Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde kazandığı davayla 'Ermeni Soykırımı' iddialarını çürüten Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, yargı kararıyla oluşan kesinleşmiş içtihatlara dikkat çekti. ABD Başkanı Joe Biden'in sözde soykırımı tanımasının bunu değiştirmeyeceğini vurgulayan Perinçek tartışmanın sona erdiğini ifade etti. 

Tartışmanın esasının hukuki olduğunu bu yöndeki gelişmelerin de Türkiye'nin lehine konumlandığını anlatan Perinçek'in açıklamaları şöyle: 

'BİR SOYKIRIM KARARI YOK'

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Perinçek–İsviçre davasının ardından bütün kararlarıyla bir içtihat oluşturdu. Hırvatistan–Sırbistan kararları da 1915 olaylarının Yahudi Soykırımından ayrıldığını bildirmektedir. Yerleşen içtihatlara göre ise Yahudi soykırımı konusunda mahkeme kararları bulunmaktadır. Ancak 1915 olayları konusunda herhangi bir soykırım işlendiğine dair mahkeme kararları bulunmamaktadır. Dolayısıyla Ermeni soykırımı iddiaları bütünüyle geçersizdir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Joe Biden’in soykırım kararının karşısında yer almaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri yargı kararı olmaksızın soykırım saptaması yapılamayacağını söylemiştir. 

'TARTIŞMALAR SON BULDU'

“Bizim devletimiz ve hükümetimizin hala anlamakta zorlandığı gerçeğin esası budur. Uluslararası yargı ve hukuk doktrini Türkiye’den yanadır ve Ermeni soykırımı yalanını Türkiye’den yana bitirmiştir. Tartışmalar son bulmuştur. Soykırım suçu tarih konusu değil yargı konusudur. Tarih tartışması ve açılan arşivleri kesin hükme bağlayacak bir otorite bulunmamaktadır. Ama soykırım suçuna karar verebilecek yetkili mahkemeler bulunmaktadır ve bahsedilen mahkemeler Türkiye’nin soykırım yapmadığına dair karar almıştır. 

'TARİHÇİLERE HAVALE EDENLER ÇÖZÜMSÜZLÜĞE İTİYOR'

“Yüksek yargı kararları Ermeni soykırımı tartışmasını bitirmiştir. Mahkeme kararı yok, Ermeni soykırımı yok! Ermeni soykırımı yalanını tarihçilere havale edenler ise sorunu çözümsüzlüğe itmektedirler. Kesin sonuç alındı. Yargı kılıcını attı. Joe Biden’in iddialarını hiçbir hukuki değeri yoktur. Ezikliğe son. Başımızı dik tutalım, haklıyız.”

Perinçek içtihat oluşturan kararları da açıklamasında sıraladı. O kararlar şöyle: 

“Olayların tarihlerine bakıldığında birçoğunun 27 Mayıs 1915 günlü Sevk ve İskân Kanunu’ndan önce yaşandığı görülüyor. Rus arşiv belgeleri, tehcir kararının ve uygulamasının, bir savaş önlemi olduğunu gösteriyor. Bu önlem, teamüli hukukun bir unsurudur ve bugün Cenevre Sözleşmelerine ek 2. Protokolün 17. maddesinde tedvin edilmiştir. Tehcir, bu anlamda meşru müdafaa niteliği taşımıştır ve hukuka uygundur.

HIRVATİSTAN KARARI

“Uluslararası Adalet Divanı’nın, Hırvatistan’ın, 1999 yılında Yugoslavya Federal Cumhuriyeti aleyhine, 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği iddiasıyla açtığı ve daha sonra Sırbistan’ın taraf olup Hırvatistan’a karşı benzer iddialar yönelttiği dava hakkındaki 3 Şubat 2015 tarihli kararı. Bu karara göre Soykırım Sözleşmesi geriye etkili değildir; esasa ilişkin düzenlemeleri devlete, sözleşmeye taraf olduğu tarihten önce vuku bulan eylemlerle ilgili olarak yükümlülük getirmemektedir. Soykırıma ilişkin uluslararası örf ve âdet hukukunun ihlal edildiği iddiasına dair uyuşmazlıklar, Soykırım Sözleşmesi’nin uygulama alanına girmedikleri takdirde uluslararası mahkemelerin yetkisi dışındadır. Uluslararası Adalet Divanı kararında ayrıca, 'soykırım kastı'nın varlığı için, 2007 yılında BosnaHersekSırbistan davasında tespit etmiş olduğu yüksek eşiği ve ispat ölçütlerini korumuş; soykırım eşiğini çok yükselttiği ve ispatını çok zor şartlara bağladığı için zamanında maruz kaldığı eleştirilere rağmen bu hususta geri adım atmamıştır. Uluslararası Adalet Divanı, gerek Hırvatistan’ın soykırım iddiası, gerek Sırbistan’ın karşı soykırım iddiasıyla ilgili olarak; Soykırım Sözleşmesi’nde sayılan fiillerin işlenmiş olduğunu tespit etmiş, ancak, bu fiillerin Hırvat ya da Sırp nüfusu 'bu haliyle kısmen veya tamamen yok etmek kastıyla' işlendiğinin ispat edilemediği sonucuna varmıştır. Böylece, soykırım suçunun işlendiğinin kabul edilebilmesi için aranan özel kastın bulunmadığını karara bağlamıştır.

