"Sokak ağzı" diye adlandırılan, küçümsenen bir konuşma üslubu vardır. Ama sosyal medya üzerinden yapılan siyasi tartışmalar; hakaret, küfür, tehditlerle sokak ağzını çoktan geçti. Artık, “Sokak ağzıyla konuşma” yerine “Sosyal medya ağzıyla, Twitter ağzıyla konuşma” denilse yeridir.

Hakaret, küfür ve tehdit, sosyal medyada sadece “isimi ve resmi” yani profil adı ve fotoğrafı sahte trol hesaplarla sınırlı değil. Özellikle siyasetçiler ve kamuoyunda bilinen ünlü isimler artık tartışmıyor, karşılıklı hakaret ediyor.

Yanlış anlaşılmasın, “Sosyal medya siyasette ahlakı bozdu” demeyeceğim, sosyal medya sadece zihinlerdeki bu karanlığın ve ruhlara sinmiş kötülüğün yazı ve görüntüye dönüşerek dile dökülmesini, yani “görünür olmasını” sağladı.

Elbette bu yola başvuranlar sadece ahlaksızlığının görünür olmasını sağlamakla kalmadı, örnek alınarak çoğalmasına da sebep oldu. Biraz kaba bir benzetme olacak ama, “Lağım patladı ve pislik ve kokusu her yeri kapladı”.

Siyasete de egemen olan bu üslup bugün oluşmadı. Ama yine de bu kadar yaygın değildi ve parti genel başkanları düzeyine kadar da çıkmamıştı.

En inciticilerden ve infial yaratanlardan birisi İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Meral Akşener’i eleştiren bir şehit yakınının boynuna kolunu sıkıca dolayarak, “Senin bacını s...” demesiydi. Bir de onu savunan kitle vardı ki, “İşte kirli siyaset” dedirtiyordu.

İP’Lİ ÖZTÜRK’ÜN AHLAKSIZ TWEET’İ

Yine aynı partiden Yasin Öztürk isimli ahlak yoksunu milletvekili, sadece partinin ismini İP şeklinde kısalttığım için Twitter hesabından “Sana da İYİ Parti demeyi s... s... öğreteceğiz” diye yazmıştı. Akşener dahil partisinden bir kişi de çıkıp “Bu nasıl ahlaksız bir üslup” diye eleştirmedi. Ama aynı kirli üslup bugün Akşener’i de vurdu. Ama İP’li Vekil Öztürk, Genel Başkanı Akşener’e ağza alınmayacak küfürler edilirken ağzını açıp tek cevap veremedi.

O tarihlerde de “Bu küfürler yeni başlamadı, sadece lağım patladı” demiştim.

Akşener ve İnce’ye ‘Cancel Culture’ yöntemi: Öve öve olmazsa  söve sövedöve döve

İP VE CHP’Lİ TROL GRUPLARI

Nitekim, özellikle İP ve CHP’nin etrafındaki trol grupları, HDPPKK’ya yakın trol grupları, “Renklendirme” taktiği ile başka kimliklere bürünen FETÖ’cüler; hakaret, küfür ve tehditte başı çekiyorlar. Bu tür grupların başını çektiği ahlaksızlık dalgası toplumsal “linç kültürüne” dönüşüyor. Ancak tüm bu yaşanan kirlenmeyi sadece bireysel ya da topluma yayılan ahlaksızlıkla açıklamak mümkün değil. Artık bu, gerek toplumsal olaylarda gerek siyasette bir yöntem.

AKŞENER’İ SÖVE SÖVE DÖNDÜRDÜLER

İngilizce’deki karşılığı “Cancel Culture” olan ifade “Silme/İptal/Boykot kültürü” diye çevrilse de “Linç Kültürü” daha iyi karşılıyor.

Batı’da 2020’ye doğru; ürünlere, kişilere ve gruplara yönelik başlatılan boykot veya kelime anlamıyla “silme, yok etme” kampanyaları, Türkiye’de artık hayatın her alanına nüfus etmiş durumda. Özellikle siyasette bunun örneklerini sık sık görüyoruz. Organize biçimde kişilere yönelik linç kampanyası aldı başını gidiyor. İşte İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in başına gelenler.

