TBMM 31 Mayıs 1933’de İstanbul Darülfünun’un yerini alan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı “İstanbul Üniversitesi” ni 2252 sayılı yasayla onayladı. Bu yasaya göre: (1) Rektör, Milli Eğitim Bakanı’nın önerisi üzerine üçlü kararnameyle, (2) Dekanlar, rektörün önerisi ve Milli Eğitim Bakanı’nın kararıyla, (3) Profesörler ise Fakülte Kurulu’nun tespit ettiği 3 aday arasından Milli Eğitim Bakanı’nın kararıyla atanmaktaydı. Yasayla Türk yükseköğretimi “Kıta Avrupası Modeli”1 ne dayandırılmıştır. (Gökberk, 1997; Gürüz, 2001; Korkut, 2001: 260; Demirtaş, 2008: 165). Gürüz ve diğerlerine (1994) göre bu Türkiye’de modern üniversite tarihinin başlangıcıdır. Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi’nin fonksiyonu birleştirici ve toplayıcı bir kurum olarak öngörülmüştür. İstanbul Üniversitesi’nin en önemli vasfı “milliliği” ve “inkılapçılığı” dır. Böylece Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir gençlik yetişmiş olacaktır.






















