İdlib krizi patlak verdiğinde ABD'yi yeniden sahaya davet eden, Rusya'ya karşı yeni bir mücadele ittifakı öneren SETA'cı yazarlar, Moskova mutabakatının ardından öyle bir dönüş yaptı ki...

Veryansın Tv

Türkiye’ye karşı PKK/YPG’yi silahlandıran, S400 nedeniyle tehditler savuran, ülkemize yönelik düşmanca yaptırım kararları alan, Cumhurbaşkanı’na hakaret dolu mektuplar gönderen ABD, İdlib krizinin ardından bazı AKP’liler için yeniden “stratejik müttefiki” olmuştu.

Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi olan, SETA Genel Koordinatörü ve Sabah gazetesi yazarı Burhanettin Duran, 14 Şubat tarihli yazısında ABD’yi yine Suriye sahasında yer almaya çağırmıştı.

Türkiye ile Rusya’nın ABD’nin yanlış politikaları nedeniyle yan yana geldiğini söyleyen Duran, ABD’yi sahaya çağırmış ve Washington’ın yeniden inisiyatif almasıyla Suriye masasında etkisini genişletebileceğini iddia etmişti.

Duran tezlerinde o kadar emindi ki, 22 Şubat tarihli yazısında Batı’yı Putin’le korkutup, ABD ve AB’nin İdlib’de devreye girmemesi durumunda, Putin’in kendileri için de tehdit olacağını öne sürmüştü.

29 Şubat tarihli yazısında ısrarını sürdüren Duran, ABD’den somut destek talep ederek, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Washington’da “Suriye’de Rusya’ya karşı askeri angajmana girmeyelim” havası hakim olursa hem Türkiye ile ikili ilişkileri toparlama fırsatı kaçırılır.
Hem de NATO ve ABD’nin Türkiye’yi yine yalnız bıraktığı duygusu Türkiye kamuoyunda derinleşir.
“Gerçek dostunuzun, müttefikinizin biz olduğunu anladınız mı” mealindeki cümlelerin bugüne hiçbir katkısı yok.
Gün söylem değil eylem zamanı.”

Cumhurbaşkanlığına dış politika üretmek iddiasındaki SETA’cı Duran’ın tezleri ancak bir hafta yaşayabildi. İdlib’de muhatap ABD değil Rusya oldu ve 5 Mart günü Moskova’da Cuımhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Putin arasında ateşkes anlaşması imzalandı.

Putin’le görüşmeye giden Erdoğan’ın uçağında SETA’cı Duran da vardı.

Bütün bu tezleri kendisi söylememiş gibi Duran, bugünkü yazısında şu ifadeleri kullandı:

“5 Mart mutabakatıyla İdlib’de yeni bir çatışmasızlık düzeni oluşturuldu. Mutabakat Ankara ve Moskova’nın Astana ve Soçi süreçlerine bağlılıkta uzlaştıklarını da gösterdi. Daha önemlisi, Türkiye ve Rusya, İdlib’deki çatışmayı durdurarak ikili ilişkilerin ana çerçevesini korudu. Başkan Erdoğan ve Putin’in 2 saat 40 dakikalık görüşmede İdlib ve Libya ile birlikte geniş bir değerlendirme yaptıkları anlaşılıyor. Erdoğan’ın Putin’in Libya’daki Wagner hakkında olumlu adım atacağını beklediğini söylemesi liderlerin müzakeresinde “İdlib’den öte bir boyut” olduğunun işareti. Böylece Ankara ve Moskova arasında “kopuş” bekleyenlere bu fırsat verilmedi…

Duran’ın bugünkü yazısını okuyanlarda, “Allah Erdoğan’ı danışmanlarından korusun” yorumu neden oldu…