Tarık Ali, New Left Review dergisine kaleme aldığı yazıda ABD’nin Afganistan’da uğradığı büyük bozgunu, Taliban’ın zaferini ve ülkede işgal döneminde ‘kadın hakları’, ‘uyuşturucu ile mücadele’ konusunda ABD ve NATO’nun hiçbir şey yapmayıp durumu daha da kötüleştirdiğini yazdı.

Pakistan asıllı Britanyalı yazar ve film yapımcısı Tarık Ali, akademik bir dergi olan ‘New Left Review’de hakem kurulunda yer alıyor. Ali, bu dergi için ‘Afganistan felaketi’ başlıklı bir yazı kaleme aldı ve ABD’nin büyük hezimetini inceledi. “Kabil’in 15 Ağustos 2021’de Taliban tarafından ele geçirilmesi, Amerikan İmparatorluğu için büyük bir siyasi, askeri ve ideolojik yenilgidir.” diyen Ali, şöyle devam ediyor:

‘TALİBAN’IN STRATEJİK ZEKÂSI’

“ABD Büyükelçiliği personelini Kabil havaalanına taşıyan kalabalık helikopterler, şaşırtıcı bir şekilde Saygon’da (şimdiki adı Ho Şi Minh şehri) Nisan 1975’te yaşanan sahneleri hatırlatıyordu. Taliban güçlerinin ülkeyi ele geçirme hızı şaşırtıcıydı; stratejik zekâları dikkat çekici. Kabil’de bir hafta süren taarruz muzaffer bir şekilde sona erdi. 300 bin kişilik Afgan ordusu çöktü. Birçoğu savaşmayı reddetti. Hatta binlercesi, hemen kukla hükümetin koşulsuz teslim olmasını talep eden Taliban’a katıldı. 

“ABD medyasının gözdesi olan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, ülkeden kaçarak Umman’a sığındı. Yeniden canlanan Emirliğin bayrağı şimdi Başkanlık sarayının üzerinde dalgalanıyor. 

“Bir diğer önemli olgu da Kabil çok az kan dökülerek el değiştirdi. Taliban, bırakın Amerikan personelini hedef almak şöyle dursun, ABD büyükelçiliğini ele geçirme girişiminde bile bulunmadı.”

TALİBAN’IN DİRENİŞİ DÖNÜM NOKTASI 

‘Terörle Savaş’ın yirminci yıldönümü böylece ABD, NATO ve diğerleri için öngörülebilir bir yenilgiyle sonuçlandı. Ancak Taliban’ın politikalarına bakılırsa başarıları inkâr edilemez. ABD’nin Arap ülkelerini birbiri ardına mahvettiği bir dönemde işgalcilere meydan okuyabilecek hiçbir direniş ortaya çıkmadı. Bu yenilgi ise ABD için bir dönüm noktası olabilir. Avrupalı ​​politikacılar bu yüzden mızmızlanıyor. ABD’yi Afganistan’da kayıtsız şartsız desteklediler ve sonuçta onlar sadece aşağılanmaya maruz kaldılar (İngiltere dâhil).”

‘ABD, ÖZGÜRLÜK DEĞİL KÖLELİK GETİRİR’

Biden ve ABD’nin başka seçeneğinin kalmadığını belirten Tarık Ali, devam ediyor: 

“ABD, ‘özgürlükçü’ amaçlarından hiçbirini yerine getirmeden Eylül 2021’de Afganistan’dan çekileceğini açıklamıştı. Bu amaçlar ise: Özgürlük ve demokrasi, kadınlar için eşit haklar ve Taliban’ın yok edilmesiydi.

“Biden, Şubat 2020’de Pentagon’un desteğiyle Trump tarafından başlatılan ABD, Taliban, Hindistan, Çin ve Pakistan’ın katılımıyla bir anlaşmaya varılan barış sürecini onaylıyordu. 

Amerikan güvenlik kurumu işgalin başarısız olduğunu biliyordu: Taliban ne kadar uzun süre kalırsa kalsın boyun eğdirilemezdi. Biden’ın alelacele geri çekilmesinin militanları bir şekilde güçlendirdiği fikri Afganistan’da yaygın psikolojik iklim oldu.

