İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin davada yargılanan firari sanık Can Dündar'ın 15 gün içinde mahkemeye gelmemesi durumunda "kaçak" sayılacağı ve mal varlığına el konulacağı uyarısında bulundu.
 Bunun üzerine bir yazı yazan Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, başka şaibeli isimleri yazısında kullanarak Can Dündar'ı aklamaya çalıştı.

Yılmaz Özdil'in yazısında iddia ettiğinin aksine Dündar'ın mal varlığına el konulmadı. Yapılan ilanlarda, "15 gün içerisinde gelmediği takdirde sanık hakkında 'kaçak' sayılma kararı verileceği"ni kaydeden mahkeme heyeti, CMK 248. maddesine göre sanığın üzerine kayıtlı bulunan taşınır, taşınmaz ve banka mevduat hesapları ile üçüncü kişilerdeki alacak hesaplarına ilişkin de CMK 127 ve 128. maddeleri uyarınca el koyma kararı verileceğinin ihtar edileceğine yönelik karar aldı.

İşte Özdil'in yazısından bir bölüm:

Türkiye'nin en saygın gazetecilerinden biri olan Can Dündar'a sırf gazetecilik yaptığı için “vaaayyyy fetoya destek verdi” dediler.

Dün itibariyle de, vatandaşlıktan atmak üzere hukuken kaçak ilan ettiler, malına mülküne el koydular.


Jet Fadıl'a, Mehmet Ali Ağca'ya, Ogün Samast'a, Barzani'ye, Şivan Perver'e, ensar vakfı'na “Türkiye seninle gurur duyuyor” diyorlar.


Can Dündar'a vatan haini diyorlar.


■ “hocaefendiyi çok seviyorum, çok sayıyorum, dünyada dostluğundan şeref duyduğum tek insandır” diyen… ■ “hocaefendimiz gibi samimi, ihlaslı, sahabe efendilerimizi hatırlatan başka birini tanımadım, etle tırnağım, kendisine yapılan hakaretler vicdanıma bıçak gibi saplanıyor” diyen… ■ “hocaefendi ufku geniş kanaat önderidir, Anadolu müslümanlığının çağdaş temsilcisidir” diyen… ■ “İslam'ın Gülen Yüzü” adıyla kitap yazan… ■ “herkese tavsiye ediyorum, ne olur sayın hocaefendinin kitaplarını okuyun” diyen… ■ “beni hizmet'in namlusuna sürün, bir atımlık mermiyim, nereye atıyorsanız atın” diyen, yani, sadece tetikçi değil “mermi gazeteci” olduğunu söyleyen kişiyi, Can Dündar'ın davasında “tanık” yaptılar.


Can Dündar fetoculuktan sanık!


Buna mukabil… Can Dündar sosyal medya üzerinden sesini duyurmaya çalışıyor. Başına bu işler gelmeden önce televizyon programlarına konuk olabilmek için takla atanlara, köşesinde tek satır yeralabilmek için en yakın dostuymuş gibi davrananlara, ödül vermek için kuyruğa girenlere bakıyoruz, feci bir ikiyüzlülükle adeta yokmuş gibi davranıyorlar, cümle içinde bile kullanmıyorlar, davasından bağımsız tweetlerini bile paylaşmaya ödleri kopuyor.


Demem o ki.


Can Dündar'ı herkes sürgünde sanıyor.

Halbuki bana sorarsanız, yakın tarih belgesellerinin en başarılı gazetecisi olarak, bu defa bizzat kendi hayatıyla yaşayarak tarihe not düşüyor.

Sadece fonda trajik bir müzik eksik…

Can Dündar sayesinde aslında, Akp Türkiyesi'nin “belgesel”i çekiliyor!

YILMAZ ÖZDİL'İN BAHSETMEDİĞİ BELGESEL
Yılmaz Özdil yazısında bahsetmese de Can Dündar daha önce Saidi Nursi belgeseli hazırlamıştı.
Dündar, 2005'te Zaman gazetesine verdiği röportajda "Said Nursi üzerine bir teklif var, onun üzerine çalışıyorum. Bir yıldır görüşüyoruz" demişti. Bu belgesel için Dündar'ın FETÖ'ye bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfından ne kadar para aldığı bilinmiyor ama örgütün finanse ettiği filmin 1.4 milyon euro'ya mal olduğu belirtiliyor. 2009'da Said Nursi belgeselinin çekimleri bitmesine rağmen üç DVD olarak çıkarılan film bir türlü vizyona girmedi.

Dündar, 2008'de Hürriyet çıkan röportajında "Said Nursi belgeseli için Fetullah Gülen'den para mı aldınız?" sorusuna "Hay Allah, ne feci laflar bunlar! Fethullah Gülen Amerikan ilişkisi üzerine en az on tane yazım vardır.Elbette böyle bir şey yok. Said Nursi'yle ilgileniyorum çünkü merak ediyorum" diye yanıt vermişti.