Hegemonya katından haberler:

2000’den beri mRNA tipi aşı işine giren milyarder Bill Gates, Covid 19 konusunu, Davos’un (WEF) müdürü ve kurucusu Klaus Schwab da Great Reset mevzusunu yürütüyor. 

Bill Gates’in el atmadığı şirket, kurum veya üniversite yok gibi.

ABD’deki Moderna ve Almanya’daki CureVac ve BioNTech de doğrudan Bill Gates sponsorluğunda, mRNA tipi rekombinant aşılar üzerinde çalışıyor.

Bu aşılar daha önce hiç denenmemiş türden hücre yapısıyla etkileşerek, insanların bağışıklık sistemlerinin virüsü yenmesi üzerine kurgulanmış.

Ve önce BioNTech, şimdi de Moderna aşıyı yüzde 90’ın üzerinde başarıyla denediklerini duyurdu.

Biz tabii olayı, iki Türk bilim insanının muhteşem başarısı olarak görüyoruz.

Hatta dünya da (ana akım ve sosyal medya) böyle görüyor.

Ben de şahsen bir Türk olarak, bu büyük başarıyla gurur duymaktan kendimi alamıyorum.

Ancak gazeteci kafası işte, bir sürü soruyla dolu.

Şüphe etmek bizim için doğal bir refleks.

Bunca yıl, bir sürü fırıldak politikacı, işadamı, bürokrat ve “bilim insanı” ile muhatap olduktan sonra bu normal bir “kötü” alışkanlık.

SORU 1: AŞI NASIL BU KADAR HIZLI GELİŞTİRİLDİ

Normal şartlar altında, sıkı bir denetim içinde bir aşıyı geliştirme süreci en az on yıl sürer.

Bu 10 yıl, bilimsel araştırma, klinik öncesi çalışma, klinik geliştirme (3 aşamalı), yasal inceleme ve onay, imalat/dağıtım ve kalite kontrol safhalarıyla geçer. 

Biontech’in geliştirdiği Covid 19 aşısının ana müşterisi Amerikalı ilaç devi Pfizer dahi, kendi sitesinde bir ilaç veya aşının yapım safhalarını anlatırken minimum 6 sene veriyor. (https://www.pfizer.com.tr/klinikgeli%C5%9Ftirmefaz%C4%B1)

Peki, en geriye gittiğimizde ortaya çıkış tarihi, 2019’un Eylül veya Ekim ayları olan Covid 19’u 1 yıl içinde inceleyip, o süreçte aşıyı da geliştiren Biontech ve Moderna, 10 yıllık süreyi onda birine indirmeyi nasıl başardı?

Bill Gates, 2010’da kurulan Moderna’nın ana sponsoru.

Gates’in asıl derdi, mRNA (Messenger/haberci RNA) denen, gen teknolojisi kullanılarak üretilen rekombinant aşı geliştirmek. 

Bill Gates ve eşi, 2000 yılında 46,8 milyar dolar bağışlayarak Bill ve Melinda Gates Vakfı’nı kurdular.

Yine dünyanın en zenginlerinden olan Warren Buffett da Gates vakfına 2006 yılında 43 milyar dolar bağış yaptı.

Vakfın resmi amacı, sağlık ve eğitim alanında faydalı işler yapmaktı.

Esasen aşıya odaklandılar.

Aşı üreten şirketlere fonlama yaptılar.

Özellikle de belli bir tür aşıyı geliştirenlere...

18 Mart 2015’te Vancouver’da yaptığı TED konuşmasında, Ebola’dan daha kötü virütik bir salgının dünyayı etkisi altına alacağını ve 10 milyon insanı öldürebileceğini söyledi. Nükleer tehditten çok pandemik bir salgının insanlığı tehdit ettiğini dile getirdi.

Yine aynı yıl New England Journal of Medicine dergisine yazdığı makalede, böylesi bir salgına karşı RNA temelli aşılarla karşı koyulabileceğinden söz etti.

Vakıf ile aynı yıl, 2000’de Almanya’da kurulan Cure Vac isimli şirketin de sponsoru Bill Gates idi.

Bugünlerde yeni geliştirdiği Covid 19 aşısını piyasaya sürmeye hazırlanan Cure Vac, kendi sitesinde kuruluş amacını şu cümlelerle anlatıyor:

“Haberci RNA (mRNA) haberci molekülüne dayanan tamamen yeni bir ilaç sınıfının geliştirilmesine öncülük ediyoruz. Temel ilke, bu molekülün, vücudun çeşitli hastalıklarla savaşmak için kendi aktif bileşenlerini üretebilmesi sayesinde bilgi için bir veri taşıyıcı olarak kullanılmasıdır.”

