Daha yarım saat vardı oysa. Gündüzden denemesini yaptıkları hoparlörlerden, mahallenin gençleri çalmaya başladı marşlarımızı. Haydi, gelin bayram kutlayacağız... Davete hızla icabet etti mahalleli. Günler öncesinden hazırlanmış balkonlara, ellerinde Türk bayraklarıyla yediden yetmişe herkes doluştu. Çocuklar bayramlıklarını giymiş, kırmızıbeyaz kıyafetleriyle hanımefendiler asil, beyefendiler özenli, adettendir. Önce 23 Nisan Marşı’nı söyledik hep bir ağızdan. Arş İleri, İzmir Marşı, Onuncu Yıl Marşı derken arada bir zeybek türküsü, sonra tekrar 23 Nisan Marşı… Ellerimiz patlarcasına alkışlıyoruz birbirimizi. Bak, evdeyiz ama coşkumuzdan bir şey kaybetmedik. Moral bul kardeşim, korona mı bize engel olacakmış! Buradayız, hep birlikteyiz, biz Türk milletiyiz, diz çökmeyiz! Saat 21.00 olmuş. İşte şimdi en gür sesimizle başlıyoruz: Korkma! 

Sınır hattından Mehmetçiğin sesini duyuyoruz, karakoldan polisimizin. Mavi Vatan’da donanmamızı görüyoruz, hastane koridorlarında sağlık çalışanlarımızı.

Alkışlar devam ediyor bir süre daha. İçeri giriyoruz ve telefonlara sarılıyoruz tabi. Acaba yalnızca biz mi böylesi yoğun duygular yaşadık? Yok, Türkiye’nin dört bir tarafından mesajlar geliyor, 83 milyon tek yürek olmuşuz. Dilimizden dökülüyor içimizden geçenler: Bu milletin bilincinden Atatürk’ü, kalbinden bağımsızlık aşkını ve vatan sevgisini kimse söküp alamaz. İyi ki Türk milletinin bir ferdiyim! 

Tarihin en yoğun katılımlı 23 Nisan kutlaması olsa gerek. Derslerle dolu. Türk milleti meğer en büyük öğretmenmiş.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un çağrısına kendilerini “onlardan” ayırarak karşılık verenler olmuştu. Seçenekler arandı, cılız sesler duyuldu. Aynı gemide yer almamakta ısrarcı çizginin en cesur çıkışını Atatürkçü Düşünce Derneği yaptı ve üyelerini saat 14.00’de İstiklal Marşı okumaya çağırdı, 21.00’deki eyleme katılımı isteğe bağlı kıldı. Sonuç olarak, 23 Nisan günü saat 14.00’de sokaklardan çıt çıkmıyordu. ADD’nin çağrısına ilgi gösteren olmadı. Ders 1; birleştirenler kazandı, bölenler kaybetti. 

Emin Çölaşan ve birkaç köşe yazarı ise salgın fırsat bilinerek 23 Nisan kutlamalarının içinin boşaltıldığını ima etmişti. Siyasi arenada bu cephenin başını Meral Akşener çekti. Halk TV’de Özlem Gürses’in konuğu olarak katıldığı yayında 23 Nisan’ı da kapsayan dört günlük sokağa çıkma yasağı hakkında “Arkasında ne var, göreceğiz” diyordu. 23 Nisan akşamı sosyal medyada yer alan binlerce yorumdan yalnızca dördünü örnek teşkil etmesi için aktarıyorum: “Belki daha önce hiç böyle coşkuyla kutlanmadı. Her evden yükselen İstiklal Marşı ve polisin güzel günler göreceğiz çocuklar diyerek eşlik etmesi”, “Tarihte bir ilk yaşandı! An itibariyle hepimiz, çocuklarla birlikte balkonlarda camlarda İstiklal Marşımızı tek bir ağızdan söyledik. Havai fişeklerle 23 Nisan’ı kutladık. Sevinci ve hüznü bir arada yaşadık. Ne mutlu Türküm diyene”, “Tüm ülke tek ses halinde İstiklal Marşı okuduk, katıldığım en güzel etkinliklerden biriydi”, “Bir yandan ağladım bir yandan eşlik ettim, ülkenle gurur duy Türkiyem”. Türk milleti tarihinden aldığı güçle zorlukları yeneceğini gösterdi. Kutlamaların içinin boşalması bir yana anlamının kuvvetlendiği görüldü. Ders 2; fitneciler kaybetti, milli birlik pekişti.

Vatan Partisi, 23 Nisan balon bayramı değil milli hâkimiyet devriminin bayramıdır diyerek son derece net bir siyasi çerçeve çizdi. 23 Nisan özel oturumunda Meclis Başkanı Mustafa Şentop, milli mücadelenin geçmişe ait bir hatıra olmadığına vurgu yaptı ve Milli Mücadelenin istiklali tam yolunda kesintisiz ve kararlı davranmayı zorunlu kılan şuurun adı olduğunu belirtti. Milli bir görev koydu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise aynı oturumda demokrasi, yeni anayasa, yerel yönetimler vurgularını tercih etti. CHP’nin hazırladığı görsellerde de milli egemenlik, milli birlik, tam bağımsızlık, Türk devrimi yerine barış teması işlendi. Pikaçulu afişe değinmiyorum bile. CHP’nin seçimlerinde şüphesiz ki HDP ittifakının etkisi var. Türkiye emperyalizmle savaşırken ve onun beslediği terör örgütleriyle mücadele ederken barış istemek ne ile açıklanabilir? Kimle barış? Üstüne üstlük, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş ile birlikte İzmir Barosu’nun 23 Nisan söyleşine katıldı. Egemenliği milletten alıp ABD’ye teslim etmeye çalışanlarla Ulusal Egemenlik Bayramı mı kutlanır? Çocukları dağa kaçıranlarla Çocuk Bayramı mı kutlanır? İzmirlilere “Mustafa Kemal’in itleri” diyenlerle İzmir’de etkinlik mi yapılır? Yapılmaz tabi, ders 3: Vatan cephesi güçlendi, Türk milleti ABD gemisindekileri uyardı.

23 Nisan’da, eylem çağrılarında ve sloganlarda iki çizgi belirginleşti. İki çizgi, iki cephe. 24 Temmuz’da, Barış Pınarında, Fırat Kalkanında, Zeytin Dalında, 15 Temmuz’da, Diyarbakır Annelerinde cepheleşme neyse 23 Nisan’ın cepheleşmesi de o. Koronavirüsle mücadelede cepheleşme neyse 23 Nisan da o. Dünyanın en büyük korosu; karamsarların, millete güvenmeyenlerin, Atatürk’te birleşmeyenlerin cephesini sarstı.

Meltem Ayvalı/Aydınlık