Üzerinde oynanmış içerikler, bugünün dijital ortamını ele geçiriyor. Tıpkı olabildiğince fazla insana bulaşsın diye tasarlanmış bir virüs gibi; biz farkında olmadan etkisini gösterebilecek şekilde evriliyor. “Bilgi bolluğu”nun yaşandığı bir çağda, sosyal medya algoritmaları, cep telefonları ve 24 saat yayın akışı yapan haber merkezleri, içeriğin kalitesine bakmaksızın daha fazla ve daha sık içerik tüketebilelim diye, bilişsel sürecimizin zayıf noktalarından faydalanmak için tasarlanıyor. Bu şartlar, sağduyu ve geleneksel eğitim yöntemlerine direnç gösteren bir yanlış bilgi salgınının çıkması için birebir.
Bu virüse karşı bağışıklık kazanmak çok kolay değil. Kendi duygularınız, zihniniz ve beyninizi yönlendirebilmeniz için bilinç ve çaba gerekiyor. Fakat iyiliğiniz için gerçeği, kurmaca olandan ayırt edebilme, manipülasyona direnebilme ve dijital lakırdıları azaltabilme becerisi, kesinlikle bu çabaya değer. Aşağıdaki 6 ipucunu her gün aklınıza getirirseniz, bilgiyle olan etkileşiminizde sağlıklı alışkanlıklar edinmeye şimdiden başlamış olacaksınız.
1. Bilgi alanınıza dikkat edin: “Dijital alışkanlıklarınız nasıl?”
İlk adım günümüzün bilgi ortamında nerede durduğunuzu anlamak. Medya ve bilgiyle ne kadar iç içe olduğunuzu ve bunu isteyerek yapıp yapmadığınızı iyice gözden geçirin. Günde ortalama 58 kez telefonu eline alan, 5 saat televizyon izleyen ve sosyal medyada iki buçuk saat geçiren sıradan bir Amerikalı’ya kıyasla siz nasılsınız? Kendinize sorun: Dikkatinizi en çok neye veriyorsunuz? Gerçekten bu kadar zamanı bilgi tüketerek geçirmek istiyor musunuz? Gördüklerinize inanıyor musun ve gördükleriniz sizi etkisi altına alıyor mu?
2. Dijital bağımlılıktan kurtulun: “Otopilottan çıkın”
Dijital bilgi ekonomisi, taktiklerini kumar endüstrisine borçlu. “Clickbait” denilen tık tuzakları, sırf siz tıklayın diye kışkırtıcı bir dil kullanıyor: Kredi puanınızı yükselteceğinizi veya göbeğinizi eriteceğinizi umduğunuz “tek bir mucize” – fakat sonunda asla istediğiniz şeye kavuşamıyorsunuz. Düşünmeden göz attıklarınız ve bir şey umarak tıkladıklarınız nihayetinde bağımlılığa dönüşüyor. Bizi verimli bir faaliyetten alıkoyuyor ve aslında bütün bunları çözecek “tek bir mucize” de bulunmuyor. Cep telefonlarına gelen bildirimler, beynimizin ödül merkezini uyarıyor. YouTube, algoritmaların seçtiği ve sizin sürekli platformda kalmanızı sağlayacak videoları önünüze çıkarıyor. Eğer otopilottan çıkmazsanız, bu sizi komplo teorilerine kadar götürebilir. YouTube’da otomatik oynatmayı kapatın ve eğer başka bir şey daha izlemek istiyorsanız, bir sonraki videoda ne izlemek istediğinize siz karar verin. Alışkanlık yaratan uygulamaları telefonunuzdan silin. Sizin hangi içeriğe tıklayacağınızı tahmin ederek, size ona göre arama sonuçları sunmayan DuckDuckGo gibi bir arama motorunu deneyin. Tık tuzaklarına direnin, değerli zamanınızı harcamanıza değecek bir ödül yok sonunda asla.