“Veri taşıyıcı” bilgisayar sektöründen aşı sektörüne geçen birisi için tanıdık bir kavram...

Yine Almanya’da, kanser çalışmaları için 2008’de kurulan Biontech de, 5 Eylül 2019’da Gates Vakfı ile 55 milyon dolarlık bir aşı anlaşması yaptı.

Henüz Covid 19 ortada yok iken yapılan bu anlaşmaya gerekçe olarak, “HIV ve Verem”e karşı aşı ve immünoterapi adayları geliştirilmesi ibaresi konuldu. Vakfın 100 milyon dolara kadar fon sağlayabileceği de bildirildi. ($55 million to develop vaccine and immunotherapy candidates to prevent HIV and tuberculosis. Total funding under the deal could hit $100 million, via potential grant funding from the foundation)

Toparlayacak olursak; 10 yıllık aşı 1 yılda geliştiriliyor. Hepsi de mRNA türü aşılar. Tüm geliştiren şirketlerde Bill Gates parmağı var. Şirketlerin en eskisi 20, en yenisi 10 yıllık.

Şirketlerin kuruluş tarihi kadar süreci olan aşı, nasıl oldu da bir yılda piyasaya çıkacak hale geldi?

Aklımı meşgul eden birinci soru buydu.

SORU 2: İNSANLAR KOBAY MI OLACAK?     

Ortada iki seçenek var.  

Ya, daha önceden biliyorlardı başa neyin geleceğini, buna yönelik veriler hazırdı, çalışmalar ilerlemişti,  ya da insanlar çaresizce kobay olarak kullanılmaya razı edilecek, hatta zorlanacak. AB, pahalı yeni aşıdan 300 milyon doz satın aldığını şimdiden açıkladı.

1 yılda geliştirilmiş olmasının yanı sıra mevzubahis, normal tarzda geliştirilen bir aşı da değil.

Daha önce insanlarda hiç denenmemiş mRNA tipi rekombinant bir aşı türü bu.

BioNTech'in, ayrıca Çin pazarına yönelik yeni koronavirüs için mRNA aşısının bir versiyonunu geliştirmek üzere Çinli en büyük ilaç üreticilerinden Shanghai Fosun Pharmaceutical Co. Ltd ("Fosun Pharma") ile bir anlaşması var.

Fosun Pharma Küresel ArGe Başkanı AiMin Hui, Ağustos ayında yaptığı açıklamada, “İlk Çinli deneği BNT162b1 ile aşılamak, Çin'deki küresel ortak geliştirme programının bir kilometre taşını işaret ediyor. BNT162b1 ve diğer mRNA aşı adaylarının güvenliğini ve etkinliğini değerlendirmek için BioNTech ve düzenleyici otoritelerle yakın bir şekilde çalışıyoruz…” dedi.

Bunun anlamı, aynı Alman biyoteknoloji şirketinin Çin'in yanı sıra ABD ve AB'de de hızla yaygınlaştırılan aşıların arkasında olduğu anlamına geliyor.

Aşı, endişe verici derecede kısa bir sürede nihai onay için aceleye getiriliyor.

Hem ABD, hem de AB yetkilileri ve muhtemelen Çinliler, gelincik veya farelerin kullanıldığı standart hayvan testlerinden feragat ettiler ve doğrudan insan "kobaylara" gittiler.

İnsan testleri, Temmuz sonu ve Ağustos başında başladı. Yeni bir aşının test edilmesi için üç ay duyulmamış bir şey. Normali bir kaç yıldır. Küresel koronavirüs paniği bu telaşta büyük rol oynadı.

Aşı yapıcıların hepsinin yasal korumaları vardır, mesela ABD’de yeni aşı nedeniyle insanlar ölür veya sakatlanırsa dava açılamaz. Ancak yeni PfizerBioNTech aşısı hakkındaki en endişe verici gerçek, insanda mRNA'nın düzenlenmesinin daha önce hiç onaylanmamış olması.

Dr. Michael Yeadon, biyokimya ve toksikoloji alanında bir dereceye ve farmakolojide araştırmaya dayalı  PhD'ye (doktora) sahip. 32 yılını farmasötik ArGe'de, çoğunlukla akciğer ve cilt rahatsızlıkları için yeni ilaçlarda çalışarak geçirdi. Pfizer’de üst düzey yöneticiydi. Kurduğu bir biyoteknoloji şirketi Ziarco Novartis tarafından satın alındı.

