FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam 9 yıl geçti. Kurtuluş Savaşı’nda bile düşmanın yaklaşamadığı Türkiye Büyük Millet Meclisi, vatan haini FETÖ’cüler tarafından tarihinde ilk kez bombalandı.

Kimileri marketlerden yiyecek, bankamatiklerden para çekmek, benzin istasyonlarından arabalarına yakıt almak için sokağa çıkarken; iradesini korumak için sokağa çıkan Türk milleti ise ilk kez darbeci vatan hainlerinin elinden Türkiye’yi kurtardı.

253 ŞEHİT, 2.740 YARALI

O gece, F16 uçaklarından atılan bombalarla, tanklardan atılan toplarla, silahlardan çıkan mermilerle 184’ü sivil, 63’ü polis ve 6’sı asker olmak üzere 253 vatan evladı şehit oldu. 2 bin 740 kişi de yaralandı. FETÖ’cü darbecilerden 34’ü ölü, 49’u yaralı ele geçirildi.

16 Temmuz sabaha karşı 03.00’da başlamasını planladıkları darbe girişiminin öğrenildiğini düşünerek; panikle erkene çekmek zorunda kalan FETÖ’cülerin 15 Temmuz akşamı saat 21.00 civarında Boğaz Köprüsü’nü trafiğe kapatarak darbeye kalkışmalarını kimileri “O saatte darbe mi olur?” diye küçümsemeye çalışırken, 56 kentte darbeye kalkışılmasını görmezden gelmeye çalışıldı.

289 DARBE DAVASI BİTTİ

56’sı İstanbul’da, 56’sı Ankara’da toplam 289 fiili darbe davalarının tamamı bitti. Türk mahkemeleri, FETÖ’cü darbecileri dünyaya örnek şekilde hukuk içinde yargıladı. 17 sanık hakkında 141 kez, 1 sanık hakkında 140 kez, 1 sanık hakkında 137 kez, 31 sanık hakkında 4’er kez, 4 sanık hakkında 3’er kez, 2 sanık hakkında 28 kez olmak üzere 1.634 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. 1.366 sanığa müebbet, 1.891 sanığa 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişen sürelerde süreli hapis cezası, 2 bin 870 sanığa ise beraat, 964 sanığa ceza verilmesine yer olmadığı kararı olmak üzere toplam 8.725 kişi hakkında karar verildi.

MASUM ERLERE BERAAT

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanların 85’i general, 1.116’sı subay, 266’sı astsubay, 56’sı uzman çavuş, 6’sı polis memuru, 12’si er, 61’i askeri öğrenci, 32’si sivil.

Müebbet hapis cezası alanların ise 24’ü general, 536’sı subay, 181’i astsubay, 170’i uzman çavuş, 9’u polis memuru, 92’si er, 352’si askeri öğrenci, 2’si sivil.

Süreli hapis cezası alanların 26’sı general, 776’sı subay, 323’ü astsubay, 427’si uzman çavuş, 156’sı polis memuru, 45’i er, 106’sı askeri öğrenci, 31’i sivil kişi, 1’i mülki amir.

Haklarında beraat kararı verilenlerin ise 24’ü general, 461’i subay, 397’si astsubay, 615’i uzman çavuş, 32’si polis memuru, 1.165’i er, 154’ü askeri öğrenci, 22’si sivil .

Yargılama sonuçlarına bakıldığında; çoğunluğu er olmak üzere suça karışmamış olanların hakkında beraat kararı verildiği görülüyor.

289 darbe davasının tamamı karara bağlanırken; bu karalardan 271’i temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderildi ve 224’ü Yargıtay tarafından onandı, 23’ü bozuldu, 24’ünün incelenmesi Yargıtay’da devam ediyor.

713 BİN 497 KİŞİYE İŞLEM

Türkiye’nin yıllardır FETÖ ile mücadelesine bakıldığında; vatan haini örgütün ne kadar büyük olduğu da ortaya çıkıyor. FETÖ silahlı terör örgütü ile ilgili yürütülen soruşturmalarda bugüne kadar 713 bin 497 kişiye adli işlem yapıldı. 59 bin 617’si hakkında soruşturma; 24 bin 724’ü hakkında yargılamalar ilk derece mahkemeleri nezdinde devam ediyor. Yargılamalarda 263 bin 125 kişi hakkında karar verildi. Bunlardan 126 bin 806 kişi hakkında mahkûmiyet, 114 bin 829 kişi hakkında beraat, 20 bin 796 kişi hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 694 kişi hakkında değişik kararlar verildi.