AİHM KARARI  YETKİLİYİ İŞARET EDİYOR

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin Perinçekİsviçre Davasında 9 Temmuz 2015 tarihinde aldığı, 15 Ekim 2015 günü açıkladığı karar. Karar, Avrupa’da 'Ermeni soykırımı yoktur' görüşünün açıklanmasına özgürlük güvencesi sağlamıştır. AİHM Büyük Dairesi, İsviçre’de, Doğu Perinçek’in 'Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır' dediği için cezalandırılmasını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesine aykırı bulmuştur. AİHM, kararını sadece düşünce özgürlüğüyle sınırlı tutmamış, ayrıca soykırım kavramının bir suç tanımı olduğuna dikkat çekmiştir. AİHM, soykırım tanımına girmekle, aslında 1915 olaylarının hukuki nitelemesine girmiştir. Soykırımın bir suç tanımı olarak saptanması, 1915 olaylarında böyle bir suç işlenmediğini beraberinde getirir. Çünkü bu yönde alınmış bir mahkeme kararı yok. AİHM Büyük Dairesi, Birleşmiş Milletler’in 1948 Sözleşmesi uyarınca, soykırım suçuna hükmetmeye yetkili mahkemelerin belli olduğunu vurgulamıştır. Buna göre ancak ve ancak, suçun işlendiği ülkenin mahkemesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkilidir. 1915 olaylarında, soykırım suçunun işlenip işlenmediğine, yalnız Türkiye yargısı ya da ilgili uluslararası mahkeme karar verebilir. AİHM, kendisinin de soykırıma hükmetme yetkisinin bulunmadığını saptamaktadır. AİHM Büyük Dairesi, 1915 olaylarının Yahudi soykırımından farklı olduğunu saptamaktadır. Bu saptama, dolaylı olarak da olsa, 'Ermeni Soykırımı'nın olmadığı anlamını da içeriyor.”

AİHM HOLOKOST'U İSE MAHKUM ETTİ

“AİHM, Perinçekİsviçre Davasından hemen sonra Yahudi soykırımının inkârını veto eden bir karara imza attı. Mahkeme, Holokost’u (Yahudi soykırımı) inkâr eden ve Yahudi karşıtı ırkçı ifadeler kullanan Fransız komedyen Dieudonné M’bla M’bla’yı haksız buldu. Dieudonné, 2008’de Paris’teki bir gösterisine soykırımı tanımayan tezleriyle bilinen Robert Faurisson’u davet etmişti. Gösteride Yahudilerle ilgili ırkçı 'şakalar' yapılmıştı. Bunun üzerine Fransız Mahkemesi Dieudonné’yi 10 bin avroluk para cezasına çarptırmıştı. 2013 yılında davayı AİHM’e taşıyan Dieudonné, kendisinin aslında 'kara mizah' yaptığını iddia etmişti. Ancak mahkeme, Dieudonné’nin nefret söylemi içeren ifadelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü güvence altına alan 10. Maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Kararda, komedyenin 'ifade özgürlüğü' biçiminin Sözleşme’nin değerlerine aykırı bir ideolojiyi temsil ettiği vurgulandı. Böylece AİHM, 1915 olaylarını hukuk düzleminde bir kez daha Yahudilere yönelik soykırımdan ayrı tutmuş oldu.

FRANSA KARARI DA FARKLI GÖRDÜ

“Fransa Anayasa Mahkemesi, 8 Ocak 2016’da aldığı bir kararla Yahudi Soykırımı ile 1915 olayları arasındaki farkın altını tekrar çizdi. Yahudi Soykırımı’nı inkâr eden bir Fransız vatandaşına verilen cezayı onaylayan mahkeme, davaya müdahil olan Ermeni gruplarının talebini ise reddetti. Mahkeme kararı ile ayrıca, Ermeni iddialarının ders kitaplarından çıkarılması için Fransız Danıştayı’na giden yolu açık tuttu. Fransız Anayasa Mahkemesi, bu kararıyla Gayssot Yasası’nın anayasaya uygun olduğuna karar verdi, Yahudi Soykırımı’nın cezalandırılmasını onayladı, Ermeni olaylarının yasa kapsamına alınmasını ise reddetti. Bu şekilde mahkeme, daha önce Perinçekİsviçre Davası’nda AİHM’in yaptığı ayrımı tekrar onaylamış oldu. 33 sayfalık mahkeme kararının 6 sayfasının AİHM kararına ayırdı.