Amerikan emperyalizmine karşı direnen Venezuela Devlet Başkanı Maduro’yu Yılmaz Özdil’in eleştirmesi hayretle karşılandı.

Yılmaz Özdil, bugün bir yazı yayınlamış. Başlığı “Devl’et Mill’et Nusr’et.”

Özdil daha yazıya başlarken ilk cümlesinde niyetini belli etmiş. ‘Asrın Liderimizin bir numaralı arkadaşı’diye başlayan yazıda Maduro’yu yerden yere vurmuş.

Maduro için ‘sosyalist ayaklarına yatan’ ifadesini kullanan Özdil, emperyalizme karşı ülkesini canhıraş bir şekilde savunan Maduro’ya (ve bir devlet başkanına) argo bir ağız ile hitap etmesi herhalde bir tarafgirliğin veya düşmanlığın ifadesidir.

Maduro’nun ülkesinde verdiği mücadeleden hiç bahsetmeden, "Erdoğan’ın arkadaşı" olarak tanıtan ifadesi sırf Erdoğan düşmanlığının dışa vuruşudur.

Neymiş efendim Maduro, iki lokma et yemiş. Şimdi soralım Sayın Özdil; Türkiye’de yüz binlerce aç insan varken ve eti kurban bayramından kurban bayramına gören insanlar varken sen niye et yiyorsun?

Sen hiç Nusret'e gitmedin mi? Bu nasıl bir eleştiri şeklidir.

Sosyalist ayaklarına yatan kim acaba? Aldığın bol sıfırlı maaşı fakir fukaraya mı dağıtıyorsun?  Sosyalizmin esas temeli olan sosyal adaleti mi uyguluyorsun?

Dinciler ile sosyalizmden kapitalizme evrilmiş olan burjuva yazarlar hep aynı kafada. Birileri şükretmeyi öğütleyerek lüks içinde yaşarlar, diğerleri ise ‘sosyalizm ayaklarına yatarak’ malı götürürler.

***

Maduro, Amerika’nın ambargosu sebebiyle ülkede baş gösteren sıkıntıları gidermek için çare arıyor ve Çin’e giderek halkı için ilaç dileniyor. Venezuela’da cirit atan başta CIA olmak üzere birçok ajanların baskısına karşı direniyor. Suikastlere uğruyor. Amerika’nın darbelerine karşı direniyor. Petrol zengini olmasına rağmen, ABD’nin ambargosu sebebiyle sıkıntılar yaşıyor ve teslim olmuyor.  

Fidel Castro gibi sosyalizme sadık kalarak ülkesini ABD ve Batı sırtlanlarına karşı korumaya çalışıyor, ama tüm bunları görmeyen çok sosyalist Yılmaz Özdil, iki lokma et yedi diye Maduro’nun sosyalist ayaklarına yattığını söylüyor.

Pes artık...

Erdoğan düşmanlığının Maduro düşmanlığına dönüştüğünü mi görüyoruz, yoksa, Nato'cular kervanına siz de mi katıldınız?

‘Dostumun düşmanı düşmanımdır’ ilkesi var ya ABD’nin düşmanına düşmanlık beslemek bu olsa gerek.

Özdil’in sosyalist ve ABD düşmanı Maduro karşısında, Maduro’yu eleştirmesinin mantığı nasıl açıklanır?

Ne diyelim, uzun zamandır varlığını bildiğimiz ancak son zamanlarda deşifre olan NATO’cu milliyetçiler gibi NATO’cu sosyalistler de varmış...

***

 

İşte Yılmaz Özdil’in bugünkü “Devl’et Mill’et Nusr’et” yazısından bir bölüm:

Asrın liderimizin bir numaralı arkadaşı, sosyalist ayaklarına yatan Venezuela diktatörü Maduro, özel uçağıyla Çin'den dönerken iki saatliğine İstanbul'a uğradı, Nusret'te et ziyafeti çekti, pek keyiflendi, adının yazılı olduğu purolardan tüttürdü.

...

Bu arkadaş, özel uçağıyla iki saatliğine uğrayıp, Nusret'te ziyafet çektikten sonra ülkesine döndü. “Yeni bir teknik öğrendim” diyerek Nusret'in tuz dökme hareketini gösterdi. “Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalma 700 yıllık eserlerin bulunduğu müzeyi gezdim, sultan tahtına oturdum, bana orada Sultan Maduro diyorlar” dedi.

Hakan Sönmez

siyasetcafe.com