“Gerçek şu ki, yirmi yıldan fazla bir süredir ABD, misyonunu yerine getirebilecek hiçbir şey inşa edemedi. Parlak bir şekilde aydınlatılan Yeşil Bölgeler aslında her zaman bir karanlıkla çevriliydi. Dünyanın en fakir ülkelerinden birinde, ABD askerlerinin ve subaylarının barındığı kışlalar için yılda milyarlarca dolar harcanırken Katar, Suudi Arabistan ve Kuveyt’teki üslerden düzenli olarak yiyecek ve giyecek getiriliyordu. Yoksullar çöp kutularında artık aramak için toplanırken, Kabil’in kenarlarında büyük bir gecekondu mahallesinin büyümesi pek de şaşırtıcı değildi.”

‘TALİBAN, ABD’NİN KURDUĞU ORDUNUN BİLE İÇİNE SIZDI’ 

“Afgan güvenlik servislerine ödenen düşük ücretler onları hemşerilerine karşı savaşmaya ikna edemedi.” diyen Ali, yazısına şunları belirtiyor:

“Yirmi yıldan fazla bir süredir kurulan ordu, modern askeri teçhizatın kullanımı konusunda ücretsiz eğitim alan ve Afgan direnişi için casus olarak görev yapan Taliban destekçileri tarafından erken bir aşamada sızmıştı.”

‘ABD İŞGALİ İLE ÜLKE 

UYUŞTURUCU CENNETİ OLDU’

“Bu, ‘insani müdahale’nin sefil gerçekliğiydi. Taliban yıllarında afyon üretimi sıkı bir şekilde izlendi. ABD işgalinden bu yana ise uyuşturucu önemli ölçüde arttı ve ülke şu anda küresel eroin pazarının yüzde 90’ını oluşturuyor. Trilyonlarca kâr elde edildi ve işgale hizmet eden Afgan sektörleri arasında paylaştırıldı. Batılı subaylar, ticareti mümkün kılmak için cömertçe önderlik yaptı. Her 10 genç Afganlıdan 1’i artık afyon bağımlısı. NATO kuvvetleri için rakamlar mevcut değil.”

‘İŞGALCİLER, SİVİLLERE TECAVÜZ EDER ÇOCUKLARI İSTİSMAR EDER’

Kadınların statüsüne gelince, değişen pek bir şey olmadığını, ancak Afganistan dâhil Batılıların işgal ettiği birçok yerde kadınlara tecavüz, çocuk istismarı ve fuhuş merkezleri gibi oldukça kötü bir sicilinin olduğunu vurgulayan Ali, şunları söylüyor: 

“ABD askerleri sıklıkla ‘terör zanlılarına’ karşı cinsel şiddet kullandı, kadınlara tecavüz etti, çocuk istismarı yaygınlaştı ancak Afganistan için güvenilir tecavüz istatistikleri de yok. Benzer olaylar Yugoslav iç savaşı sırasında da yaşanmış, fuhuş çoğalmış ve bölge seks ticaretinin merkezi haline gelmişti. BM’nin bu ‘kârlı’ işe dâhil olduğunu belirten tonla belge var. Afganistan’da ise tüm ayrıntılar henüz ortaya çıkmadı.

“2001’den bu yana Afganistan’da 775 binden fazla ABD askeri savaştı. Yaklaşık 4 bin ABD’li öldürüldü. ABD Savunma Bakanlığı’na göre yaklaşık 20.589 kişi yaralandı. Sivilleri içeren ‘düşman ölümleri’ sayılmadığı için Afgan zayiat rakamlarını hesaplamak zor.  

2021’de Associated Press’in raporunda 47.245 sivil işgal nedeniyle hayatını kaybetti. Afgan sivil haklar aktivistleri daha yüksek rakam veriyor ve en az 100 bin Afgan’ın (çoğu savaşçı olmayan) öldüğü ve bu sayının üç katının yaralandığı konusunda ısrar ediyor.”

ABD’Lİ GENERALLER: NE YAPTIĞIMIZI BİLMİYORUZ

2019’da Washington Post’un ABD federal hükümeti tarafından en uzun savaşının başarısızlıklarını incelemek için görevlendirilen 2 bin sayfalık bir iç rapor olan ‘Afganistan Belgeleri’ni inceleyen Ali, raporda öne çıkan olguları aktarıyor: 

“Rapor, ABD Generalleri (emekli ve görevde), siyasi danışmanlar, diplomatlar, yardım görevlileri vb. ile yapılan bir dizi röportaja dayanıyordu. Bush ve Obama yönetimindeki ‘Afgan Savaş Çarı’ olarak anılan General Douglas Lute, ‘Afganistan hakkında temel bir anlayıştan yoksunduk, ne yaptığımızı bilmiyorduk... Ne yaptığımıza dair en ufak bir fikrimiz yoktu’ diye itiraf etti.

