DSÖ’nün 2005 yılından beri 'Aşı Haftası' ilan ettiği 2430 Nisan, bu yıl koronavirüs salgını dönemine rastladı. Prof. Dr. Gülbin Gökçay, Gülbin Gökçay, aşının geçmişinin 7. yüzyıla dayandığını söyledi ve ‘Salgın sürecinde Ulusal Program'daki aşıların yapılması çok önemli' dedi.

FÜSUN İKİKARDEŞ

Türkiye, 1930 yılında çiçek aşılamasıyla başlattığı aşılama programını zaman içinde güncelledi, geliştirdi ve yaygınlaştırdı. Başarılı sonuçlardan biri, poliomiyelit (çocuk felci) vakalarının 1998 yılından beri ülkemizde görülmemesi oldu. Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi tarafından 21 Haziran 2002’de “Poliodan Arındırılmış Bölge” sertifikası ile belgelendirildi. Yine DSÖ tarafından Anne Kaynaklı Tetanos Hastalığından Arındırılma Programı kapsamında yürütülen yaygın aşılama çalışmaları sonucunda 2009 yılında hastalığın ülkemizde en az düzeye indirildiği belgelendi. Bu başarıların devam etmesi için aşı uygulamalarının sürüdürülmesi zorunlu.

Aşı çalışmalarında emeği geçen bilim insanlarımızdan İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü Sosyal Pediatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. E. Gülbin Gökçay’a aşının tıptaki yeri ve tarihini sorduk. Bize, ilginç ve çarpıcı bir özet sundu.

İLK ÇIKIŞ YERİ ORTA ASYA

“İnsanoğlunun aşılama çabaları çok eskileri dayanıyor. Çiçek hastalığına karşı cilde sürtmek tarzında yapılan ilk aşı uygulamaları için kesin tarih bilinmemekle birlikte Edward Jenner’den çok öncelere dayanır. Aşı uygulamalarının ikinci milenyumun başlarında Orta Asya’da başladığı ve sonra Çin’e, Türkiye’nin batısına, Afrika’ya nihayet Avrupa’ya ulaştığı biliniyor.

7.yüzyılda Hindli Budistler yılan zehiri içerek yılan sokmasına karşı bağışık olmaya çalışıyorlar.16. yüzyılda yine Hindistanda çiçek hastalığının kuru kabuklarını kullanarak aşılama yapıyorlar. Bazı kaynaklar Çin’de 10.yüzyılda benzer uygulamaların yapıldığını ortaya koymakta.   

Aşı kullanımına dair ilk yazılı kayıtlar Çinlilerin 15. yüzyılda variolasyon denen bir teknikle çiçek aşısı kullandıklarını gösteriyor. Türkler de, Çinlilerden öğrendikleri variolasyon yöntemini göç ettikleri bölgelere taşımışlar.

İSTANBUL’DAN İNGİLTERE‘YE

Variolasyonun Avrupa’ya geçişi 18. Yüzyılın başlarında olmuş. 1714’de İstanbul’da gönüllü olarak variolasyon yaptıran Emanuel Timoni ve 1716’da Giacomo Pilarino Londra Kraliyet Derneğine variolasyon tekniğini tanımlayan mektup yazar. Ancak tutucu İngiliz hekimler bu iki mektubu dikkate almaz. Ardından İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu Büyükelçisinin karısı Lady Mary Wortley Montagu uygulamayı İstanbul’da gözlemledikten sonra 1721 yılında kızını İngiliz hekimlerinin önünde bu şekilde aşılatır. Bu başarılı uygulama sonrası variolasyon İngiltere’de yayılmaya başlar. Ardından Avrupa ve Amerika’da uygulanır. Bu, Jenner’in çiçek aşısını bulmasına dek bilinen ve pek çok kişiye yapılan tek aşı uygulaması. Jenner, 1796’da 7 yaşındaki bir çocuğa sütçü kızın elindeki inek çiçeği lezyonundan aldığı materyalle ilk aşısını yapar. 18. ve 19. yüzyıllarda, çiçek aşısının yoğun bir şekilde sistematik olarak uygulanması, çicek hastalığının küresel yok edilmesiyle sonuçlanıyor.