3. Zihninize yeniden kavuşun: “Duygularınızı dizginleyin”
Haberleri izlerken, ana sayfanızda gezinirken ve son gelişmeleri okurken kendi duygularınızın farkında olun. Eğer kendinizi öfke, panik ve çaresizlik gibi güçlü olumsuz duygular içinde bulursanız ve özellikle de bu duygulara harekete geçme isteği ekleniyorsa, durun ve olumsuz tepkilerinizin kime faydası olacağını düşünün. Oldukça duygusal hikayeler, dil ve grafik resimler çoğu zaman manipülasyon teşebbüsünün göstergesidir. Derin bir nefes alın ve duygularınızı gözden geçirin. Sonra bunun, bütün bağlamı görmek için diğer kaynaklara da bakmayı gerektirecek kadar önemli bir konu olup olmadığına karar verin.
4. Taraflılığınızı frenleyin: “Bana duymak isteyeceğim şeyleri söylemeyin”
Halihazırda sahip olduğumuz fikirlerimizle uyuşan bilgi ve haberler çok çekici geliyor çünkü böyle haberler, bizi seçimlerimiz konusunda zeki, doğru ve iyi hissettiriyor. Eğer haberler ve bilgiyle etkileşiminiz bu şekilde ilerliyorsa dijital platformlar, karşılaşacağınız düşünce ve fikir çeşitliliğini kısıtlayarak size hep aynısından daha fazla gösterecektir. Ana sayfanız, tıklamaya devam etmeniz için tek taraflı olmaya başlayacaktır. Çok zaman geçmeden kendinizi, duymak istediklerinizi duyduğunuz bilgi fanusunun (yankı fanusunun) içine hapsolmuş olarak bulabilirsiniz. Facebook’taki “Bunu neden görüyorum?” seçeneğinden yararlanarak haber akışınızın kontrolünü elinize alın; bu seçenek sizin verinizin söz konusu içeriği görmeniz konusunda nasıl kullanıldığını gösterecektir. Size sürekli aynı bilgileri gösteren hikayeleri sessize almayı düşünün. Bütün sosyal medya hesaplarınızda bu gibi ayarları gözden geçirin.
5. Birden çok kaynağa başvurun: “Önce teyit edin sonra güvenin”
Duygularınızı sömüren içerikten kaçınsanız da kendinizi kurnazca oluşturulmuş yanlış içeriklerden korumak için, bilgi aldığınız kaynakları çeşitlendirin. Kasti propaganda ve kasten üretilen yanlış bilgi çoğu zaman yüksek bütçe ve ileri teknolojiden besleniyor, dolayısıyla sıradan bir tık tuzağını ayırt etmekten çok daha zor. Eğer güvenilir olup olmadığından emin olamadığınız bir kaynakla karşılaşırsanız, “yatay okuma” yapın: Güvenilirliğini ve doğruluğunu teyit etmek için birden fazla kaynağa başvurun. İçerikte bahsi geçen konuyu herhangi bir arama motoruna yazın ve bu konuda başka kimler konuşuyor bakın. Güncel bir olay mı yoksa eski bir haber yeniden mi gündeme sokulmuş? İçeriğin yazarı bu konuda uzman mı ve güvenilir kaynak ve kanıtlardan alıntılara yer veriyor mu?
6. Çözümün parçası olun: “Paylaşmadan önce düşünün”
Bugünlerde, bilgiyi üreten ve tüketenlerin arasındaki fark belli belirsiz. Gönderilerimiz, “beğen”diklerimiz ve “paylaş”tıklarımız diğerlerinin olaylara nasıl tepki vereceğini, azınlıklara karşı nasıl davranacağını, çatışmayı nasıl ele alacağını veya kime oy vereceğini etkileyebiliyor. İnsani bir ihtiyaçla bir yere ait olma ve akranlarımız tarafından kabul edilme isteğimiz yüzünden, hepimiz kendi çevremizden gelen bilgiyi destekliyor ve inanıyoruz ve kendi tanıdıklarımızın da onaylayacağını umduğumuz bilgileri paylaşıyoruz. Bazen, hız kesmeyen bu dünyada, bütün bunları hiç teyit etmeden yapıyoruz ve kötü bilginin yayılmasına neden oluyoruz. Her birimizin kendi bilgi tüketimimizden ve arkadaşlarımız, ailemiz ve iş arkadaşlarımızın tükettiği bilgilerde kendimize düşen paydan sorumlu olmalıyız. Doğru olduğunu bizzat teyit etmediğiniz hiçbir içeriği paylaşmayın. Kendi çevrenizdeki herkesi bilgileri teyit etmesi için yüreklendirin.
teyit.org.