Yabancı kamu televizyonlarının desteğiyle kurulan +90 isimli Youtube kanalında, 'gönüllü çocuksuzluk' başlığı altında aile karşıtı propaganda ve LGBT savunuculuğu yapıldı

Youtube’da +90 isimli kanalda yayınlanan videoda “gönüllü çocuksuzluk” başlığı altında aile karşıtı propaganda ve LGBT savunuculuğu yapıldı. ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa devlet televizyonlarının işbirliğiyle kurulan kanaldaki videoya göre, çocuk sahibi olmak toplumsal baskının bir sonucu. Üstelik devlet de bunu dayatıyor.

“Çocuk istememek: Anne olmayan kadın yarım kadın değildir” başlıklı video 23 Aralık'ta yayınlandı. Videoda konuşanlar, çocukların dünyanın sorunlarını perçinleyeceğini, insanlığın kademeli olarak yok olması gerektiğini, çocuk doğurmanın irade dışı geliştiği için etik olmadığını savundu. Videoda çocuk sahibi olmak isteyen insanların görüşlerine ise yer verilmedi.

‘LGBTİ'LERİN ANNELİĞİ DESTEKLENSİN'

Videoda LGBT savunucusu Hilal Esmer, ailenin erkek ve kadından oluşmasına tepki göstererek bu kalıba girmek istemediğini belirtiyor. Esmer şunları kaydediyor:

“Çok ütopik şartlar gerçekleşseydi, mesela bir birey olarak benim anneliğim devlet tarafından desteklenseydi, annelik denilen bakım verme işi birkaç birey arasında paylaşılabilseydi, özellikle LGBTİ’lerin anne olması desteklenseydi ülkede, o zaman düşünebilirdim. Lezbiyen kadınların bana göre hissettikleri şey dışlanmadır. Bir görülme yok, var olma halin yok devletin gözünde, hükümetin gözünde, akrabanın, sosyal çevrenin gözünde. Bir de korku var. İstanbul Sözleşmesi’nden pat diye bir gecede çıkıldığında, Anayasa’yı değiştireceğiz, tanımlayacağız aileyi, kadını, erkeği, tam bizim istediğimiz gibi olacak denildiği zaman insanlar ciddi olarak bir takım endişeler yaşıyorlar. Ben senin istediğin kalıpta yaşamak zorunda değilim.”

Op. Dr. İlter Yenidede, konuşmasında üremenin sayısını ve gerekliliğini belirleyenin “toplumsal baskı” olduğunu iddia ederek şunları ifade ediyor:

“Üremenin her zaman gerekliliğini sağlayan ya da sayısını belirleyen şey toplumsal baskı ve toplumsal koşullar. İnsanların sıklıkla hastalıklardan öldüğü veya savaşlardan öldüğü ülkelerde üreme çok hızlı gerçekleşiyor. Çünkü çoğu tekrar ölüyor ve nüfusu korumak lazım. İnsanların da uzun süre yaşadığı, ölüm oranlarının düşük olduğu ülkelerde ise üremenin çok daha az olduğunu görüyoruz. Bunu belirleyen gen değil bunu belirleyen toplumsal yapı.”

ÇOCUK YAPMAK ÇEVRE VE İKLİM SORUNLARINI BÜYÜTÜRMÜŞ

Cansu Asarkaya, çocukların dünyadaki sorunları perçinleyeceğini öne sürerek, “Çevre ve iklim sorunları, ekonomik sorunlar, otorite sorunları… Çocuk sahibi olduğumda hangi sorunlarla benden başka uğraşacak bir birey daha dünyaya getirmiş oluyorum. Hem de aynı zamanda yeni bir bireyin de bu sorunları perçinleyen yönü de olacak.” şeklinde konuştu.

Ebeveynliğin afyon (uyuşturucu) olduğunu savunan Asarkaya, koruyu aile olarak geçici süreyle sahiplendikleri çocukları gittikten sonra zorlandıklarını belirterek, “Sanki ebeveynlik afyonu gibi bir şey var, o an bunları fark etmiyordum. Çok zor oldu ama çok güzeldi. ‘Bekarlık sultanlıktır’ büyüktür ‘çocuksuz evlilik’. O da büyüktür ‘çocuklu evlilik’. Anne olmak istemiyorum diye içimde haykıran bir ses var.” dedi.

