Değerli Cumhuriyet Yazarları,

Cumhuriyet yazarı olmak için “değerli” olmak gerekir. Bu nedenle böyle yazdım. 

* * *

Bartu Soral’a uygulanan linç kampanyasından sonra yazmış olduğum eleştiriyi sizlere göndermiştim. Yazıma sadece Sayın Orhan Bursalı, şık olmayan bir tepki verdi. Canı sağ olsun. Benim ona verdiğim yanıt aşağıdadır.

Sayın Bursalı’nın tepkisi: “Süleyman bey çok ayıpladım yazınızı. Sizi aklı başinda bir insan sanırdım. Ayıptır yazfıklariniz.. hepsini geri alın.. durmadan kalıplarla alni pak göğsünü gere gere her türlü ite kopuga karşı mücadele eden bizlere bu saldırılarınizla akp nin trollerinden bir farkinin kalmaz. Bu kampanya cumhuriyete vız gelir tırıs gider. Arka planda rte nin can dostu ırkçılığa kayan sözde sol minik parti trollerinin olduğunü biliyoruz.” 

 

Benin yanıtım: “Orhan Bey, ben Cumhuriyet gazetesi FETÖ desteğiyle

liboşlar tarafından ele geçirilince de benzer görüşte yazılar yazmış, 1971 ve 1992'de olduğu gibi "okuyucu ve Atatürkçü yazarlar birlikte boykot  yapalım" demiştim.

71'de Nadir Nadi, 92'de İlhan Selçuk önderlik etmişti ve kısa zamanda işgalcileri dize getirmiştik. Bu kez yazarlardan katılan olmadı.  

O zaman da siz katılmamış, "CBT'yi yaşatmak için katılmadım" demiştiniz. 

O zaman katılanlardan Ali Sirmen bu kez katılmadı ve o da Bartu Soral'ın lincine katıldı. 

Yazımda "liboşlar tarafından istiskal edilen" dediğim yazarlardan biri de sizsiniz, CBT'yi bu amaçla  kapattılar. Ama gene de ayrılmadınız. 

Bu kez Sayın Alev Coşkun'un uzun süren hukuk mücadelesi ve 15 Temmuz'dan sonra Fetöcü yargıçların temizlenmesiyle geri alınabildi...  

Benim çizgim bellidir. Askerlikten ayrıldığım 1989'dan beri CBT'de birçok yazımı yayımladınız. 

Ergenekon cadı avının yapıldığı dönemde içeri alınan bizim rektör hakkında yazı istediniz; herkesin gölgesinden korktuğu günlerde o yazıyı yazdım ve siz de yayımladınız. 

Sonra sizden bir istek olmadan Fatih Hilmioğlu hakkında da yazdım, onu da yayımladınız...

Ayrıca Sayın Sami Karaören'in makalelerden sorumlu olduğu dönemde, gazetenin 2. sayfasında birçok yazım yayımlandı.

Sonrakiler yazılarımı beğenmemiş olacaklar ki yayımlamadılar.

Gazete liboşlardan kurtarılınca da kutlama yazısı yazdım, Cengiz Yıldırım "yayımlayacağız" dedi ama yayımlamadı. Anlaşılan bunlar da beni beğenmedi… (Gerçekte o yazıdaki fikirler, Bartu Soral’ın fikirlerine yakın olduğu için yayımlanmadı!..)

Bu nedenle benim çizgimi biliyorsunuz sanıyordum, arka planımda kimse yoktur. 

Bartu Soral'ı ben, yazdığı yazılarla değerlendiriyor ve bu yazılardaki görüşlerine katılıyorum... 

Sizin SOROS ve Türkiye'deki uzantıları, daha doğrusu emperyalizmin Türkiye üzerindeki planları hakkındaki görüşünüz nedir? Bunu öğrenebilirsek, o zaman daha rahat tartışabiliriz. 

Ben Atatürkçüyüm, bunu bildiğinizi sanıyorum; bu konuda aktivist olduğumu da biliyorsunuz, bizim vakfımızın yurduna yardım da ettiniz, teşekkür ederiz. 

Atatürkçü olduğum için elbette antiemperyalistim ve Soros gibi insanlığa büyük acılar yaşatan emperyalizmin ajanlarından ve onların işbirlikçilerinden nefret ederim...

60 Yıllık bir okur olarak, ben Cumhuriyet'in içinde eskiden beri ABD'ci liboşlar ve Kürtçülerin olduğunu da biliyorum.

Çok eskilerde Zeynep Oral, Jose Carreras'dan söz eden bir yazısında, Jose'nin e'sinin üzerine bir çizgi koymuş ve "bu düzeltmeyi sayfa editörü Bay X'in uyarısı üzerine yaptığını; Bay X'in 'Carreras İspanyol değil, Katalan; bu nedenle adı İspanyolca değil, Katalanca yazılmalı; İspanyolca yazarsak biz 'anadilde eğitimi' savunamayız' dediğini" yazmıştı. Bu konudaki eleştirimi o zaman hem İlhan Ağabey'e hem de Zeynep Oral'a yazmıştım. 

Öyle görülüyor ki bunların sayısı artmış ama asıl ben sizin tepkinizi yadırgadım; “Bartu Soral’ın yazılarını okumadan, genel havaya uyarak eleştirdiğinizi” düşünmüştüm.

Dostça selamlar..”

 * * *

Bu konuda bana gelen ve önemli savlar içeren başka yazıları ekte sunuyor ve sizi tarihle baş başa bırakıyorum.

Bu arada Atatürkçülüklerinden kuşku duymadığım arkadaşların gazeteden ayrılmayıp yazılarını sürdürmelerini ve İsmet Paşa’nın “namusluların da namussuzlar kadar cesur olmaları gerektiği…” sözünü unutmaksızın, mücadele etmelerini diliyorum.

Dostça selamlarımla…

Süleyman Çelik