Lafı dolandırmaya gerek yok! Türk gençliği, yeniden açılım sevdasıyla yanıp tutuşanların karşısına dikilecektir.
YENİDEN AÇILIMIN ''YOL HARİTASI''
Günlerdir Aydınlık gazetesinin hazırladığı bir haber üzerine tartışıyor ve tartışmaları izliyoruz. 27. yasama dönemi uygulamasının ele alındığı, Temmuz 2018Aralık 2019 tarih aralıklarını kapsayan “Yasama Yetkisi Devredilemez” metniyle ilgili tartışmalar Türkiye’nin merkezine oturdu. Yeni anayasa için izlenmesi gereken yol ve yöntemleri içeren metinde dikkat çeken noktalar var.
CHP milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun yazdığı Yasama Yetkisi Devredilemez metni 53 sayfadan oluşuyor. Bu 53 sayfa boyunca Kemal Kılıçdaroğlu’nun önsözü haricinde bir tane ‘Atatürk’ ve bir tane ‘Türk Milleti” kelimesi geçmemektedir. Anayasal düzenin tartışıldığı bu metin, Türkiye’nin temellerini vebalı olarak gören yaklaşımın çığlığını gözler önüne sermektedir.
Kaboğlu Anayasanın 2. Maddesini Değiştirdi!
İbrahim Kaboğlu’nun kaleme aldığı metnin 21. sayfasında geçen ‘Hukuk devleti (madde 2)’ kısmında, Anayasamızın 2. maddesi şöyle yazılmıştır: “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında da yazdığı üzere,
“Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
‘Atatürk milliyetçiliğine bağlı’ kısmı, metinden neden çıkarılmıştır? Bununla birlikte, Anayasamızın 4. maddesinde de geçtiği üzere bu madde, “Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Anayasamızın değiştirilemez hükümleri, Kaboğlu tarafından alenen kesilip kırpılmıştır. Bu durum, yeni anayasa taslağının yol ve yöntemiyle herhalde açıklanamaz.
Anayasada Kaybolan “Türk Milleti”
CHP milletvekili İbrahim Kaboğlu, kaleme almış olduğu metinde, Anayasamızdaki “Türk Milleti”ni yok etmiştir. Adeta sansürlenen Türk Milleti, Anayasanın 6, 7 ve 9. maddelerinden silinmiştir.
Metnin 42. sayfasında, Anayasanın “Egemenlik” bölümünden bahsedilirken 6. maddeye şöyle yer veriliyor: “Egemenlik: ‘Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz’ (madde 6)”
6. maddenin tam metnine baktığımızda ise gerçeği görmekteyiz:
“Madde 6 – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”
Türk Milleti’ni bu metinden çıkarmak bilinçli midir bilinç dışı mıdır? Aynı durum Anayasa’nın 7. maddesinde, “Yasama yetkisi” bölümünde de geçerli. Yine 42. sayfada, “Yasama yetkisi, TBMM’nindir. ‘Bu yetki devredilemez’ (madde 7)” yer almaktadır.
Anayasanın 7.maddesinde ise,
“Madde 7 – Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” diye geçmektedir.
Son olarak, Anayasanın 9. maddesinden bahsedilirken Türk Milleti sansürlenmiştir. Metinde, “Yargı yetkisi, tarafsız ve bağımsız mahkemelerce kullanılır (madde 9)” olarak geçerken; Anayasada ise aynı kısım,
“Madde 9 – Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” olarak bulunmaktadır.
Türk Milletini Neden Siliyorsunuz?
CHP logolu hazırlanan metnin, 48.sayfasında kullanılan sihirli bir sözcük, yani “kapsayıcılık” gözleri kamaştırıyor. Tartışmalar üzerine iki gün önce bir televizyon programına bağlanan Kaboğlu, “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşını tercih ettiğini” ve kapsayıcılığın bununla sağlanacağını söyleyerek Türk Milleti kavramını neden çıkarttığını da açıklamış oldu.
