Uzmalar Yavuz sondaj gemisinin ikmal çalışmalarını tamamlayarak Doğu Akdeniz’e geri dönmesi, 7 Ekim’de sondaj çalışmalarına yeniden başlayacak olması ve Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin hidrokarbon kaynaklarının bulunması konusunda yürüttüğü çalışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, “Yavuz sondaj gemisinin dönüşü, Doğu Akdeniz’de hem KKTC hem de Türkiye’nin kendi kıta sahanlığı üzerindeki meşru haklarında geri adım atmayacağının bir kanıtıdır” ifadesini kullandı.
Fatih sondaj gemisinin halihazırda Doğu Akdeniz’de sahada olduğunu hatırlatan Güney, Yavuz’un ikmal çalışmalarının ardından Güzelyurt1 kuyusuna sondaj faaliyetleri için dönmesinin, Türkiye’nin hem kendi hem de KKTC ile 2011’de yaptığı karasularını sınırlandırma anlaşması üzerinden bu alandaki faaliyetlerini sürdüreceğinin bir göstergesi olduğuna dikkati çekti.
‘İLLEGAL FAALİYETTE BULUNAN RUM TARAFIDIR’
Rum tarafının Türkiye’ye karşı “Doğu Akdeniz’deki aktivitelerini durdur” çağrısını sürekli yinelediğini belirten Güney, “Doğu Akdeniz’de illegal faaliyetlerde bulunan Rum tarafıdır. Ada’nın şu anda bahsedilen yer altı zenginliklerinde ve söz konusu hidrokarbon zenginliklerinde Ada’nın Kuzey’i ile Güney’inin hukuki olarak eşit hakkı var. 2003’ten beri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bunu göz ardı ediyor” diye konuştu. Güney, Rumların arkasına Avrupa Birliği (AB) ve ABD’yi alarak, uluslararası firmaları Doğu Akdeniz’e sondaj yapmak üzere çağırdığını ve Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen bu yöndeki tutumunu sürdürdüğünü anımsattı.
Prof. Dr. Güney, bu bağlamda Rumların 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türkiye’nin işgalci olduğu propagandasını yaptığı gibi bugün de deniz yetki alanları üzerinden bunu yapmaya devam ettiğini söyledi. Deniz yetki alanlarının henüz çözülmüş bir mesele olmadığının altını çizen Güney, “Rumlar, aynı benzer kara propaganda çerçevesinde bunu bir şekilde oldu bittiye getirmeye çalışıyor. Türkiye, iki sondaj gemisiyle, deniz kuvvetlerinin eşliğinde faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye 2011’de KKTC ile yaptığı ruhsatlandırma anlaşması üzerinden KKTC haklarını savunmak üzere bilfiil sahada var oluyor” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE GERİ ADIM ATMAYACAĞINI DUYURDU’
Rum tarafının tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölge içerisindeki sözde 7’nci parsel üzerinde İtalyan Eni ve Fransız Total şirketleriyle yeni bir anlaşma yaptığını kaydeden Güney, sözde 7’nci parselin bir kısmının Türkiye’nin Akdeniz’deki kıta sahanlığı ile çakıştığını da belirtti. Prof. Dr. Güney, şöyle devam etti: “Türkiye, en üst siyasi perdeden açıklamasını yaparak bu konuda geri adım atmayacağını duyurdu. Dolayısıyla Yavuz’un tekrardan Mersin’den Akdeniz’e açılması ve KKTC’nin deniz yetki alanlarında sondaj yapmak üzere yola çıkması da bunun bir göstergesidir.”
‘İSTEDİKLERİ GİBİ AT KOŞTURAMAZLAR’
Bilkent Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi (Bilkent EPAM) Direktörü Prof. Dr. Hakan Berument de “Türk tarafı doğal gaz bulma konusunda oldukça istekli ve gereği neyse yapıyor. Orası boş bir alan değil Güney Kıbrıs Rum Yönetimi istediği gibi at koşturamaz” dedi.
Doğu Akdeniz’de doğal gazı Türk tarafı veya başkalarının bulmasının dengeleri değiştireceğine dikkati çeken Berument, “Türk tarafının doğal gazı bulması ve değerlendirmesi, her şeyi değiştirecek potansiyeldedir” ifadesini kullandı. Berument, Türkiye’nin enerji açığının bir kısmını Doğu Akdeniz’den gelecek doğal gazla karşılanmasının hem cari açığa hem enerji bağımlılığı hem de ithal edilmeyen enerji açısından bütün dengeleri değiştireceğini söyledi.