Yeadon yeni aşılar konusunda şunları söylüyor:

“Bu tür bir aşının açıkça deneysel olmayan herhangi bir koşulda kullanılması onaylanamaz. Alıcıların cezai bir dereceye kadar yanlış yönlendirildiğine inanıyorum. Kesinlikle aşı karşıtı değilim. Ancak bu mRNA tipi aşılar halen deneysel noktada. 6 ay, bir yıl veya daha uzun vadede nasıl sonuçlara yol açacağı belli değil. Ayrıca deneysel aşıyı üretenlerin de başka bir aşı geçmişleri yok.”

Deneysel teknoloji, gen düzenleme olarak bilinen oldukça yeni bir gen manipülasyonuna dayanıyor. 2018’de New York Council on Foreign Relations dergisi Foreign Affairs'de yer alan önemli bir makalede, Bill Gates, yeni gen düzenleme CRISPR teknolojisini "küresel gelişimi dönüştürebilecek" bir yenilik olarak tanıttı.

Fakat insan gen şifrelerini “kırma ve ekleme” teknolojisi o kadar güvenli mi?

Daha önce insanlar üzerinde hiç kullanılmamış yeni bir deneysel aşı milyonlarca insana (insan kobaylara) yapılırsa ne olur?

Bu sorular halen bilimsel yanıt bekliyor.

Ekim 2020'de yayınlanan Trends in Genetics dergisindeki hakemli bir makalede yazarlar, "genom düzenlemesinden kaynaklanan olası moleküler olayların aralığının hafife alındığı ve teknolojinin hedef lokusta ve hedef lokustan uzakta tahmin edilemez kaldığı" sonucuna vardı.

(Özellikle, Monsanto glifosat açısından zengin tarım ilacı Roundup püskürtülmüş, genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerde yapılan iki yıllık hakemli testler, ilk olarak dokuz ay sonra kanser tümörlerinin yanı sıra karaciğer ve diğer organ hasarlarının ortaya çıktığını gösterdi. Daha önceki Monsanto şirket testleri üç ayda sona eriyor ve herhangi bir zarar rapor edilmiyordu. Benzer bir durum, 90 günden daha kısa bir süre insan testlerinden sonra ortaya çıkan genetik teknoloji mRNA aşılarında da mevcut.)

Filipinler Manila Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden emekli Farmakoloji ve Toksikoloji profesörü Dr. Romeo Quijano, tıbbi makalesinde, insan aşılarına uygulandığında deneysel gen düzenlemesinin tehlikelerine dikkat çekti.

"Aşının, hayvanlarda test aşıları üzerinde önceki çalışmalarda olduğu gibi, virüsün patojenitesini gerçekten artırma veya muhtemelen antikora bağlı güçlendirme nedeniyle onu daha agresif hale getirme tehlikesi. Bu bir insanda gerçekleşirse, sonuç felaket olabilir. Bu ciddi yan etki, özellikle aşı şirketlerini ilgilendiren çıkar çatışmalarıyla yüklü yüksek önyargılı klinik araştırmalarda klinik bir araştırma ile tespit edilemeyebilir bile. Ciddi bir olumsuz olay tespit edildiğinde bile, bu genellikle halının altına süpürülür."

Quijano, başka bir Gates mRNA aşısı adayı olan Moderna'ya atıfta bulunarak, “yüksek doz grubundaki 15 insan denekten üçünün ciddi ve tıbbi olarak önemli semptomlar yaşadığını” yazdı.

Moderna, aşının "genel olarak güvenli ve iyi tolere edildiği" sonucuna vardı.

Şirket hakimiyetindeki medyanın görev bilinciyle gerçek tehlikeyi örtbas ettiği iddiaları ise pek duyulmadı.

Quijano önemli bir uyarıda da bulundu:

“Eksojen mRNA, doğası gereği bağışıklığı uyarıcıdır ve mRNA'nın bu özelliği faydalı veya zararlı olabilir. Adjuvan aktivite sağlayabilir ve antijen ekspresyonunu inhibe edebilir ve immün cevabı olumsuz etkileyebilir. Doğuştan gelen bağışıklık algılamanın farklı mRNA aşı formatları üzerindeki paradoksal etkileri tam olarak anlaşılmamıştır. mRNA bazlı bir aşı, yalnızca iltihaplanma ile değil aynı zamanda potansiyel olarak otoimmünite ile de ilişkili olan güçlü tip I interferon tepkilerini indükleyebilir ve kan pıhtılaşmasını ve patolojik trombüs oluşumunu teşvik edebilir."

