İlk kez Çin’de denenen ‘iyileşmiş hastanın kanıyla korona tedavisinin' yoğun bakımdaki ağır hastalara umut olması bekleniyor. 50 yıldır bilinen ve birçok hastalıkta uygulanan yöntemin koronavirüse uygulanmasına ilişkin çalışmada, Kızılay da yer alıyor.

Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, ‘pasif antikor’ tedavisi çalışmalarının ayrıntılarını Aydınlık'a anlattı. Çalışma, Sağlık Bakanlığı eşgüdümünde, Kızılay ve Hacettepe Tıp Fakültesinin öncülüğünde yürütülüyor.

İlk kez Çin’de denenen ‘iyileşmiş hastanın kanıyla korona tedavisinin' yoğun bakımdaki ağır hastalara umut olması bekleniyor. Kerem Kınık çalışmayla ilgili şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun da onay verdiği çalışma, aslında hekimlerin 50 yıldır bildiği ve birçok hastalıkta uygulanan bir yöntem. Hastalığı geçirmiş ve iyileşmiş kişilerin kanında bu virüse karşı bir antikor gelişiyor. Kanında iki haftadır virüs bulunmayan iyileşmiş gönüllü bağışçılarımızın plazmalarını alıp, bunu tedavi aracı olarak kullanma esasına dayanan bir yöntem. Plazmada neler var? İmmunglabolin dediğimiz antikorlar var. Bu antikorlar yoğun bakıma alınmış, solunum sıkıntısına girmiş, durumu kötüye giden riski yüksek hastalarımız için çok önemli tedavi edici bir araç olabilir. Önümüzdeki günlerde Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi ile birlikte, kamuoyu karşısında kapsamlı bir açıklama yapmayı planlıyoruz."

'ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE BAŞLIYORUZ'

“Bu süreçte Kızılayın yaygın kan bağış ağı çok büyük önem taşıyor. Kızılay bildiğiniz gibi ülkemizde kan bağışı kabul etmek, işlemek ve hastanelerin hizmetine sunmakla görevlendirilmiş tek kuruluş. Bu yanıyla Kızılay hem yetişmiş profesyonel eleman açısından, hem ülke çapında yürütülen büyük bir lojistik operasyon açısından büyük birikime sahip. Ülke çapında 20 noktada 100’den fazla bu iş için kullanabileceğimiz aferez cihazımız var. Umuyorum, önümüzdeki günlerde başlayacak çalışma ile bu pandemiden daha az insanın zarar görerek kurtulmasını sağlayacak müjdeyi verebileceğiz.”

'SOKAĞA ÇIKTIYSAN KAN VERİP EVİNE DÖN'

Kızılay Başkanı, koronavirüs salgınının kan bağışlarını olumsuz etkilediğini de belirterek şu çağrıda bulundu: “Biz bu sürecin bir pandemi şeklinde yaşanacağı öngörüsüyle ulusal kan stoklarımızı rekor seviyelere yani 95 bin ünite kan seviyesine çıkarmıştık. Kızılay olarak normal şartlarda 5060 bin ünite kan stokuyla çalışırız. Bildiğiniz gibi kan uzun süre saklanabilen bir tedavi aracı değil. Bir bileşeni 5 gün, diğer bileşeni maksimum 40 gün sakalanabiliyor. Bunun için de bizim Kızılay olarak her gün yaklaşık 9 bin ünite kan bağışı alıp, işleyip, hastanelere ulaştırmamız gerekiyor. Sokakların boşalması, insanların bulaş riskinden çekinmesi vb gibi nedenlerle günlük kan bağış sayılarımız 45 bin ünite seviyelerine kadar düştü. Bu bir süre sonra ciddi sorunlar yaşayabileceğimiz anlamına geliyor. Şunu söylemek isterim: Korona kesinlikle kan yoluyla bulaşmamaktadır. Koronavirüs testi pozitif çıkmış birinden kan alınsa bile, o kanın verildiği kişiye hastalık bulaşmaz. Kan bağış merkezlerimiz sterildir. Kan bağışı, bağışıklık sistemini olumsuz etkilemez. İnsanlarımız dışarı çıkmamalı, ama dışarı çıkmışlarsa da kan bağışında bulunarak evlerine dönmeli.