34 BİN 421 KİŞİ ARANIYOR

Soruşturmalarda 366 bin 31 kişi hakkında ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Haklarında karar verilenlerden 11 bin 167 FETÖ mensubu halen cezaevinde bulunuyor. Bunların 9 bin 289’u hakkında karar kesinleşti. 943’ü hakkında ilk derece mahkemeleri çeşitli cezalar verdi ve onanmayı bekliyor. 9 bin 289’unun ise cezası kesinleşti. Cezaevlerindeki 935 kişinin ise yargılaması tutuklu olarak devam ediyor. FETÖ davalarında 191 bin 880 kişi hakkında adli kontrol kararı verilirken, 32 bin 421 kişi hakkında yakalama kararı bulunuyor.

TSK’DA 25 BİN İHRAÇ�

Bugüne kadar yapılanlar bunlar, ancak halen süren ve yapılması gerekenler var. Nitekim, 15 Temmuz sonrası “Renklendirme” yöntemiyle farklı kimliklerle gerek Emniyet’te gerek TSK’da gerek sivil bürokraside varlığını korumaya çalışan FETÖ mensupları olduğu gibi; “Çalışma evleri” üzerinden yeniden devlete sızmaya çalışanlar tek tek ortaya çıkarılıyor.

Darbe girişimine katılanların rütbeli personel sayısı 5 bin 600 iken bunun 5 katı, yani 25 bin FETÖ mensubunun TSK’dan ihraç edilmiş olması tehlikenin derinliğini gösteriyor.

ANKESÖRDEN YÜZDE 37 İTİRAFÇI ÇIKTI

Nitekim, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Can Tuncay’ın başında olduğu “Ankesörlü hat” operasyonları, FETÖ tehdidini rakamlarla göz önüne seriyor. Ülke genelinde darbe girişiminden sonra günümüze kadar darbe girişimi veya FETÖ terör örgütü üyeliği nedeniyle haklarında işlem tesis yapılmayan diğer asker şahıslara yönelik 1.915 operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyonlar kapsamında 28 bin 194 şüpeli tespit edildi. Bunlardan 25 bin 801’’i gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 8 bin 992’si tutuklandı. 13 bin 968’i adli kontrol kaydıyla, 2 bin 841’i kayıtsız serbest bırakıldı. 2 bin 393 kişi ise firari durumda. Serbest bırakılmasına karar verilen toplam sayıdan 9 bin 533’ü  etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı oldu. İtirafçıların oranı ise yüzde 37’yi buluyor.

SAVCILIK: HALEN EN BÜYÜK TEHLİKE

Tüm bunlara rağmen FETÖ halen devlet içindeki en büyük tehlike olarak görülüyor. Tekrar edeyim; darbe girişimine katılan rütbeli FETÖ mensubu 5 bin 600 iken bunun beş katı, yani 25 bin kişinin 15 Temmuz sonrası “ankesörlü hat” araştırmasıyla tespit edilerek ihraç edilmesi nasıl büyük bir tehlikenin bertaraf edildiğini gösteriyor. O yüzden 15 Temmuz darbe girişiminin 10’uncu yılına girerken savcılığın açıklamasındaki şu cümleyi aklımızdan hiç çıkarmamamız gerekiyor: “Fetullahçı Terör Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içerisine sızmış ve halen tamamı deşifre edilemeyen mensuplarının sayıca darbe girişimine katılanlara oranla daha fazla olduğu, bu yönüyle terör örgütünün devletimizin anayasal düzeni ve bekası açısından halen en büyük tehlikeyi ihtiva eden terör örgütü konumunda bulunduğu unutulmamalı”

İhaneti unutmak ölüm, haine merhamet vatana ihanet demektir.

Nedim Şener

Hürriyet