MİLGEM projesinin 5. gemisi olan TCG İSTANBUL, envanter kabul testlerini sürdürüyor. Türk savunma sanayiinin ulaştığı kabiliyeti gösteren millî fırkateyn, bu topraklarda imâl edilmiş deniz platformları arasında 'yerlilik oranı en yüksek savaş gemisi' oldu. TCG İSTANBUL, Cumhuriyetin 100. yılında donanmaya en anlamlı armağanlardan biri olacak. 

Deniz platformlarının tasarım ve üretim sürecini yöneten STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Özgür Güleryüz, TCG İSTANBUL ve şirketin yürüttüğü projeleri anlattı.

STM olarak MİLGEM 5. gemi projesinde ana yüklenici sorumluluğunu üstlendiklerini, 6, 7 ve 8. gemiler için kritik bir görev aldıklarını dile getiren Güleryüz, bir yandan da savunmada tam bağımsız Türkiye amacına ulaşabilmek için yerlimilli katkı payını artırmaya yönelik projeler yürüttüklerini vurguladı.

İlk gemilerde yüzde 1520 civarındaki yerlilik oranının bugün yüzde 8085'lere geldiğine işaret eden Güleryüz, askeri denizcilikte ülke ihtiyaçlarını ekosistemle birlikte karşılayabilecek noktaya geldiklerini kaydetti.

KİMSE SATMAYINCA KENDİMİZ YAPTIK

STM'ye 20162017 yıllarındaki meskûn mahâl operasyonları sırasında kamikaze İHA'lar gibi belli ürünleri tedarik etme görevi verildiğini anlatan Güleryüz, şöyle konuştu:

"O dönemde kimse bize bunları satmadı. STM olarak bunları biz geliştirebiliriz dedik ve başladık. KARGU ile başladık 2018'de envantere girdi. 10'dan fazla ülkeye ihraç edilmiş vaziyette. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarına yönelik sürekli güncellemeler yapıyoruz. ALPAGU, BOYGA, TOGAN platformlarımız sürekli devam ediyor.

STM olarak bugüne kadar hiçbir savunma sanayisi firmamıza rakip olmadık, olmayacağız. İleri mühendislik gerektiren alanlara gözü kara şekilde girip, yatırım yaptık, kendimizi geliştirmeye çalıştık. Bu alanlardan bir diğeri de siber güvenlik. Bu alanda önemli sorumluluklar aldık.

İçinde bulunduğumuz faaliyet alanlarında gerçekten önemli pozisyonlara geldik. STM'nin geliştirdiği ürünlerin neredeyse tamamı ihraç edilmeye başlandı. Çok fazla ülkeye girmeye başladık. Gittiğimiz her yerde de ürünlere, hizmetlere talep giderek artıyor."

Özgür Güleryüz

AMACIMIZ DÜNYAYA YÖN VERİR HALE GELMEKTİR

Özgür Güleryüz, dünyada kendi savaş gemisini tasarlayıp üretebilecek 10 civarında ülke olduğunu, edinilen tecrübelerle Türkiye'nin de bu ülkeler arasına girdiğini söyledi.

"STM'de en büyük motivasyonumuz vatan sevgisi. Ülkemiz için bir şeyler yapabilmek" diyen Güleryüz, bu motivasyon ve ekosistem desteğiyle bugün yüksek yerlilik oranına sahip platformlara imza attıklarını vurguladı. Güleryüz, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Artık ülke olarak da savunma sanayisinde kendimize güvenimiz geldi diye düşünüyorum. ASELSAN'ımızın kuruluşunda bile aslında belki tersine mühendislik faaliyetleriyle başlayan aktivitelerden şu anda her türlü tasarımı yapabilecek vaziyete geldik. Artık amacımız Cumhuriyetimizin 100. yılından sonra belki dünyada savunma sanayisine yön verebiliyor olmak."

