Zafer Aktaş’ın İstanbul Emniyet Müdürü olarak atanmasıyla 'Fethullah Gülen ve Işık Tarikatı' adlı rapor da yeniden gündeme geldi. 21 yıl önce Aktaş’ın da aralarında bulunduğu özel bir ekip tarafından hazırlanan rapor, FETÖ'ye yönelik tespit ve teşhisler içeren ilk resmi rapor olma niteliğini taşıyordu.

Raporu hazırlayan ekipteki Cevdet SaralOsman Ak ve Ersan DalmanHürriyet’ten Musa Kesler'e konuştu.

Cevdet Saral (Dönemin Ankara Emniyet Müdürü): Rapordaki analizlerimizi o zaman kimse kale almadı. FETÖ’nün devlet içindeki organları bizim yazdığımız raporu kapatmak için ellerinden geleni yaptılar. Telekulak soruşturmasıyla bizi hedefe koydular. Genel Müdürlüğün istihbarat biriminde yuvalanmış bir ekipti. Biz devletin iradesiyle bir kenara çekildik. Ama netice bizim raporda yazdığımız bütün gerçekler ve tespitlerimiz ile devlet yüzleşti. Devlet içinde örgütlenenlerin akıbeti de bu raporla hazırlanmış oldu. Orada bahsettiğimiz tehlike, rapordan 17 yıl sonra 15 Temmuz’da gerçek oldu. Zafer Aktaş bu raporun önemli kahramanlarından biriydi. Devlet için yaptığı bu hizmetlerin o dönemde takdir edilmesi mümkün olmadı.

Osman Ak (Dönemin İstihbarattan Sorumlu Yardımcısı): Raporumuz örtbas edildi. 'Gerçek dışı rapor hazırlamak' iddiasıyla suçlandım. Ankara DGM’de Fethullah Gülen’e açılan davanın temeli de bu rapordu. Örgütün en güçlü olduğu dönemdi. Soruşturmayı yürüten DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’e de kaset komplosu kurdular. Biz 200’ün üzerinde dava ile yargılandık. En son davamız 12 ay önce bitti. Hepsini de kazandık. İstanbul’un yeni emniyet müdürü Zafer Aktaş da o dönem çok sıkıntı çekti. Rütbelerimiz söküldü, mahkeme kararıyla geri aldık. Mahkeme kararıyla tekrar söküldü. Bütün özel hayatımız didik didik edildi. En ufak bir şey bulsalardı bizi perişan ederlerdi. İlk kez 'haşhaşi' ifadesini onlar için ben kullanmıştım. Zafer Aktaş’ın İstanbul’da da çok başarılı olacağına eminim.

Ersan Dalman (Dönemin İstihbarat Şube Müdürü): Raporu hazırladığımız süreçte bilgisayarımıza virüsler bile gönderildi. O dönemler bizi öve öve göklere çıkaran bazı gazeteciler, yazarlar biz Fethullah Gülen’e dokunduğumuz anda bizi yerin dibine sokmaya başladı. Herkes bizim aleyhimize döndü. Biz ne yaptığımızdan emindik. Raporu hazırlarken Fethullah Gülen’in okumadığım kitabı kalmadı. Satır, satır okuduk. Raporun devamı gelecekti ama fırsat vermediler. Açığa alındık. Fethullahçıların sonraki eylemlerini gördüğümüzde hiç şaşırmadık. Hatta darbe girişimine de şaşırmadık. Çünkü biz raporumuza tahminlerimizi değil bildiklerimizi yazdık.

1999'da Gülen’in emniyet ve devletin diğer kurumları içindeki yapılanması hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü bir araştırma başlatmıştı. Bu kapsamda Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden bir rapor hazırlaması istendi. Ankara emniyetinde bunun için çekirdek bir kadro oluşturuldu.

Yaklaşık 1 aylık çalışmanın ardından 'Fethullah Gülen ve Işık Tarikatı' başlıklı 46 sayfalık bir rapor hazırlandı.

19 Mart’ta tamamlanan ve Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne sunulan raporda FETÖ’nün devletin en kritik kurumlarında nasıl örgütlendiği ve nihai hedefinin ne olduğu anlatılıyordu. Raporda Gülen’in yapılanması ‘dini motifli siyasi hedefli bir terör örgütü’ olarak nitelendiriliyordu.

Gülen bu rapordan iki gün sonra 21 Mart 1999’da 'tedavi' gerekçesiyle ABD'ye gitti.