İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Yeni Dünya Düzeni artık miadını doldurdu, sistem değişmeye başladı. Korona ile birlikte dünya siyasal ve ekonomik olarak ciddi bir değişimin içine girdi. Amerika Birleşik Devletleri küresel liderliği, Avrupa Birliği siyasi birliği kaybetmeye, Liberal Demokrasi yerini otoriter siyasal sistemlere bırakabilir. Emekli Büyükelçi Uluç Özülker ile Korona ile değişen dünyayı konuştuk.Özülker; galiplerin dayattığı bu sistem artık değişmek zorundadır diyor.

Koronavirüs ile dünyada ne değişti?

Bu sadece korona ile ilgili bir olay değil. Geçmişe baktığımızda dünyadaki pek çok krizin, sağlık sorunlarıyla ilgili olarak da değişimler olduğu gerçek. Göç, terör gibi konularda yaşananlar da değişimlerin olacağını gösteriyordu. Arka arkaya sars, ebola vs bunlarla birlikte bir de Korona çıkmak suretiyle insanoğlu ciddi düşünmesi gereken bir noktadadır. Bütün bunlar; bu dünya artık hakşinas bir dünyadan uzaklaştı. İkinci konu ise doğa ile bu kadar uğraşmanın getirdiği ciddi sorunların ortaya çıkmasıdır. Bunları düzelmeden hayatın devam etmesi çok zordur.

Kapitalizm haydutlaştı mı?

Kesinlikle. Kapitalizm vahşileşti. Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte 1990'dan sonra 19.yy'dan başlayarak her asır kendi kırılmaları ile gelmiştir. 19.yy İmparatorluklar çağı idi, ulusdevlet ve laiklikle tanıştı dünya, 20. yüzyılda işbirliği çapına geçti. Bu çağ uluslararası kurumsallaşma çağıydı. Bu da kendi içinde bir düzene oturtulmuştu. Varşova ve Nato karşı karşıya iki bloktu. Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle evrensel boyutta birtakım gelişmelerle karşı karşıya kaldık. Diğer taraftan ulus devletler bazında bunların dünyayla ilişkili etkileri söz konusuydu. Teknoloji, özellikle iletişim süratle değişmeye başladı bu da bizi farklı bir sonuca götürdü.

DÜNYA AKLINI BAŞINA TOPLAMAK ZORUNDA

21.yüzyılda biz bir kırılma yaşıyoruz ve bu kırılma dünya aklını başına toplamadığı takdirde insanoğlunun kendi kendini yok etme politikalarıyla paralel gitmeye başladı. Artık küreselleşen dünyadan değil ama evrensel boyutta birlikte hareket etmesi gereken bir dünya kavramına doğru evrilmeye başladığını görmek gerekiyor.

Hayatımızın her alanına teknoloji girmiş durumda, bu şekilde 5G artık daha hızlı gelişir mi?

Uluslararası planda 4 tane önemli gelişme var. Birincisi Vahşi Kapitalizm ömrünü tamamladı. Bu dünyada çok fazla eşitsizlik yarattı. Teknoloji ile birlikte televizyonlarda savaşı izliyoruz, diğer tarafta göç olayı yaşanıyor. Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor. İnsanoğlu'nun kendi bencilliği ile kendi sonunun getirmeye başlamasıdır. Burada D kendi başına herhangi bir şey çıkaramaz. Evet dünyanuın ekonomik açıdan birinci gücüdür ama dünya sorunlarını kendi başına çözemez.

İkinci husus ulus devleti olarak toplumlar öne çıkmaya gayret gösteriyor ama diğer taraftan önümüze çıkan sorunlar evrensel boyuta geçtiği için sınır veya ulus devlet dediğimiz kavramlar sulandırılmaya başlanıyor. En basitinden ulus devlet dediğimiz şey devleti kontrol altına almadan ötesine taşamıyor. Bakın göçü uluslararası planda durdurabiliyor musunuz? Bugün dünyada olan olaylar topyekün dünyayı ilgilendiriyor. Bu ülkeler aynı zamanda bu sorunların yaratıcısı olarak da ortada duruyor. Mesela Trump ben iklim sözleşmesinden çıkıyorum dedi. Çıktığınızdan itibaren ısınma sürecini mahveder ama Amerika olarak siz de hayatta kalamazsınız. ABD dünyanın yüzde 3 nüfusuna karşılık, yüzde 25'lik tüketimi yapmakta.