HALK SAĞLIĞI ZAFERİ

Sovyet delegesi V.M. Zhdanov’un, 1958 yılında DSÖ’nün Sağlık Kurultayında, hastalığın görülmekte olduğu ülkelerde yoğun kitlesel aşı kampanyaları ile 45 yıllık süre içinde  çiçek hastalığının kökünün kazınabileceğini (Eradikasyonu) belirten önerisi 1959’da kabul edildi. DSÖ 1966 yılında Çiçek Eradikasyon Birimini kurdu. DSÖ ve UNİCEF gibi kuruluşların maddi desteği ile aşı programları yaygınlaştırılmaya başlandı. Dünya Sağlık Örgütü 1974 yılında genişletilmiş aşılama programını yayınladı ve aşılama oranları gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklarda hızla yükseldi. Bu kampanyalar sonrası son çiçek olgusu 1977’de Somali’de görüldü. Dünya Sağlık Örgütü, 8 Mayıs 1980 tarihinde resmen çiçek hastalığının Dünya’da ortadan kaldırıldığını ilan etti. Bu durum, tarihin en büyük halk sağlığı zaferlerinden biri olmaya devam eden bir başarıdır.

KUDUZ AŞISI BAKTERİYOLOJİNİN ŞAFAĞI

Bakterilerin ve virüslerin henüz bilinmediği 1885’de, bulaşıcı hastalık ajanlarının zayıflatılarak canlı aşıların geliştirilmesi üzerine çalışan Louis Pasteur’ün kuduz aşısını geliştirmesi bakteriyolojinin şafağı olarak adlandırılır. Pasteur’un mikrobiyoloji alanındaki çalışmaları ve keşifleri de pek çok aşının geliştirilmesinde öncü oldu. Louis Pasteur’un deneyleri, insanlarda canlı zayıflatılmış kolera aşısı ve inaktive şarbon aşısının gelişimine de öncülük etti. Tüberküloz basili 1882’de Robert Koch tarafından veremin nedeni olarak keşfedildi. Calmette ve Guérin, insan tüberkülozuna karşı koruma sağlayacak bir suş elde etmek için çalıştılar ve hayvanlardan elde ettikleri basilin pasajlarla hastalık yapıcı özelliğini kaybettiğini gördüler. Elde ettikleri, insanlarda hastalık yapıcı özelliği çok azalmış, basile Bacille Calmette–Guérin (BCG) adı verildi. İlk BCG aşısı 1921’de Fransa’da WeillHalé tarafından, annesi doğumdan sonra tüberküloz nedeniyle ölen sağlıklı bir bebeğe ağız yoluyla uygulandığını biliyoruz. Calmette 19211926 yılları arasında binlerce çocuğa BCG aşısı yapıldığını bildirdi. Aşılı çocuklar tüberkülozla karşılaştıklarında mortalite yüzde 1.8 iken, aşılanmamış çocuklarda mortalitenin yüzde 25 32 olduğu gösterildi. Günümüzde kullanılan şekli ile BCG aşısı 1927 yılında kullanılmaya başlandı, zaman içinde BCG aşısının Lepra’dan da koruduğu belirlendi.

20. YÜZYIL ÇALIŞMALARI

1888 yılında difteri basillerinin toksin ürettiklerinin saptanmasından sonra 1923 yılında difteriye, Türkçe adı ile kuşpalazına, karşı difteri toksoid aşısı; 1927 yılında tetanos, Türkçe adı ile kazıklı humma, toksoid aşısı geliştirildi. Boğmaca aşısının gelişimi oldukça uzun sürdü ve ilk olarak 1914 yılında ABD'de kullanılmak üzere ruhsat verilmiş bir tam hücre aşısı yapıldı ve 1948 yılında difteri ve tetanos aşıları ile birarada olan biçimi kullanılmaya başlandı. Viral doku kültürü yöntemleri 19501960 arasında gelişti. Bu durum önce Sabin (ağızdan verilen ) çocuk felci aşısının, ardından enjeksiyon yolu ile uygulanan Salk çocuk felci aşısının ortaya çıkmasına yol açtı. Kitlesel düzeyde başarılı aşı uygulamaları ile yaygınlaşan çocuk felci bağışıklığı şimdi dünyanın birçok bölgesinde, ülkemizde olduğu gibi, hastalığı yok etti.

Başarılı aşı çalışmaları ve uygulamaları ile birçok hastalığın kökü dünyadan kazınacaktır. Sırada kızamık var. Bunun için yaygın aşı uygulamalarının başarı ile devam etmesi gerekiyor...“


Aydınlık