6’lı Masa’dan kalktığında, özellikle CHP’ye yakın operasyon hesapları, televizyon, gazete ve internet siteleri öylesine büyük bir linç kampanyası başlattı ki, üç gün sonra dağıttığı masaya 6 Mart günü geri dönmek zorunda kaldı. Arkasındaki parti teşkilatı bile linç kampanyasınI çaresiz izlemekle yetindi. İP’li Yavuz Ağıralioğlu o üç günü şu sözlerle özetledi: “25 yılda yemediğimiz küfürleri 3 günde yedik.”

AKŞENER’İN İBRETLİK HALİ

Meral Akşener ise hâlâ atlatamadığı belli olan travmayı şöyle dile getirdi:

“...Bu anlaşma süreci yapılırken ben çok tuhaf bir linç yedim. Bir gün evvel beni övmeye doyamayanların ertesi gün çok ağır, insan onuruna aykırı, çok tahsilli kişilerin böyle bir yürümesini de çok ibretle karşıladım.”

Küfürü, hakareti, tehdidi siyasette bir tarz olarak en çok kullanan İP’lilerin düştüğü durum gerçekten ibretlik. Sadece yazımda aktardığım örnekler yetmiyorsa, daha alacakları çok ders var demektir.

SON KURBAN İNCE OLDU

Gelelim “Linç kültürünün” son kurbanı Muharrem İnce’ye. Özellikle, PKK’nın siyasi kolu HDP ile ilişki Millet İttifakı’na dahil partilerin seçmenlerinde rahatsızlık yaratıyor. Cumhur İttifakı’na oy vermeyecek kitle de Memleket Partisi’ne ve cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan eden Muharrem İnce’ye yöneliyor.

Bu açıklandığı andan itibaren, Meral Akşener’i linç eden ekipler bu kez Muharrem İnce’yi linç etmeye başladı. Özellikle CHP etrafındaki gazeteciler, televizyoncular, sosyal medya trolleri ağza alınmayacak hakaretler etmeye başladı. Millet İttifakı Adayı Kılıçdaroğlu’na gidecek oyları böleceği gerekçesiyle edilmedik hakaret, tehdit kalmadı. Bunu yapanlar arasında kamuoyunun yakından tanıdığı isimler de var.

Muharrem İnce 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası da yine CHP merkezli bir linçe uğramış, bir gecede “AKP’li, sarayın adamı” ilan edilmişti.

BU NASIL BİR TEHDİT?

Ama bugün siyasi rakiplerinin bile yapmadığını, sözüm ona CHP’li avukat F.A., “Hiçbir kadını taciz ettiniz mi? Hiçbir kadın sizden şikâyetçi oldu ve dosya örtbas edildi mi? Sadece soruyorum” diye tweet atarak yapıyor. Millet İttifakı’nın görünmeyen bileşeni FETÖ’cüler ve PKK yandaşlarının yaptıkları yanında CHP’lilerin yaşadığı hınç ve giriştikleri linç duygusunun hangi boyuta çıktığını bununla görebiliyorsunuz.

40 yıllık CHP’li olan ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmuş İnce’ye siyasi rakiplerinin bile yapmadığı bir linçi CHP’li avukat F.A., hukukçu ve kadın kimliğini bir kenara bırakıp yapabiliyor.

Bakın hiçbir siyasi lider İnce’ye yapılan linçe ses çıkarmıyor. Sadece ona ne yapması gerektiğinin işaretini veriyorlar. Belli ki İnce, Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yapana kadar bir linç devam edecek. Akşener’e söve söve sonuç alanlar, İnce’ye yönelik linç operasyonundan da aynısını bekliyorlar.

İnce ne yapacağına kendisi karar verecektir. Bizim için önemli olan linç kültüründe gelinen nokta. Göreceksiniz, bu hınç bir gün gelecek en çok linç edenlerin kendilerine zarar verecek.

Hürriyet