BU DÜNYA GALİPLERİN EMPOZE ETTİĞİ SİSTEMİN ADIDIR

Üçüncü faktörse dünya kırılmaların yanında kurumsal altyapıyla geldi. Yani küreselleştiğiniz müddetçe bu kurumsal altyapıyla ayakta kalmak zorunda kalındı. Şimdi halihazırda dünyada var olan kurumlar 20.yüzyıldaki galiplerin empoze ettiği kurumlardır. Daha önemlisi 21.yüzyılın sorunlarına cevap verme kabiliyetinden yoksundurlar. Dolayısıyla bugün dünyada uluslararası planda bu gidişata dur diyecek bir kurumsallaşma da mevcut değil. Bu virüsün her halükarda BM ve DSÖ gibi kurumlar hiçbir şey yapamamıştır. Bu dünyada uluslararası kurumsallaşmayı ciddi bir biçimde öne çıkarmak durumundayız. Ayrıca dünyada zenginlik kavramının da farklı bir boyuta evrildiğini de öngörmek durumundayız.

DOLAR SİSTEMİ DEĞİŞEBİLİR

Dördüncü faktör olarak… Bu gün güvenlik sadece sınır koruması, içeride asayişin sağlanması gibi durumlardan ibaretti. Bugün dünyada güvenlik konuları denildiğinde 14 alan sayılıyor. Örneğin su bir güvenlik sorunudur. Fakirlik, açlık, küresel ısınma dünya için güvenlik sorunudur. Dünya farklı bir boyutta ve bunu yönetmek mecburiyetinde. Bugün dünyanın ve Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri dolarizasyondur. Merkez Bankası dolarizasyon nedeniyle yüzde ellide hakim pozisyonda değildir. Peki bu nereye kadar gidebilir?

DEVLETLER ŞİRKETLERİN ÖNÜNE GEÇMEK ZORUNDA

Devletler yeniden ön plana mı çıkacak?

Bu sorunun giderilmesi için küresel alandaki şirketlerin yerine devletlerin tekrar geçmesi gerekmektedir. Yani küresel şirketleri devletler kontrol etmek zorundadır. Sosyal devletlerin yeniden küreselleşmeyle birlikte şirketleri kontrol edebilmeleri için geri dönmeleri şarttır.

Virüs meselesi ortaya çıktığı zaman hep beraber çöktük. Bu yıl bütün dünya yüzde 30 fakirleşecek. Buna karşılık Amerika'da 7 şirket var ki bunların herbirinin değeri 1 trilyon dolara yakın. Buna rağmen bu şirketler dahi tüketilmediği takdirde onların dahi çöküşe geçeceği ortaya çıktı. Yaşanan bu olaylar karşısında devletin kurtarmak için devreye girdiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu virüs olayı ulus devletin aleyhine çalışacaktır ve bu bizi yeni bir çatışmaya götürecektir.

DEMOKRASİ ÖNEMİNİ KAYBETMEYE BAŞLANDI

Liberal demokrasi önemini mi yitirecek?

Burada kesin olan birinci şey demokrasinin fazileti de tartışılmaya başlandı ve otokratik rejimler yaygınlaştığı görülüyor. Bugün AB dahi bu kapsam içine giriyor. Dolayısıyla daha otokratik dünyaya doğru gidiliyor. İkinci husus şu bu otomatik olarak daha emredici ve daha düzenleyici bir devlet kavramını da beraberinde getiriyor. Liberalizm'in gözden geçirilmekte olduğu bir dönem yaşıyoruz. Virüs krizinden sonra pek çok krizin de kapımızda olduğunu bilmemiz gerekiyor. Dünya yeni bir düzene doğru gidecektir. Fakat bu düzenin şimdilik nasıl olacağı da bilinmemektedir, dünyayı mahvolmaktan kurtarmaya yönelecek yeni bir düzen kurulmaya çalışılacaktır. Herhalde 20.yüzyıl alışkanlıklarımızdan sıyrılmış yeni bir düzene evrilme mecburiyetimizde olduğumuz hissedilmiştir.

Amerika dünya liderliğini ne kadar devam ettirebilir?