Yine Kaboğlu’nun, “Kavramlara etnisiteyi eklememek gerekli” çıkışı, Türk Milleti tanımını etnisiteye indirgemenin ifadesi olmuştur. “Etnisite” ile “millet” arasındaki farklılıktan bihaber olmayan Kaboğlu, bunu bilinçli olarak ortaya koyuyor. CHP içerisinden tasfiye edilen Atatürkçü milletvekillerinden olan Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz.” açıklaması geliyor akıllara.
CHP’de yaşanan dönüşümle birlikte “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı”na karşı çıkan Birgül Ayman Gülerler tasfiye edilmiş, bunu savunan İbrahim Kaboğlular vazifelerinin başına geçmişlerdir. Evet, “millet” ve “milliyet” iki ayrı kavram. Kaboğlu’nun “Türk” kelimesini “etnisite”ye indirgemesi kabul edilemez.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Medeni Bilgiler kitabına yazdığı Türk milleti tanımını, CHP milletvekili İbrahim Kaboğlu’na hatırlatıyoruz:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”
“CHP’yi Bağlamaz!”
“Yasama Yetkisi Devredilemez” metni, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazdığı önsözle, CHP milletvekili İbrahim Kaboğlu’nun kalemiyle, CHP’nin logosuyla basılmış ve yayınlanmıştır.
“CHP’yi bağlamaz” cümlelerini sarf etmek, metni okuyanların aklıyla dalga geçmektir. Durum açık ve net!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaleme aldığı önsözde belirttiği şu kısım her şeyi ortaya koymaktadır:
“…milletvekillerinin bireysel ve toplu olarak hak, görev ve sorumlulukları üzerinde elkitabı niteliğinde bilgiler içermektedir.”
“Elkitabı niteliğinde bilgiler” içeren bu metnin, Kılıçdaroğlu tarafından sadece önsözü yazılmamıştır. Aynı zamanda bu metin, CHP Genel Başkanı’nın önerisidir.
Kaboğlu’nun Sicili
53 sayfalık metni incelerken, CHP milletvekili Prof. Dr. Kaboğlu’nun geçmişine bakmadan da geçmeyelim.
İbrahim Kaboğlu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden KHK ile atılan akademisyenlerden. Kaboğlu’nu KHK ile üniversiteden atılmaya götüren süreci Barış İçin Akademisyenler bildirisine attığı imza başlattı. Neydi o Barış İçin Akademisyenler bildirisi?
PKK terör örgütüne karşı Türk ordusunun ve Türk polisinin 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren başlattığı operasyonlara engel olmak için hazırlanan bir bildiriydi. 11 Ocak 2016 tarihinde “Bu Suça Ortak Olmayacağız!” başlığıyla yayınlanan bildiride, HDP’nin etki alanındaki akademisyenler, Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı çıkmaktaydı. İşte, İbrahim Kaboğlu da bu metne imza atanlardan biriydi.
Kaboğlu, bağlandığı bir televizyon programında, “2018 yılının başlarında CHPHDPİyi Parti’nin ortak anayasa çalışması içerisinde olduğunu” söyledi. Millet İttifakı’nda olmayan HDP, CHP ve İyi Parti’yle ortak anayasa çalışmasında bulunuyordu. Kaboğlu’nun özlemini duyduğu ittifak!
Sonuç
Bugün yürüttüğümüz tartışma, tek başına “Bu metin anayasa taslak önerisi midir, değil midir?” tartışması değildir. Metinden yaptığımız çıkarımları biçimsel bir tartışmaya çekmek, içeriğini örtbas etmeye çalışmaktan ibarettir.
150 yıllık vatansever ve devrimci geleneğimizin önde gelen isimlerinden ünlü şairimiz Ziya Paşa, “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.” demiştir. İbrahim Kaboğlu’nun yaptıklarıyla, Yasama Yetkisi Devredilemez metninin içeriği birebir örtüşmektedir. Lafı dolandırmaya gerek yok! Türk gençliği, yeniden açılım sevdasıyla yanıp tutuşanların karşısına dikilecektir.
Okan Özkan
TGB Genel Sekreteri