AYDINLIK / ANKARA

Asgari ücrete yüzde 50 zam yapılması ve 2 bin 825 liradan 4 bin 253 liraya çıkarılmasından sonra bazı işverenlerin işçilerle pazarlık yaptıkları öğrenildi. İşçileri işten çıkarmakla tehdit eden işverenin işçilerle düşük maaşlar üzerinden anlaştıkları, işsiz kalmaktan korkan işçilerin de mecburen kabul ettikleri tespit edildi. Aydınlık’ın edindiği bilgilere göre olay şöyle:

Bazı işverenler asgari ücret zammı sonrası işçilerle görüşerek yeni asgari ücretleri uygulayamayacaklarını, isterlerse daha düşük fiyata razı olmalarını aksi halde işten çıkaracaklarını bildirdiler. İşsiz kalmaktan korkan işçiler bu duruma razı oldu. Yasal olarak paralar bankalara yatırıldı. Yani kayıtlara geçti. Ancak işçi yatırılan 4 bin 253 liralık ücretinin bir bölümünü ertesi gün muhasebeye iade ediyor.

Yaşananlarla ilgili olarak Aydınlık’a bilgi veren işçi R.K., “Aralık ayının sonuna doğru patronun talimatıyla müdür bizleri tek tek çağırdı. Karşımıza iki seçenek koydu. Biri işten çıkarma, diğeri 3 bin lira maaş 250 lira yol parası. ‘Kararınızı verin’ dediler. Mecburen kabul ettik. Asgari ücretten maaşımızı bankaya yatırıyor. Biz bin lirasını bankadan çekip muhasebeye geri veriyoruz.” dedi.

Bu durumun birçok şirkette yaşandığını kaydeden Ş.H de, “Bu durum giderek yaygınlaşıyor. Çalışanlar işten çıkarma ile tehdit edilerek asgari ücret altında maaşla çalışmaya zorlanıyor. Başka iş yerlerinde çalışan arkadaşlarla konuşunca aynı durumun onlarda da olduğunu öğrendik. Şimdilik dayanmaya çalışıyoruz. Ama devam etmemiz çok zor. Tıkanma noktasındayız. İş nereye gidecek bilemiyoruz. Devlet bu duruma el koymalıdır.” diye konuştu.

Konuyu Çalışma Bakanlığı yetkililerine de sorduk. Duyum aldıklarını ancak resmi bir şikayet gelmediğini ifade ettiler.

CEZA VE DENETİM CAYDIRICI

Sosyal Güvenlik Uzmanı Melis Elmen, bu uygulamayı yapan iş yerlerinin nelerle karşılaşacağını, işçilerin ise nasıl bir yol izleyebileceğini Aydınlık’a değerlendirdi. Elmen, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre maaşlar asgari ücretten az ödendiği takdirde her ay ve her işçi için 125 TL cezai yaptırımı olduğu bilgisini verdi. Bu rakamın çok komik olduğunu vurgulayan Elmen, yaptırımın işvereni caydırmadığını belirtti. Ceza ve denetimlerin sıklaşmasının caydırıcı niteliği de artıracağını kaydeden Elmen şöyle konuştu:

“Bu ödemeler haklı fesih sebebi. Yani işçi aynı iş yerinde 5 senedir çalışıyor ve bu şekilde çalışmak istemiyorsa son brüt asgari ücret üzerinden 5 yıllık tazminatını alıp yoluna devam edebilir. Bu haklı fesih, işçinin avantajınadır. Artı olarak mesaileri için, bugüne kadar haksız yere eksik yatırılan tutarları için de dava yoluna gidebilir. Yani ‘Sen bana 5 yıldır 1000 lira eksik gönderdin. Bu da şu kadar para eder.’ diyerek geriye dönük dava açabilir ve kazanır. Muhtemelen böyle bir iş yerinde bu durumda çalışan pek çok işçi vardır ve işverene aynı anda yüklenebilirler.

TÜM TEŞVİKLER KESİLİR GERİYE DÖNÜK ÖDEME ALINIR

“İkinci olarak fesihten sonra mutlaka şikayette bulunmak gerekiyor. Alo 170’e veya Maliye Bakanlığına şikayette bulunmak gerekir. Şikayetin ardından mutlaka denetim yapılır. İlgili kurum, denetimin ardından işçilerden bilgi alacak. Bu durumda her işçi ve her ay için ceza kesilecek.

“Bu işverenin gözünde çok önemli bir rakam olmasa da esas nokta teşviklerde. Tüm teşvikleri kesilecek. Esas büyük tutar bu. Vergi iadeleri, prim düşüşleri, yaptığı işler gibi pek çok teşvik ve indirimin kesilmesinin yanı sıra devlet, geriye dönük bugüne kadar aldığı tüm teşviklerin iadesini isteyecek. İşverene en büyük yük bu.

“Artı usulsüzlük cezası yiyecek. Şirketin büyüklüğüne göre 50500 TL arasında her gün veya her ay için aldığı teşviğin özelliğine göre ceza yiyecek. Şirket mimlenecek, bundan sonra teşvik ve indirimlerin hepsinden mahrum kalacak. Yani aslında çok ciddi şekilde batağa gideceği bir durum söz konusu olacak. Üzerine devlet isterse, usulsüz uygulamadan haksız kazanç elde etme adı altında dava açar. Bunu da kazanır. Yaptırım tutarları çok küçük ama işveren teşvik meselesinden çok korkar. Çünkü bugüne kadar ödenmiş teşvikleri faiziyle beraber alırlar.”

‘UYGULAMA GASP’

Vatan Partisi İşçiSendika Bürosu Başkanı Hüseyin Karanlık, işverenin usulsüz uygulamasını gasp olarak niteledi. Karanlık, denetimlerin ve cezaların artırılmasının caydırıcı etki yaratacağına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“İşverenin, özellikle örgütsüz iş yerlerinde, asgari ücretle çalışmak zorunda kalan işletmelerde işverenin bankaya yatırdığı asgari ücretin bir kısmını elden geri alması bir gasp olayıdır. Hukuken ağır suçtur. İşçi bunu ispatladığı durumda adli mercilerde dava açtığında işveren ağır yaptırımlarla muhatap olacaktır. Burası dağ başı değildir. Böyle bir uygulamaya hiçbir şekilde göz yumulamaz. Bundan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da sorumludur. Bu tür şikayetlerin olduğu yerlere derhal müfettiş görevlendirip, işçilerin bilgisine başvurularak gerekli adli ve idari yollar hayata geçirilmelidir. Denetimlerin ve cezaların artırılması da caydırıcılığı etkileyecektir.

‘ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜ AÇILMALI’

“Türkiye’de ne yazık ki işçilerin ezici bir çoğunluğu sendikasız ve örgütsüzdür. Zaten asgari ücret de buralarda uygulanmaktadır. Bu koşullarda örgütsüz iş yerlerinde, işçinin sendikalı olabilmesinin önünü açacak sendikal örgütlenmeyi kolaylaştıracak önlemlerin de bir an önce alınması gerekiyor. Vatan Partisi olarak bu noktada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını uyarıyoruz.”