"Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Sivas’ta hemen bir millî kongre toplanmalıdır."
CUMHURİYET TARİHİMİZİ UNUTMAYALIM: 21/22 HAZİRAN 1919 AMASYA GENELGESİ
“Tehlikenin coşkun bir nehir gibi Türkiye’nin üzerine yürüdüğünü görünce, katlanmadım, susmadım. İstedim ki, benden öncekilerin hatalarını düzeltebileyim, çamur ve batağa düşen Türkiye’yi çıkarabileyim.” Mustafa Kemal atatürk
Atatürk diyor ki:
Millet, tarihin, ancak devletlerin yıkılış ve çöküş gibi bunalımlı zamanlarında kaydettiği çok önemli ve tehlikeli anlar yaşıyordu. Böyle anlarda, talih ve kaderini doğrudan doğruya kendi eline almakta gaflet gösteren milletlerin, gelecekleri karanlık ve felâketlerle doludur. Türk milleti bu gerçeği anlamaya başlamıştı. Bu kavrayış sonucuydu ki, kurtuluş ümidi vadeden her samimî işarete koşmaktaydı. Ancak, bir toplumun, uzun yüzyılların uyuşturucu yönetim ve terbiyesinin etkisinden bir günde, bir yılda kurtulup serbest kalabileceğini düşünmek ve kabul etmek doğru değildir. Bu nedenle, durumu ve gerçeği bilenler; ellerinden geldiği kadar, bağlı bulundukları millete ışık tutup yol göstererek, ona kurtuluş hedefine yürümekte önderlik etmeyi en büyük insanlık görevi bilmeliydi.
O felaket günleri… Tehlikenin coşkun bir nehir gibi Türkiye’nin üzerine yürüdüğünü görünce, katlanmadım, susmadım. İstedim ki, benden öncekilerin hatalarını düzeltebileyim, çamur ve batağa düşen Türkiye’yi çıkarabileyim. Söz konusu olan, koca bir Türk milletinin ölüm kalım sorunuydu. Bu ölüm kalım manzarası karşısında özel düşüncelerin, özel kaygıların yeri mi olurdu? Kendi kendime şu kararı verdim: Uygun bir zaman ve fırsatta İstanbul’dan kaybolmak, basit bir önlemle Anadolu’nun içine girmek, bir süre isimsiz çalıştıktan sonra, bütün Türk milletine felaketi haber vermek... Dediğimi yaptım, Anadolu'ya çıkar çıkmaz, Türk halkını dikkat ve uyanıklığa davet ettim. Doğabilecek tehlikelere karşı önlemler almaya başladım. Milletimin vekillerini topladım, dedim ki, hangi hizmet bize düşecekse koşalım. Hem şahsi düşünce varsa ve kaldıysa, hem kendi şahsımızı, kendi onur ve şerefimizi kurtaralım; hem de şu ülkeyi, şu milleti uğradığı felaketten az zamanda kurtaralım.
Anadolu’ya geçeli bir ay olmuştu. Ordu birlikleriyle bağlantı sağlanmış, halk aydınlatılarak uyanık bir duruma getirilmiş, millî teşkilat düşüncesi yayılmıştı. Artık faaliyetler bir Millî Heyet adına yürütülmeliydi. Anadolu ve Rumeli’deki millî teşkilatlar birleştirilerek, Sivas’ta bir millî kongre toplanmalıydı. 21/22 Haziran 1919 gecesi Amasya’da yazdırdığım genelgede dedim ki: Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Sivas’ta hemen bir millî kongre toplanmalıdır. Kongreye davet genelgesi sivil ve askeri makamlara, İstanbul’daki kimi aydınlara gönderildi. Bu kimselere ayrıca yazdım ki, yalnızca gösterilerle büyük gayeler gerçekleştirilemez. Bunlar ancak milletin gücüne dayanırsa kurtarıcı olur. İstanbul Anadolu’ya egemen değil, bağlı olmak zorundadır.