Türkiye, 2014 baharında yeni bir döneme girmiştir. Bu dönemin kapısını, Silivri Duvarını yıkan Vatan Partisi ve önderlik ettiği halk kitleleri açtı. Ve bugün 29 Ekim ve 10 Kasım yürüyüşlerinde, en önde Vatan Partisi, Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Türkiye Liseliler Birliği (TLB) ve Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) var.

Yeni dönem, Türkiye’nin iki yüzyıllık stratejik süreci açısından bakarsak, yeniden Millî Demokratik Devrim rayına oturma dönemidir. Şöyle de tanımlayabilirsiniz: Atatürk Devrimi rotasına yöneliş dönemi. Bu saptama, hurafelerden özgür olan olgulara dayanıyor.

DÖNEMİN OLGULARI

Bu dönemin başlıca olguları şunlardır:

Silivri Duvarının yıkılması, Vatan Partisi’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ABD/FETÖ esaretinden kurtulması.

2014 yılında başlayan FETÖ temizliği, 1516 Temmuz 2016 gecesi ABD güdümlü FETÖ Darbesinin ezilmesi ve ABD Gladyosunun devlet içinden tasfiyesi. Ordudan 30 bin, Polisten 14 bin, Yargıdan 4 bin FETÖ ve PKK bağlantılı unsurun atılması. Devlet içinden toplam 105 bin kişinin memuriyetine son verilmesi.

24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan askerî harekâtlarla bölücü terörün ve IŞİD terör örgütünün bastırılması yolundaki başarılar.

Türk Ordusu’nun 24 Ağustos 2016 günü Fırat Kalkanı Harekâtıyla, arkasından 20 Ocak 2018 günü Afrin Harekatıyla ABDİsrail Koridoru’na girmesi, PKK’ya ve özellikle IŞİD’e ağır darbeler indirmesi.

ABD ve İsrail’in Irak’ın kuzeyinde sözde "Kürdistan", gerçekte İkinci İsrail planının Batı Asya ülkelerinin ittifakıyla bozguna uğratılması.

Türkiye’nin ABD emperyalizmine karşı mücadele cephesinde gerçek dostlarıyla buluşması. Rusya, İran, Irak, Çin ve hatta Suriye ile işbirliği süreci, ASTANA İttifakı, Şanghay İşbirliği Örgütü ile ortaklık yolunda atılan adımlar.

Reklamdan sonra devam ediyor 

ABD’nin ekonomik baskılarına ve İran’a ambargoya direniş.

DÖNEMİN ÖZELLİĞİ

Bu olgulara toplu olarak baktığımız zaman, Türkiye’nin ABD denetimine karşı isyan ve Avrasya’ya yöneliş dönemine girdiğini görürüz. Bu kamp değiştirme, stratejiktir, iniş çıkışlıdır, sancılıdır. Bu süreçten Türkiye için geri dönüş olasılığı yoktur. Bunu ABD de görmektedir.

Türkiye, bir devrim dönemine girmiştir. Devrimin güçleri tarih sahnesindedir. Mehmetçik ve emekçiler başta olmak üzere, işçi ve çiftçiden sanayici ve tüccara kadar Türk milleti bu sürecin itici gücüdür.

ATATÜRK’ÜN YÜKSELİŞİ

Bu döneme, Atatürk Zamanı adını da verebiliriz.

Sıradan insanın gözüyle baktığımız zaman, dönemin başlıca alâmeti Atatürk’ün her yerden yükselişidir. Kimi Atatürkçüler, Büyük devrimci öndere yönelen saldırıları görüyorlar, ama Atatürk’ün yükselişini görmüyorlar. Çünkü devrim mevzisinde değiller, karamsarlığın karanlığındalar.

Atatürk’ün yükselişi, herkesi kucaklamaktadır. Milletin bütün güçleri, Atatürk’te birleşmektedir. Bu birleşmede samimiyet sınavı yapanlarımız da var. Bunlar Atatürk’ün hatıralarını koruma mevzisinde hararetli çabalar içinde olan, ama Atatürk’ün güncel mücadele mevzisinde bulunmayan kimi aydınlarımızdır. Karamsarlıkları hatıralara gömülmelerinden geliyor.

Oysa en son 29 Ekim ve 10 Kasım günlerine bakınız. Atatürk ayaktadır, Türk milleti ayaktadır. Atatürk eylemleri, on milyonları kucaklamaktadır. Gerçek Atatürkçüler, coşkuyla yürüyor, Ulusal Kanal ekranlarından izleyenler sevinç gözyaşları döküyor.

Atatürk’ün yükselişi, Türkiye’nin büyük karara, köklü çözüme ilerlediğine işaret ediyor.


Aydınlık