KIZILAY EYLEM PLANI

Kerem Kınık, koronavirüs salgını sonrası Kızılay'ın yaptığı çalışmalarla ilgili de şu bilgiyi verdi: “Kızılay çalışmalarına, aslında Dünya Sağlık Örgütü henüz pandemi ilan etmeden başladı. Biliyorsunuz Kızılay 152 yıl önce hasta ve yaralı askerlere yardım etmek için kurulmuş, o günden sonra da ülkemizin yaşadığı her olağanüstü durumda görev yapmıştır. Sıtma gibi salgın hastalıklarla mücadelede, hep devletin yanında çalışmıştır.

"Aslında bizim çalışmalarımızın 3 ayağı vardır. Biri afet, diğer insani yardım, öbürü ise halk sağlığıdır. Bunun bir halk sağlığı sorunu olarak gelişeceğinden hareketle bir operasyon merkezi kurduk, Kızılay Eylem Planı yaptık. “Çalışanlarımızın tamamını, ön safhada duracakları için, kendilerini nasıl koruyacakları konusunda eğittik. Hijyen setlerini tedarik ettik ve toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmalara başladık. İlk fazı böyle oluşturduk. İkinci fazda ise ihtiyaç sahibi olan ve olabilecek insanlarımız için paketler hazırladık.

“Devletin ilgili birimleriyle yapılan görüşmelerin ardından, beslenme ve barınma temelli hazırlanmamız için talimat verdi devletimiz. Yurt dışından Türkiye’ye gelen ve karantinaya alınan vatandaşlarımıza ki sayıları bazı günler 20 bini buldu karantina süreleri boyunca üç öğün yemeklerini Kızılay verdi. Bu, 1 milyon öğünü buldu. Hâlâ karantina altında tutulanlar var. Tüm öğünlerini ve ihtiyaçlarını 2 bin 500 çalışanımızla karşılıyoruz."

'ÇOCUK ZANNETTİK GERÇEK KUZU ÇIKTI'

 “81 ilimizde ve ilçelerimizde Kızılay teşkilatlarımız var. Buralarda oluşturulan Vefa gruplarının ana bileşenlerinden biri Kızılay, yani zaten sahadayız. Bunların dışında bizim çağrı merkezimize gelen talepler var, özellikle yaş almış büyüklerimizin ihtiyaçlarını gönüllülerimiz vasıtasıyla karşılıyoruz. Hatta geçen günlerde haber de olmuştu; yaş almış büyüklerimizin ‘kuzularımın ihtiyacı var’ çağrısı üzerine çocuk zannederek koşuyoruz, karşımıza gerçek kuzular çıkıyor. Engelli hayvan barınaklarının ihtiyaçlarını bile Kızılay karşılıyor.

"Bazı üniversite hastanelerimiz sürecin başlarında tıbbi malzeme sıkıntısı çekti, onların ihtiyaçlarını anında karşıladık. Ülke çapındaki aşevlerimiz her gün on binlerce kişi için yemek hazırlıyor, bununla sosyal dayanışmayı diri tutuyoruz."

75 BİN AİLEYE PARA YARDIMI

"‘Bu hilal bu ülke için var’ diyerek kamuoyuna eylem planımızı açıkladık. Herkesin kendi yakınlarından başlamak üzere ihtiyaç sormasını, dayanışmasını istiyoruz. 75 bin aileye, işini kaybeden ailelere, 400’er lira nakit destek vereceğiz. 150 bin aileye gıda, 100 bin aileye hijyen kolisi dağıtımına başladık. 35 binden fazla gıda desteğini yerine ulaştırdık. Yeni doğum yapmış ihtiyaç sahibi annelere 150’şer lira yardım etmeye başladık. Bu süreçte 50 milyon liralık bir yardım bütçesini kullanmayı öngördük. Gelişmelere göre bunu yeniden yeniden değerlendireceğiz."