Quijano’nun, tamamen bilimsel kanıt ve belgelere dayandırdığı makalesi büyük yankı yarattı:

"Diğer tehlikelerin yanı sıra, virüs vektörlü aşılar doğal olarak oluşan virüslerle rekombinasyona uğrayabilir ve bulaşma veya virülansı etkileyen istenmeyen özelliklere sahip olabilecek hibrit virüsler üretebilir. Rekombinasyonun olası sonuçlarının, mevcut araçlar ve bilgilerle doğru bir şekilde ölçülmesi pratik olarak imkansızdır. Bununla birlikte, riskler, mutant virüs türlerinin ortaya çıkması, artmış patojenite ve gelişigüzel toplu aşılama kampanyalarının ardından beklenmedik ciddi yan etkiler (ölüm dahil) olabilir."

Buna yine Filipinler’den bir örnek verelim.

ABD’de Covid 19 ile mücadelenin başındaki Dr. Fauci ve kurumu NIAID, SanofiPasteur tarafından pazarlanan, 2016'dan beri Tedros'un WHO'su tarafından "temel" bir aşı olarak tanıtılan Dengvaxia (Asya’ya özgü Deng Humması’na karşı) adlı bir aşının patentine sahipti. Ünlü Kennedy ailesinden Robert F. Kennedy Jr., Fauci ve NIAID'in "klinik deneylerde paradoksal bağışıklık tepkisi ile ilgili bir sorun olduğunu bildiklerini" kaydetti.

Ancak yine de bunu birkaç yüz bin Filipinli çocuğa verdiler.

Hükümet aşıları durdurmadan önce aşılanmış 600 kadar çocuğun öldüğü tahmin ediliyordu.

SORU 3: KONUNUN BÜYÜK SERMAYE VE GREAT RESET İLE İLGİSİ NE?

Yılda 50 milyar dolar kar eden Pfizer’in Rum asıllı CEO’su Albert Bourla (soyadı muhtemelen İzmir Urla’dan geliyor) , şirketi’nin aşı denemelerine ilişkin basın açıklamasını yayımladığı gün, Pfizer’daki hisselerinin % 62'sini satarak milyonlarca dolar kâr elde etti.

Bourla, Satış emrini Ağustos ayında özel bir opsiyonla verdi, böylece "içeriden satış" (insider trading) olarak görünmeyecekti. Zamanlamasını da 9 Kasım’da, ABD seçimlerinden hemen sonraya getirdi ki, ana akım medya o tarihte Joe Biden'in Başkan seçildiğini ilan etti.

Bourla basına yalan söyledi ve yaz aylarında ABD Hükümetine 100 milyon doz teslim etmek için sözleşme yaptıkları ortaya çıktığında, şirketinin Trump Yönetiminden aşıyı geliştirmek için fon aldığını inkar etti.

Geçmişinde veri çarpıtmak yüzünden çok sayıda cezası olan Pfizer, aşıyla ilgili ilk bilgilendirmeyi ABD devlet kurumları yerine Joe Biden ekibine yaptı.

Olay büyük, tehdit büyük, kar büyük...

Ama turbun büyüğü Great Reset’te.

Dünyanın asıl sorununu, küresel bir “yönetişim” (GovernanceHükümet?) olmaması olarak gören Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab ile Bill Gates yakın dostlar.

Gates ile Schwab arasında bir ahenk var adeta.

Biri bilim,öteki işin ekonomi tarafını götürüyor.

Ortak payda, Batı Emperyalizmi’nin çöküşüne çare aramak.

Tabii kendi servetleri ve dünyanın geleceği için de pek kaygılılar.

Küresel sisteme hakim olan Batı kapitalizminin içinden çıkılmaz bir yapısal kriz içinde olduğunun domuz gibi farkındalar.

Ve asıl hastalık:

1.Bankalar ve büyük şirketler tarafından yönetilen hileli bir finansal düzen. (Wall Street

2.Savaş olmadan yaşayamayan bir askeriendüstriyel kompleks. (Pentagon

3.Birinci ve ikinci maddedeki unsurlar tarafından kontrol edilen siyasetçiler. (Joe Biden)

4. İlk üç maddedekilerle aynı yatakta bir medya/basın sistemi. (Ana Akım/Yandaş Medya)

Peki bu sistemin bu kadar geçerli olmasının sebebi ne?

Tüm bu veriler bizi cevap olarak Nietsche’nin ünlü deyişine götürüyor:

“Homo Homini Lupus” (İnsan insanın kurdudur)  

Yedirmeyin kendinizi siz de kardeşim...

KAYNAKLAR:

  1. William Engdahl  https://www.globalresearch.ca/whatnotsaidpfizercoronavirusvaccine/5729461

https://endpts.com/biontechpartnerswithbillandmelindagatesfoundationscoring55mequityinvestmentnovartissellschinaunit/

https://threadreaderapp.com/thread/1302725167588798467.html

https://renegadeinc.com/21stcenturyplague/