Bu arada yaşamınızın içinde ayrı bir boyut açar.Yaşam savaşını, yaşam sanatına dönüştürür. Hafifletir yüreklerdeki yükü, yaşama anlam katar…
Dışa yönelik bir dikkat gibi görünse de, çok derin bir iç dikkattir aynı zamanda. Düşüncedir, sezgidir. Yeni ufuklar açmak, yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, farklı yaşayışları öğrenmek, zengin yaşam deneyimlerini biriktirmektir.
Paylaşmaktır sonra bu deneyimleri..
Bir düzlem üzerindedir; ama doğru demeti gibi bir yığın öğeyi buluşturur. Tarihe tanıklık eder, ölümsüz kılar kadrajdaki her çehreyi, her objeyi.. Yeni nesillere açık mektuptur.
Kolay da değildir şüphesiz. İnci tanesidir istiridye içinde gizlenen. Zor bulunur, az rastlanır. Sancılıdır da eser vermek; ama emek olmadan yemek olmaz .
Yaratı alanı için “ÇÖL” der şair Murathan MUNGAN” Çöl İşaretçileri” şiirinde. Yalnızlıktır yaratı alanı. Fotoğraf, diğer sanat dallarıyla geçişlidir. Ortaklıklar kurar. Ancak onlar kadar yalnız değildir; kalabalıktır birazcık daha belki..
Fotoğraf coşkusu uyandı mıydı rüyalarınızdır artık. Ve rüyası görülen elbet gerçekleşir. Yaşlar ne olursa olsun, idealiniz vardır, yapılacak işler çoktur. Emek emek dokursunuz da yoruldum denmez hiç. Zaten bir milattır yaşanan. Fotoğraftan önce, fotoğraftan sonradır artık yaşam akışının adı. Bu akışta zorlu yollardan geçilir, yaşam koşulları ağırlaşıp öncelikleriniz değişirse de; fotoğraf alt akıntınızdır, su yüzeyine çıkmayı sabırla bekler..
Yaşam adeta parsellenmiştir: okul, iş, eş, çoluk çocuk.. Biçilmiş rollerimiz içinde, bize yazılmış görevleri yerine getirirken “iyi ki varsın” diyebileceğimiz güvenilir bir dosttur, sığınılan bir limandır fotoğraf…Ve insanların dostluklara ihtiyacı vardır. Tıpkı gemilerin limanlara ihtiyacı olduğu gibi..
İzlemekle bakmak farklı şeylerdir. Bunu en iyi fotoğrafçı bilir. Görme kültüre ile tekdüze yaşamımızda heyecan verici bir dünyanın kapılarını aralamıştır.
Bu işe gönül verenin iç zenginliğidir fotoğraf. Parayla ölçülebilen tüm değerlerin yitirdiğinde geriye kalan kadar insandır.Ve “elde var bir” olabilmek için biriktirebileceklerimizin arasında en kıymetlisi, eğitilmiş bir göz olacaktır kanımca.. Bedri Rahmi’nin dediği gibi: “…göz dünyaya açılmışsa gözdür; yoksa tozlu bir raf, bilemedin bir çekmece gözüdür..” Paylaşımın abur cubur kültürün içinde savrulup duran insanoğluna “O an”ların peşinde estetik bir bakış açısı ile koşar durur fotoğraf aşkına tutulmuş kişi.
Sıkıcı bilgi verme, kendini övme çabası içinde olmaktan kaçınmaya çalışarak samimi paylaşım ortamı yaratmaya çalışacağım bu köşemde.
Fotoğrafta tarzını yaratmış ustaların izini sürdüğümüz, süreceğimiz, bazen öykündüğümüz fotoğraf ustalarının önderliğinde, bir ailedir fotoğraf Onları da anlatmaya çalışırım bir dahaki yazımda. Onların neredeyse asırlık fotoğraf aşklarına tanıklığımla üstelik. Bir sonraki adımda nasıl fotoğraf tutkusunu dalış tutkumla bir araya getirip Sualtı fotoğrafçısı oldum. Bir kadın olarak nasıl kendimi var ettim bu alanda onu da sonra anlatırım. Bazen sanat, bazen spor bazen de eğitim olacak belli ki konularım.
Birgül Erken
Bir çok şapkası olan, çoklu gelişim sürecini savunan, kadınların gücüne inanan, toplumun önünde rol model olmaya çalışan bir eğitimci, rekortmen milli sporcu, fotoğraf gönüllüsü bir anne olarak şair Gülten Akın'ın dediği gibi yazdıkça yaşama karışacağız diyerek çıkıyorum bu yola. Takipte kalın, benimle kalın, hoşçakalın... İyiden yana, güzeli arayarak bir bütünün parçası olduğunuzu unutmadan ışıldayan. Yüreğinizdeki ışığınızı söndürmeyin.
Sevgilerimle...