceğini Asya’da görmektedir. Aynı zamanda daha laik. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Libya’ya karşı yobaz yıkıcı faaliyetleri karşısında daha kararlı bir devlet yöneticisidir. Türkiye’nin menfaatleri açısından olumlu seçenek. Diğeri de hepimizin tanıdığı Fethi Başağa. Başağa ise Atlantik’e yakın bir isim. Öyle gözüküyor ki Türkiye’nin de ağırlığı koymasıyla Ahmet Muaytik’in önümüzdeki dönem Sayın Sarrac’ın yerine gelme ihtimali çok yüksek. Bu da Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin mevzilerini güçlendirecek. Muaytik üç dört gün sonra da Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun misafiri olarak Türkiye’ye gelecek. Bu görüşmelerinin çok önemli olduğu kanısındayız.”

İSRAİL BÜYÜKELÇİSİ SALONU TERK ETTİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na hitabında İsrail'e yönelik eleştirileri, İsrail Büyükelçisi'ne salonu terk ettirdi.

İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın video mesaj ile katıldığı BM 75. Genel Kurulu Görüşmeleri'nde İsrail'in Filistin'e yönelik “baskı, şiddet ve yıldırma politikalarından” bahsederken, salondan ayrıldı.

Erdoğan, konuşmasının söz konusu bölümünde, şunları söylemişti: “Üç büyük dinin kutsallarına ev sahipliği yapan Kudüs’ün mahremiyetine uzanan kirli el, cüretini giderek artırıyor. Filistin halkı, İsrail’in tüm baskı, şiddet ve yıldırma politikalarına yarım asırdan uzun bir süredir göğüs geriyor. 'Asrın Anlaşması' adı altında Filistin tarafına dayatılmaya çalışılan teslimiyet belgesi reddedilince, İsrail bu kez iş birlikçilerinin yardımıyla kaleyi içeriden fethetme girişimlerine hız vermiştir. Türkiye olarak Filistin halkının rıza göstermediği hiçbir plana destek vermeyeceğiz. Kimi bölge ülkelerinin bu oyuna ortak olması, İsrail’in temel uluslararası parametreleri aşındırma çabalarına hizmet etmenin ötesinde anlam taşımıyor. Birleşmiş Milletler kararları ve uluslararası hukukun hilafına Kudüs’te büyükelçilik açma niyetini beyan eden ülkeler, bu tavırlarıyla sadece ihtilafın daha da çetrefil hale gelmesine hizmet ediyor. Filistin meselesi, ancak 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi devamlılık içinde bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla çözülebilir. Bunun dışındaki çözüm arayışları beyhudedir, tek taraflıdır, adaletsizdir.”

SİSİ, LİBYA'DA KIRMIZI ÇİZGİSİNİ TEKRARLADI

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Birleşmiş Milletler 75'inci Genel Kurul toplantısına video konferans yoluyla hitap etti. Mısır lideri, hitabında, “BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal eden ülkelerin sorumlu tutulması” çağrısında bulundu.

“Barış, güvenlik ve istikrarı sağlamak ve kapsamlı bir çözüme ulaşmak için Libya'daki bütün tarafları siyasi sürece dönmeye, BM nezdinde 2015'te imzalanan Suheyrat Anlaşmasına, Berlin Konferansı'na ve Kahire Deklarasyonu'na bağlı kalmaya” çağıran Sisi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Uluslararası toplumun, para, silah ya da güvenli limanların yanı sıra siyasi platformlar sunarak hatta terörist savaşçıların çatışma bölgelerindeki, özellikle de Libya ve Suriye'deki hareketlerini kolaylaştırarak bazı ülkelerin teröristlere verdiği desteği görmezden gelmeyi sürdürmesi üzücü. Sorumlu tutulmayacaklarını düşünen bazı ülkelerin BM Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamaması artık kabul edilemez.”

Libya'daki krizin ülke sınırlarını aştığını ve komşu ülkelerin güvenliğini tehdit ettiğini kaydeden Sisi, “Mısır, Libyalı kardeşlerini, ülkelerini terör örgütlerinden ve milislerden kurtarma konusunda desteklemeye ve yabancı savaşçıları Libya'ya getiren bazı bölgesel güçlerin hırs ve sömürgeci hayallerini gerçekleştirmek için aleni müdahalelerine son vermeye kararlı” dedi.

Sisi ayrıca, "Mısır, savaşın devam etmesi, Sirte ve Cufra hattı ile temsil edilen kırmızı çizginin aşılmasına milli güvenliği ve halkının selametini korumak için karşı duracaktır” ifadelerini kullandı.