200'DEN FAZLA FİRMANIN EMEĞİ VAR 

Tüm bu gelişmeler sonunda ortaya çıkan ilk milli fırkateyn TCG İSTANBUL'un şu anda yerlilik oranı en yüksek gemi olduğuna dikkati çeken Güleryüz, şöyle konuştu:

"Silah sensör sistemlerinin neredeyse tamamı yerli diyebiliriz. Üzerindeki ürünlerin birçoğu ilk kez kullanılıyor ama tamamen yerli geliştirilmiş vaziyette. ASELSAN'ın elektronik sistemleri, işte her türlü sensör sistemleri kullanılıyor TCG İSTANBUL'da. ROKATSAN'ımızın Milli Dikey Atış Sistemi gibi çok kritik bir ürünü var. 

200'den fazla Türk firmasının hep beraber emeğiyle, bir araya gelmesiyle oluşmuş bir ürün. Türkiye'deki sanayinin, teknolojinin gelişimi ve savunma sanayisinin geldiği noktayı göstermesi anlamında TCG İSTANBUL çok kritik.

TCG İSTANBUL'umuzu Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemize, donanmamıza armağan olarak veriyor olmak, böyle kritik, büyük ve önemli bir projenin ana yükleyicisi olmak STM için gerçekten çok gurur verici. Bizler vatan sevgisi motivasyonunda çalışıyoruz ve ülkemizde böyle bir eser bırakıyor olmak da bizleri son derece mutlu ediyor ve gurur duymamızı sağlıyor."

Özgür Güleryüz, ABD'nin yaptırım uygulayıp Türkiye'ye satmadığı ve sonrasında ROKETSAN'ın yerli imkanlarla üretmeyi başardığı dikey atım sistemini (MİDLAS) gösteriyor.  

BİZİM RAHAT OTURMA LÜKSÜMÜZ YOK

Tam bağımsızlık mücadelesinin devam etmek zorunda olduğunu vurgulayan Güleryüz, "Sürekli karşımızda zorluklar çıkartılıyor. Atalarımız ülkemizin bağımsızlığı için canlarını feda ettiler. Bizler de şunun bilincindeyiz: Bugün bu görevlerde oturuyorsak ve bugün bile Mehmetçik sınırda bağımsızlığımız için çarpışmak durumunda kalıyorsa, canını tehlikeye atıyorsa bizim rahat rahat oturma lüksümüz yok. Sürekli çalışmamız, çok çalışmamız, çok geliştirmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

Geliştirilen her sistemin askeri anlamda ülkenin gücüne güç kattığına dikkati çeken Güleryüz, aynı zamanda daha önce para verilip alınan sistemlerde artık yurt dışına satar hale gelmenin ülke ekonomisine katkı sağladığını söyledi. Güleryüz, "O yüzden üzerimizde çok ciddi bir yük var. Bunun farkındayız ve gecegündüz bütün ekip olarak, STM ailesi olarak bunun karşılığını verebilmek için bu bilinçle, vatan sevgisiyle, atalarımıza layık olabilmek için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.

KORVETLER YOĞUN İLGİ GÖRDÜ, SIRA FIRKATEYNDE

Milli fırkateynin ihracatının da kesinlikle gerçekleşeceğini dile getiren Güleryüz, şunları kaydetti:

"MİLGEM platformları gerçekten kendini ispatladı. Muadilleriyle karşılaştırıldığında belki alanının en başarılı platformları. Teknik anlamda bu böyle hem de fiyatmaliyet açılarından baktığımızda önemli avantajlar sağlayabildiğimizi düşünüyoruz. Tasarım bize ait olduğu için, güçlü bir ekosistemimiz olduğu için masaya oturduğumuzda yeni bir talep geldiğinde kimle, nasıl yapabileceğimizi çok çok iyi biliyoruz. O gücü hissediyoruz arkamızda."

"Korvetlerimize yoğun bir ilgi var. Korvet satışları devam edecek. İ sınıfı fırkateynimizle MİLGEM projemize çok önemli yetkinlikler kazandırmış oluyoruz. Dikey atış sistemleri olacak. CENKS radarı gibi özellikle hava savunma konusunda çok önemli yetkinlikler kazandıracağız. Bütün silah sensör sistemleri bizlere ait. O anlamda geliştirmelere devam edeceğiz. İhtiyaçlara yönelik çözümler oluşturmaya devam edeceğiz. İ sınıfı fırkateynlerin korvetlerde olduğu kadar çok yoğun ilgi görmesini bekliyoruz."