Amerikadaki sistem federaldir. Valiler de seçilmiş durumdadır ve bunlar da çok önemlidir. Şuan 6 vali Trump'a başkaldırdı. Trump 3 valiyi tehdit etti. Başta Teksas valisi; biz 'u bakmak zorunda değiliz, çekip gidebiliriz dedi. Amerika kendi içinde Trump'tan evvel de yeni muhafazakarlık adı altında bugüne kadar gelen Amerika'nın acımasız liderliğindeki izler yatar. Evet Amerika hala ekonomik açıdan başat güçtür, ama sosyal devlet anlayışı içinde ne kadar büyük zaaflarla dolu olduğuna da bu virüs salgınıyla ortaya çıkmıştır.

AMERİKAN HAKİMİYETİ ZAMANLA AZALACAK

Teksas valisinin çıkışı Amerika'nın içindeki bölünmeyi tetiklemiş olabilir mi?

Abd böyle bir bölünmeye gitmez, menfaatleri buna şimdilik uygun değildir. Ama Amerika'nın sistemi içinde bir şeyleri gözden geçirmek gerekir. Bugün Amerika'daki ARGE faaliyetlerin yurtdışından beyin göçüyle sağlandığını görüyoruz. Vahşi kapitalizm de devam ediyor. Bütün bunları alt alta yazdığımızda Amerikada bir sistem değişimine gidilmesi şarttır.

DÜNYADA PARA SİSTEMİ DEĞİŞTİĞİ AN ABD ÇÖKER

ABD'nin küresel sistemi kontrolü bundan sonra mümkün olur mu?

Bugün petrol yüzde 64'ü dolar üzerinden gidiyor. Mesela para sisteminin değişmesi şarttır. Amerika da bunu biliyor. Böyle bir zaaf Amerika'nın gücünü de ikinci plana itilecektir. Çünkü Amerika her şeyin kontrolünü dolar üzerinden sağlıyor. Euro dünyada evrensel para birimi olamadı. Yerel paralar gündeme geliyor. Doları piyasadan güç olarak çektiğiniz anda Amerika'nın gücü hızla elinden alınır. Unutmayalım ki, Amerika'nın dış ticaret açığının 23 trilyon dolar olması gerekiyor. Yani 20 trilyon dolarlık GSMH'ya sahip ABD, 23 trilyon dolarlık açıkla hareket etmek zorunda.

Brexit sonrası AB parçalanma veya yeni bir yola girer mi?

Macron 'a verdiği röportajda net olarak şuan dünya çok zorda AB' de bu anlamda çok zorda diyor.  demokrasiye çok önem veriyordu fakat bugün AB'de otokratlaşma başladı. İnsan haklarına , demokrasiye ne yazık ki vurgu azalmaya başladı.

SİYASİ AVRUPA BİRLİĞİ HAYALDİR ARTIK

İtalyanın karşı karşıya kaldığı ve AB'den nasıl bir muamele gördüğünü akılda tutalım. Virüs İtalya'yı bölünmeye kadar da götürebilir. Bugün Avrupa Birliği diye bir şey yok ortada. Sınırlar kapatıldı. Burada Macron çok net bir şekilde iki Avrupa vardır diyor. Bir tanesi ekonomik Avrupa. Ve Avrupa ekonomik bütünlüğünü kaybederse çöker. Zaten Avrupa da Almanya'nın hegemonyası altına girmiş vaziyette. İngiltere ayrılınca güvenlik zaafı da daha da derinleşti. Ekonomik açıdan bir zaafa yeniden uğramış olması Avrupa devletindeki küçük pazarların çöküşlerinin de habercisi olur. Dolayısıyla ekonomik açıdan birarada durmaya çalışacaklar. Ama siyasi Avrupa diye düşündüğümüz hedef bir hayalden öteye geçmiyor artık. Ekonomik açıdan AB küçülecektir. Çok vitesli bir Avrupa gerçekleştirilemezse Avrupa bölünüp ekonomik açıdan bir bütün içinde yaşamayı tercih eden bir Avrupa Birliği olacaktır. Ama italya'nın uğradığı muamele ele alında buradaki birlikteliğin sağlanabilmesi pek de görülebilir bir gelecek olarak gözükmüyor.