CUMHURİYET YAZARI NATO’DA KALMAYI SAVUNDU

MUSTAFA BALBAY / CUMHURİYET

Türkiye’ye dönersek... Türkiye NATO’dan çıkarsa NATO Türkiye’ye girer. Şu anda Türkiye’nin konumu şu: NATO’nun üyesi ve hedefi! Yeniden kurulma çalışmaları süren yeni dünya düzeninde içinde bulunduğumuz coğrafyanın şakası olmadığını yaşayarak görüyoruz.   Türkiye, NATO üyesi kalarak NATO’nun ana karar vericilerinin vahşi politikalarına karşı kendini koruyabilir. Bir de etrafında barış halkası örmek için güven veren bir siyaset izleyerek. Erdoğan bu konuda ne yapar? Bugüne kadar yaptığını.

Hazırlayanın Notu: NATO’da kalarak NATO’nun vahşetinden kendimizi koruyabilirmişiz. Bir vatanseveri bu sözler dışında daha ne bu kadar öfkelendirir bilmiyorum. Bunlara sorsan Atatürkçüyüm derler ama mandacılığın, teslimiyetçiliğin, korkaklığın kitabını yazıyorlar. Kendisi de FETÖ’ nün vahşetinden aynı teslimiyetçilikle “Ben gazeteciyim” diyerek yırtmaya çalıştı, olmadı. Balbay cevap versin. 70 senedir NATO’da kalarak hangi beladan kendimizi koruduk? 15 Temmuz’da NATO’da olmak bizi korudu mu? ErgenekonBalyoz kumpasından NATO’da kalarak kurtulabildik mi? Atatürk “Ya İstiklal Ya Ölüm” yerine “Ya şu İtilaf devletlerinin yanına sokulayım” mı dedi? Balbay gibilerin NATO konusundaki teslimiyetçi çizgisinin hükümet çevrelerinde de benzer fikirleri savunanlara ders olmasını diliyoruz.

SABAH YAZARINDAN RUSYA İLE DOSTLUĞUNA ZARAR VERİCİ İFADE: EVCİLLEŞTİRİLEBİLİR

HASAN BASRİ YALÇIN / SABAH

Bu savaşı bitirmenin aslında tek bir yolu var. Baştan beri söylemeye çalışıyorum.  Avrupalı devletler, ABD'nin kuyruğuna  takılmak yerine Türkiye'nin geliştirdiği  inisiyatife yönelebilirse mesele bölgeselleşebilir  ve zaten ağır hasar almış  Rusya evcilleştirilebilir.  Aksi takdirde bu mücadelede Avrupa da Rusya da ağır hasar alır. Dahası Avrupa, ABD'ye daha bağımlı hale gelir. Bence ilk defa  "Türkiye olmadan  Avrupa güvenliği sağlanamaz"  fikri ete  kemiğe bürünüyor.

SÖZCÜ YAZARININ DERDİ TÜRKİYE DEĞİL

 SONER YALÇIN / SÖZCÜ

Bahçeli'nin  dünü  mü yanlıştı,  bugünü  mü doğru? Diyor ki; Amerikan emperyalizmine karşı çıkan  solcular  neredesiniz? Nasıl  dönüşüm  yaşadınız ki, 6'ncı Filo'nun tayfasıkurşun askeri oldunuz? Doğru tespit. Ancak sanırım Bahçeli bunu  tüm solcular  için söylemiyor;  çünkü,  bedeller ödeme pahasına inatla devrimci çizgisini bozmayan solcular var hâlâ bu ülkede… Peki… Bahçeli nasıl bir  düşünsel  değişim  yaşadı ki, 6'ncı Filo'ya karşı çıkan  devrimciler ile aynı safta  buluştu? On yıllar sonra  (hep Rusya/SB karşıtlığıyla bilinen) bir milliyetçi parti, Amerikan emperyalizmine karşı neden tavır almaya başladı? Ki partinin yayın organı  TÜRKGÜN  de Bahçeli'nin sözlerini dün manşete taşıdı. Son dönem Bahçeli konuşmalarında sıklıkla görülüyor; pek sadık olduğu  neoliberalizme  karşı da sesini çıkarmaya başladı. Halkçılığı, toplumculuğu, ulusal pazarı koruyan milliyetçilik  ışığını  hatırladı demek! O halde: MHP'deki politik değişimi nasıl değerlendirmeliyiz?  Bu,  yurtsever devrimcilere karşı Soğuk Savaş ürünü  salt komando olmaya indirgenen  statükocu bilincineylemin,  kökü 1880'lere dayanan Türkçülük  özüne  dönüşü mü? Elbet tartışmalıyız…