Doğal gazın bulunmasıyla Kıbrıs Türk kesiminin de bölgedeki elinin kuvvetleneceğini vurgulayan Berument, şöyle devam etti: “Hidrokarbon rezervlerinin bulunmasının hem Türkiye hem de KKTC’nin kazançlarını hem maddi hem de politik anlamda artıracağı için Türk tarafı arama faaliyetlerini bırakacak gibi gözükmüyor. Varsa da bulacaklar, burası kesin. Kullandığımız teknoloji ve gemiler oldukça donanımlı. Türkiye zaman zaman bu uğurda zorlansa da bunları aşacaktır. Mühendislik ve teknoloji açısından uluslararası bir destek sağlanmış durumda.”
AB TÜRKİYE'YE YAPTIRIMLARI DEĞERLENDİRECEKMİŞ
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Servisi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin faaliyetleri ile ilgili hedef odaklı tedbir seçeneklerinin 14 Ekim’de Lüksemburg’da yapılacak olan Dışişleri Konseyi’nin gündemine taşınacağını bildirdi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Rum Dışişleri Bakanı Nikos Christodoulides arasında yapılan görüşmenin ardından yayınlanan açıklamada, Türkiye ile ilgili hedef odaklı tedbir seçeneklerinin 14 Ekim’de Lüksemburg’da yapılacak olan Dışişleri Konseyi’nin gündemine taşınacağı kaydedildi. Açıklamada, “Türkiye Kıbrıs hükümetinin (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kastediliyor) davetini, diyalogla, iyi niyetle, uluslararası hukuka tam saygı göstererek iyi komşuluk ilişkileri ilkesine uyumlu olarak Münhasır Ekonomik Bölgelerin ve kıta sahanlığının belirlenmesini kabul etmelidir” ifadelerine yer verildi.
Tarafların, ‘Türkiye’nin devam eden sondaj faaliyetleri bağlamında hedef odaklı tedbir seçeneklerini ele aldıkları’ kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: “Yüksek temsilci ayrıca, bu konunun 14 Ekim’de Lüksemburg’da yapılacak olan Dışişleri Konseyi’nin toplantısının gündemine taşınacağını kararlaştırdı.”
AB, daha önce de Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden dolayı Türkiye’ye yönelik yaptırımlar ile ilgili çeşitli kararlar alındığını açıklamıştı.
YAVUZ VE FATİH YAN YANA
Doğu Akdeniz’de ‘Milli Enerji ve Maden Politikası’ kapsamında enerji kaynağı arayışlarını sürdüren ülkemizin iki deniz platformu ilk kez bir arada görüntülendi.
9 ülkenin savaş gemilerinin boy gösterdiği bölgede devriye gezen TCG Gaziantep ve TCG Oruçreis firkateyleri Fatih ve Yavuz’a eşlik ederken, Seahawk helikopteri 4 gemilik filoyu görüntüledi. İlk kez bir araya gelen 4 gemi gurur verirken, suyun altından gelebilecek tehditlere karşı en az bir denizaltının 24 saat bölgede bulunduğu bildirildi. Hava savunma sistemleriyle donatılan fırkateynlerin yanı sıra Türk Deniz Kuvvetleri’nin refakat görevini İHA, SİHA, deniz karakol uçakları ve helikopterleriyle sürdürdüğü vurgulandı.
Yaklaşık 1.5 yıldır bölgede olan Fatih enerji platformuna destek olmak için gönderilen Yavuz’un gerekli ön araştırmaları yaptığı, bugün ilk sondaja başlayacağı duyuruldu. Haziran ayından beri Doğu Akdeniz’de seyreden Yavuz, geçen gün Fatih’in yanına gitmişti. Böylece iki enerji platformu ilk kez bir arada görüntülenmiş oldu.
TABLO ÖNÜNDE UKALA POZ
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo, Türk Donanması’nın ‘Elli Deniz Muharebesi’ndeki yenilgisinin resmedildiği tablo önünde gülerek poz verdi.
Yunanistan’da temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’na gitti. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve ABD’li mevkidaşı Pompeo önceki gün Yunan Dışişleri Bakanlığı’nın girişine yerleştirilen “Averof Savaş Gemisi” tablosu önünde gülerek poz verdiler.
Tabloda, Türk Donanması’nın “Elli Deniz Muharebesi”ndeki yenilgisi resmediliyor.
Yavuz sondaj gemisi geçen haftaiçi Doğu Akdeniz’e gönderilmişti. Yavuz gemisinin Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ilan ettiği 7. parsele girdiği belirtilmişti. Bu gelişmenin ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, ABD Dışişleri Bakanı ile Atina’da yaptığı görüşmede Pompeo’dan, Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetlerine devam eden Türkiye ile ilgili yardım istemişti.