“Bir başka tanık, Bush ve Obama’nın Beyaz Saray çalışanı olan Jeffrey Eggers, muazzam kaynak israfının altını çizdi: ‘Bu 1 trilyon dolarlık çaba için ne elde ettik? 1 trilyon dolar değerinde miydi? Usame bin Ladin’in öldürülmesinden sonra, Afganistan’a ne kadar harcadığımızı düşününce Usame’nin muhtemelen mezarında güldüğünü söyledim.”

‘KURDUĞUMUZ POLİS TEŞKİLATI BİLE TALİBAN’I DESTEKLİYORDU’

Washington Post’un yayılmağı ‘Afganistan Belgeleri’ni incelemeye devam eden Tarık Ali, şu ilginç gerçeği keşfediyor: ABD’nin inşa ettiği kolluk kuvvetleri ya afyon bağımlısı ya da Taliban destekçisi! Ali, şöyle ifade ediyor:

“Uzun süredir görev yapan bir ABD askeri şunları diyor: Düşman kimdi? Taliban, Pakistan, hepsi Afgan mı? Afgan polisinin en az üçte birinin uyuşturucu bağımlısı olduğuna ve diğer büyük bir yığının da Taliban destekçisi olduğuna ikna olmuştu. 

‘ABD ORDUSU YOLSUZLUĞA BATMIŞTI’

“Generallerin danışmanı olan Albay Christopher Kolenda, ABD misyonuyla ilgili başka bir soruna işaret etti: Yolsuzluk en başından beri yaygındı, dedi. Karzai hükümeti ‘bir kleptokrasiye (hırsızlar yönetimi, Ç.N.) kendi kendini örgütledi’. Bu, 2002 sonrası işgalden daha uzun süre dayanabilecek bir devlet inşa etme stratejisini baltaladı. ’Küçük yolsuzluk cilt kanseri gibidir. Bakanlıklarda daha üst düzeyde yolsuzluk kolon kanseri gibidir. Ancak kleptokrasi beyin kanseri gibidir; bu ölümcül.’ 

“Peki ya Taliban’ın bir daha geri dönmemek üzere bozguna uğratıldığına dair sahte raporlar? Milli Güvenlik Kurulu’nun üst düzey bir yetkilisi, meslektaşlarının yayınladığı yalanları şöyle değerlendirdi: Onların açıklamalarıydı. Örneğin, [Taliban] saldırıları kötüye mi gidiyor? "Çünkü ateş edebilecekleri daha fazla hedef var, bu yüzden daha fazla saldırı istikrarsızlığın yanlış bir göstergesi. Bütün bunlar NATO Avrupa’nın bürolarında ve Savunma Bakanlıklarında açık bir sırdı.”

‘KİLİT OYUNCULAR ÇİN, RUSYA VE PAKİSTAN’ 

Yazar, makalesinin son kısmında Afganistan’ın geleceği için NATO’nun çekilişi ve ABD’nin zayıflayan gücü karşısında bölge kuvvetlerinin başta Çin, Rusya ve Pakistan’ın Afganistan konusunda inisiyatifi ele geçirdiğini şöyle anlatıyor:

“Gelecek ne gösterir? Irak ve Suriye için geliştirilen modeli kopyalayan ABD, 2.500 askerden oluşan ve Afganistan’a uçmaya ve gerektiğinde bombalamaya, öldürmeye ve sakatlamaya hazır bir Kuveyt üssünde konuşlanacak kalıcı bir özel askeri birlik duyurdu. Bu arada, yüksek düzeyde bir Taliban heyeti temmuz ayında Çin’i ziyaret ederek, ülkelerinin bir daha asla diğer devletlere yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacağını taahhüt etti. Çin Dışişleri Bakanı ile bildirildiğine göre ticari ve ekonomik ilişkileri ele alan samimi görüşmeler yapıldı. Şimdi, NATO geri çekilirken, kilit oyuncular Çin, Rusya, İran ve Pakistan’dır (Pakistan şüphesiz Taliban’a stratejik yardım sağlamıştır ve bunun kendisi için büyük bir siyasiaskeri zaferdir).”

aydinlik.com.tr