Hazırlayanın Notu: Yazarın Devlet Bahçeli’nin ABD, NATO karşıtı açıklamalarından rahatsızlığı diline yansımış. Açıklamadan olumlu vurguları öne çıkarmak, Türkiye’ye meseleyi doğru anlatmak yerine geçmişte dövüşmeyi tercih etmiş. Ben nasıl solculuk yapacağım şimdi diye üzüldü sanırım. Türkiye diye bir derdi olmayanlar Bahçeli’nin açıklamalarından rahatsız olabilir, arkasında önünde bir şeyler arayabilir, “sen de geçmişte bunu yaptın” diye bağırabilir. Biz Türkiyemiz adına mutlu oluyoruz. 

CHP BİLDİĞİNİZ GİBİ: KAFADA KOLTUK, HAVADA SANDALYE

MAHMUT ÖVÜR / SABAH

CHP yönetiminde birilerinin ayağı kayıyor, birilerine yeni koltuk veriliyor, birileri için de yeni pozisyonlar hazırlanıyor. Kimse ne olduğunu tam anlamış değil. Örneğin,  Bülent Tezcan'ın yeniden MYK üyesi olması, üstelik  Tuncay Özkan'ın odasının ikiye bölünüp Tezcan'a yer açılması herkesi şaşırttı. Özkan, parti içi "zoom" görüşmelerinden çıkartılmış. Bu gelişmelere en çok şaşıran da Berlin dönüşü haberdar olan Genel Başkan Yardımcısı  Oğuz Kaan Salıcı'ydı. Kulislerde konuşulanlar, Salıcı'yı daha çok şaşırtacak görünüyor. Çünkü MYK'ya ikinci bir isim daha geliyor:  Tekin Bingöl...  Bingöl, seçimlerin yürütülmesinden sorumlu olacakmış. Şimdilik atılan bu iki adımım Salıcı'ya  "git"  anlamına geldiği söyleniyor.

YENİŞAFAK YAZARI YANILIYOR, FIRSAT İSRAİL İLE DEĞİL RUSYA İLE İŞBİRLİĞİNDE

MEHMET ACET / YENİŞAFAK

AB, tükettiği doğalgazın yüzde 40’nı Rusya’dan ithal ediyor. Bu da kabaca 200 milyar metreküpe tekabül ediyor. Yani bizim toplam tükettiğimiz gazın 4 katı kadar gaz Rusya’dan Avrupa’ya gidiyor. Avrupa’nın Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığının bitmesi için doğu tarafı hariç, kuzeyde, güneyde, batıda yani her nerede doğalgaz varsa, bu gazın güvenli ve yüksek kapasiteli boru hatları üzerinden Avrupa kıtasına, en fazla da Almanya’ya ulaştırılması gerekiyor. İşin açıkçası, Avrupa’nın dev cüssesini doyurabilecek doğalgaz rezervleri büyük ölçüde kıtanın güney ve güneydoğusunda bulunuyor. Doğu Akdeniz’den, Mısır’dan, İsrail’den, İran ve Irak’tan, Azerbaycan’dan, Körfez’den taşınabilecek gazın gidebileceği en iyi güzergâh ise Türkiye’den geçiyor. Coğrafi konumu dışında, acilen geçmesi gereken gazlar için kurulu haldeki boru hatları, Türkiye için ikinci bir avantaj daha sağlıyor. Ukrayna savaşı başladıktan sonra Türkiye’ye geliş gidişlerin artması, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un, Almanya Şönsölyesi Scholz’un yaptığı ziyaretler, doğrudan enerji başlığıyla alâkalıydı.

Aydınlık