Washington yönetiminin belli bir zamandan beri Rum yönetimine artırdığı desteğin bölgesel denkleme etkilerini yorumlayan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı Gözde Kılıç Yaşın, Rum kesiminin ABD ile iş birliği seviyesine göre bölgedeki dinamiklerin değişkenlik göstereceğini açıkladı. Yaşın, Rumların ABD'yi sahaya sürerek sadece Türkiye'ye karşı güç kazanmak amacında olmadıklarını, Rusya'yı da devre dışı bırakmak istediklerini söyledi.

ABD'NİN GÜNEY KIBRIS'I SİLAHLANDIRMA ÇABASI BİR YILI AŞKINDIR DEVAM EDİYOR

Ancak Washington'ın Türkiye karşıtı bu girişimi yeni değil. ABD, geçen yıl Haziran ayında, Rum yönetimine silah ambargosunu kaldıran ve Yunanistan'a askeri desteğin önünü açan düzenlemeyi onaylamıştı. 26 Haziran'da kongreden geçen "Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İşbirliği Kanunu" tasarısı, Güney Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunun kaldırılmasının, Yunanistan'a 3 milyon dolarlık askeri destek sağlanmasına ve hem Yunanistan hem de Güney Kıbrıs'a ikişer milyon dolarlık askeri eğitim desteği verilmesine giden ilk kilometre taşı olmuştu. Böylece Güney Kıbrıs'a yönelik 30 yılı aşkın sürelik ambargonun bertaraf edilmesi amaçlanıyordu.

TÜRKİYE, ABD'NİN BU ADIMLARINDAN NE KADAR ETKİLENİR?

ABD'nin izlediği bu stratejinin bölgedeki denklemi Türkiye'nin aleyhine değiştirip değiştiremeyeceği ise önemli bir soru işareti. Sputnik'in aktardığına göre, bu soruyu cevaplayan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı Gözde Kılıç Yaşın, S400 krizi sonrasında ABD'nin Güney Kıbrıs'a 1987'den beri uyguladığı ambargoları kaldırma adımının Rum yönetimi ile Rusya'nın ilişkilerini düzenleme niyeti olduğuna ve bunun yalnızca Türkiye'yi ilgilendiren bir hamle gibi anlaşılmamasının gereğine dikkat çekiyor.

ABD'NİN ADIMLARI HEM TÜRKİYE HEM KUZEY KIBRIS HEM DE RUSYA'YI YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR

Yaşın "Ayrıca ambargonun kalkması doğrudan ABD'den silah alımı yapılacağı anlamına gelmez. Zaten Rum Yönetimi de arayı biraz o şekilde bulmaya çalıştı. Dışişleri Bakanı Nikos Christodoulides 'Kıbrıs, ABD'den silah alma niyetinde değil.' diyerek ambargo kaldırma koşullarının gerektirdiği önlemlere uyulması konusunu belirsiz bıraktı. Bir yandan bu kararın siyasi anlamını cebine koyan Rum Yönetimi, Rusya'ya da yumuşak mesajını vermiş oldu. Şimdi ABD'nin Rum Yönetimine 'askeri eğitim ve öğretim fonu' verme kararı, Doğu Akdeniz'deki meselelere etki yapıyor ama bir yandan da Rum Yönetiminin Rusya ile ilişkilerini biraz daha denetleme, düzenleme niyeti taşıyor. ABD'nin kısa vadede kredi teşvikleriyle silah satışı yapabileceği, biraz daha uzun vadede Rum Yönetiminin NATO üyeliğinin tekrar gündeme getirileceği ilk akla gelenlerdir. Yani Rum Yönetimi ABD'den Türkiye'ye karşı istediği destek karşılığında Rusya'yla ilişkilerinin denetimini vermek zorunda kalacak, bundan daha fazla kaçamayacak. Bu hamlelerin bütünü Türkiye'yi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ve Rusya'yı ilgilendiriyor. Hatta Rusya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni daha da çok ilgilendiriyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne etkisi, federasyonun artık bir ihtimal olmaktan dahi çıkması olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"GÜNEY KIBRIS'IN İPLERİ ABD'NİN ELİNE NE DENLİ BIRAKACAĞI ÖNEMLİ BİR DEĞİŞKEN"

Yaşın "Şunu da belirtelim yakın zamana dek ABD, Rum Yönetimi ile büyük ölçüde Yunanistan üzerinden konuşuyordu. Şimdi bunda bir değişiklik olacaktır ama Rum yönetiminin ipleri ABD'ye devretmeye ne kadar hazır olduğuna göre değişebilir bu husus" diye devam etti.

"RUM YÖNETİMİNİN FRANSA VE İSRAİL'LE YAPTIĞI ANLAŞMALAR DA HAVADA KALDI"

Fransa ile Güney Kıbrıs arasında 2007'de imzalanan askeri işbirliği anlaşmasının da hayata geçmediğini hatırlatan Yaşın "Fransızlar, bu anlaşma karşılığında bir üs istemişti. Zigi (Terazi) deniz üssü ve Baf'taki Andreas Papandreu Hava Üssü'nü kullanım kolaylığı istemişti Fransızlar. Rum Parlamentosu'ndan üslerin ortak kullanımı hususu geçmedi. Aynı dönemde İsrail de bir askeri üs talebinde bulunmuştu. Adaya doğalgaz sıvılaştırma tesisi kuracaklardı ve tüm çalışanların İsrailli olması, aileleriyle gelmeleri ve onları koruyacak askerlerin adada konuşlandırılması da söz konusuydu. Bu da resmiyete dökülemedi" hatırlatmasında bulundu.

BÜTÜN BU GELİŞMELERİN EN NET SONUCU "KIBRIS'TA FEDERASYON İHTİMALİNİN KALMAMASI"

ABD'nin girişiminin Fransa ve İsrail'den farklı seyredebilme ihtimalini de dışlamayan Yaşın "Ancak Rum yönetiminin temkinli davranmayı sürdüreceğini, Rusya'yı hayal kırıklığına uğratacak hamlelerden çekineceğini düşünüyorum. Hem İsrail ve Fransa'nın hem ABD'nin ortaya koyduğu anlaşmalar Kıbrıs Türklerinin karar mekanizmasına katılmadığı kararlar olduğu müddetçe de hukuken sakat olacaktır. Siyaseten güçlü birer mesaj olmalarına rağmen hukuki sakatlık önemli ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kendine dönük hissedeceği tehdit oranında önlem almaya teşvik edecektir. Kesin olan ise Kıbrıs'ta federasyon artık ihtimal olmaktan çıkmıştır." diye ekledi.