Güneş Erkul yazdı...


19 Mayıs 1919 sözleşmesi yaşatır,
23 Nisan 1920 sözleşmesi yaşatır,
29 Ekim 1923 sözleşmesi yaşatır,
Özetle; Bağımsızlık şiarı, Ulusal egemenlik azim ve kararı,
Cumhuriyet Devrimi yaşatır,
Kara Fatma yaşatır, Tayyar Rahmiye Ana, Gördesli Makbuleler,
Şerife Bacılar, Kurtuluş Savaşı yani erkek kadın ayırmadan yapılan emperyalizme karşı İstiklal Savaşı yaşatır,
"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim diyemez, Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." diyen anlayış yaşatır,
hem kadını yaşatır,kadını yaşatan aileyi yaşatır, insanı yaşatır, ulusu yaşatır, geleceği yaşatır, vatanı, İstiklal ve Cumhuriyeti yaşatır.
Feodalizm öldürür, derebeylik , ağalık düzeni ve töreleri...
Kapitalizm öldürür, metalaştırmak, nesneleştirmek, kadını ete indirgemek, aşkı, cinselliği alabildiğine istismar etmek hem gerçek sevgiyi, aşkı, hem de kadını, yaşamanın tadını öldürür, doyumsuzlaştırır elde etme, elde tutma, mal, sermaye olarak görme, aklını, ruhunu yok edip şekle indirgeme,
bir toplumu yok etmek isteyen önce kadını hedef alır, onu susturur, bozar, yok eder,
kadın ailedir, kadın toplumun "ana"sıdır, temelidir, yarınlarıdır,
aile de yönetebilir, devlet de,
Türk töresine göre "eş"tir o, ne erkekten fazla, ne de az, "eş"tir,
Türk'ün geleceğini doğuran güneştir,
Türk'ün kutlu atası Bilge Kağan der ki ; Tanrı, Türk halkı yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağanı ile anam İlbilge Kadını Türklerin başına getirdi.
Orta Asya Türk devletlerinin hepsinde (İskitler, Hunlar, Göktürkler, Uygurlar) kadın önemli hak ve yetkilere sahip bulunmaktadır. Örneğin İskitler'de, her kadının İskit erkekleri gibi savaşçı ve asker olarak yetiştirilmesi geleneği vardı. Bundan dolayıdır ki İskit'li göçebe kadınlar her savaşta erkekleriyle birlikte çarpışıyorlardı.

Türk devletlerinde Türk kadınları bu tür faaliyetleri büyük bir vakar ve haysiyetle yürütmüşlerdir. Hatta bu türlü faaliyetlerde öylesine büyük yetkilerle hareket etmişlerdir ki Büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Mete'nin hatunu imzalamıştır.

Hunlar döneminden itibaren kadınerkek ayrımı yapılmadığı ve kadın erkeğin tamamlayıcısı olarak kabul edildiğinden kadınsız hiçbir iş yapılmazdı. Hatta öyle ki kağanın emirnameleri sadece "Hakan buyuruyor ki‟ ifadesiyle başlamışsa geçerli kabul edilmezdi.

Yabancı devletlerin elçileri sadece hakanın huzuruna çıkmazlardı. Elçilerin kabulü esnasında hatunun da hakanla beraber olması gerekirdi. Bazen de hatunlar tek başlarına elçileri kabul ederlerdi.

Örneğin; Avrupa Hun ülkesine gelen elçiler Attila'nın eşi ArıgHan tarafından kabul edilerek devlet işleri görüşülebilmektedir. Kabul törenlerinde, ziyafetlerde, şölenlerde hatun hakanın solunda oturur. Siyasî ve idarî konulardaki görüşmeleri dinleyerek fikrini beyan eder hatta harp meclislerine bile katılırdı.

Ziya Gökalp bu durumu ''Eski kavimler arasında hiçbir kavim Türkler kadar kadın cinsiyetine hak vermemişler ve saygı göstermemişler'' şeklinde izah etmiştir.

Türk mitolojisinde kadın gayet yüksek bir mevkide tasvir edilmektedir. Yaradılış Destanı'na göre kadın kâinatın yaratılışına sebep olan ilham kaynağı olarak görülmüştür. Türk destanlarında ise kadın ilahî bir varlık konumundadır. Erişilip dokunulması, koklanması, kısaca beş duyu ile algılanmasının imkânı bulunmamaktadır.

Yaratılış Destanı'nda Ülgen'e (Tanrı) insanları ve dünyayı yaratması için fikir ve ilham veren "Ak Ana" adında bir kadındır. Oğuz Kağan'ın ilk karısı karanlığı yararak gökten inen mavi bir ışıktan, ikinci karısı ise kutsal bir ağaçtan doğmuş insanüstü varlıklardır.

Türk mitolojisinde bulunan tanrıçalardan bazıları şöyledir:
Ak Ana: Ülgen’e sonsuz sulardan gelerek “Yaratma” emrini veren tanrıçadır

Umay Ana: Çocukları ve hayvanları koruyan tanrıçadır.

Ayısıt: Güzellik tanrıçasıdır. Çocuklara ruhlarını verir.

Kübey Hatun: Doğum tanrıçasıdır.

Asena: Yol gösterici, lider tanrıçadır

Ötügen: Devleti koruyan ve hakimiyeti sağlayan tanrıçadır.

Efsanevi yönünü gerçeğe dönüştüren
Kara Fatma (Fatma Seher Erden), Nezahat Onbaşı (Nezahat Baysel), Şerife Bacı, Halime Çavuş, Çete Emir Ayşe, Gördesli Makbule, Nene Hatun ve sayısız isimsiz kahramandır Türk kadını,
ne sefil Femen vb Soros kadınına, ne de cariye olma heveslileriyle karıştırmayın,
Sözün özü; Doğu Feodalizmi de öldürür, Batı Kapitalizmi de,
Türk kadınının kurtuluşu ise istiklal ve cumhuriyetinin kurtuluşuna "eş"tir,
1919, 1920, 1923 onu özüne döndürür.
Zira Türkiye'nin belki de dünyanın en büyük kadın hakları savunucusu bir erkektir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.
"'Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir." diyen ulu önderi dinliyor çareyi kendi benliğimizde buluyoruz zira;
Cumhuriyet yaşatır, Tam Bağımsız Türkiye yaşatır,
Atatürk yaşatır, ulus bilinci yaşatır.
Erkek düşmanlığı da kadın düşmanlığı da gerçek düşmanı gözden kaçırır, milli birliği ve dayanışmayı parçalar, vatan savunmasını böler, ulusu , vatanı öldürür, emperyalistlere esir eder.

1919'un Samsun, 1923'ün Ankara sözleşmesi mi? Hangisi yaşatır? 2011'den beri uygulanan İstanbul sözleşmesi mi?


İLK KURŞUN