‘İNSANLIK YOK OLMALI’ FİKRİ

Videoda antinatalizm propagandasının yapılması da dikkat çekti. İnsanoğlu soyunun kademeli olarak tükenmesini savunan antinatalizm, insanların çocuk doğurmaması gerektiği fikrini yayıyor. Videoda antinatalist olduğunu belirten Arvid Bager isimli bir aktivist, çocuk doğurmanın bireyden izin alınmadan yapıldığı için etik olmadığını öne sürüyor. Bager şunları dile getiriyor:

“Bu dünyaya gelmeseydim daha mı iyi olurdu bilmiyorum. Ama asıl problemin bu olduğunu düşünüyorum. Bunu sorgulamaya başladığında zaten hayata gelmiş ve bu sorgulamanın etkisi için biraz gecikmiş oluyorsun.”

Videoda 1980’den sonra 3 çocuk yapmanın bir devlet politikası olduğu öne sürülüyor. Videoda görüş bildiren isimlerden Dilek Alpagut, anne olduğunu ancak bir şansı daha olsa bunu istemeyeceğini söyledi. Annelerin çocuklarını düşünürken mutlu olamadığını iddia eden Alpagut şunları söylüyor:

“Dışarıda bir döner yiyorum. Diyorum ki ‘Onlar ne yedi acaba, bencillik olur senin kendin için bir şey yapman. Bak orada çocuğun var.’ Bu dikte ediliyor bence. Yani mutlu bile olamıyor anneler. Çocuğu için birçok şeyi göze almış anne figürü var. Şimdi bana yeni bir şans verseler tekrar anne olmazdım, anne olmak istemezdim. Anneyken, anne Dilek oluyorsun, ‘ben’ Dilek yok denecek kadar az. Artık yok olsunlar istemiyorum ama hep bir şeylerden geri kalmış gibi bir his var. Hayattan, özgürlüğümden…”

Öğrenci Alparslan Bakırcı ise tembellik vurgusu yaparak insanların çocuk sahibi olmayabileceğini şu sözlerle savundu:

“Herkesin çocuğu olmayabilir. Tamamen insanın kendi tercihi. Sadece cesur olduğu için, özgür olduğu için, çok çalıştığı için vs. değil, üşendiği için bile çocuk yapmak istemeyebilir bence. Bu kadar basit.”

FUHŞU ÖZENDİRİYOR

İngiliz BBC, Alman DW, Fransız F24 ve ABD'li VOA televizyonlarının ortak kurduğu +90 adlı Youtube kanalının, fuhşa teşvik eden videoyu 'Onur Haftası' nedeniyle yeniden yayınlaması büyük tepki toplamıştı. Gençlik ve kadın örgütleri de fuhşu övenlere izin verilmemesini istemişti.

Kanal, 8 Nisan’da yayınladığı “Seks işçisi olmak, benim ilgim bu seksten hoşlanıyorum” başlıklı skandal videoda, fuhuş, kısa yoldan para kazanma yöntemi olarak övülürken LGBT ve uyuşturucu kullanımı da özendirmişti. Kanala Vatan Partisi Öncü Kadın, AK Parti Kadın Kolları ve Türkiye Gençlik Birliği’nden tepki gelmişti.

 

YABANCI DEVLET DESTEĞİ

Youtube’da Mart 2019’da ‘+90’ adıyla haber kanalı açan dört uluslararası medya kuruluşu, ‘tarafsız gündeme bağlan’ sloganıyla yayın yapacaklarını iddia etmişlerdi. Tanıtım toplantısında, kanalın medya kuruluşlarının bağlı bulundukları ülkelerin siyasi ideolojilerine ne yönde hizmet edeceği sorularına şu yanıt verilmişti: “Bizler gazeteciyiz eğer hükümetlerimizin politikalarını haberlerimizde devam ettirmeye çalışırsak sadece felç oluruz.” Ancak DW Genel Müdürü Peter Limbourg projenin Alman Meclisinden destek bütçesi olduğunu da eklemişti.

HEDEF KİTLELERİ GENÇLER

Kurucular, kuruluş toplantısında hedef kitlenin özellikle gençler ve yurtdışında yaşayan Türkler olduğunu da söylemişti. Kurucular, ‘manipülasyon’ sorusu üzerine şöyle konuşmuşlardı: “Ortak ideallerimiz var o ideallerin başında daha önce belirttiğimiz gibi doğru haber geliyor. Bizim manipülasyon yapmak gibi bir amacımız olamaz.”

 

‘AĞIZLARINDA SEVGİ VE PAYLAŞMAK YOK’

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, “gönüllü çocuksuzluk” başlığıyla yayınlanan video nedeniyle +90 isimli Youtube kanalına tepki gösterdi.

Oygür, ağzında sevgi, aşk, paylaşmak, hayatı beslemek olmayanların toplumun sorunlarıyla ilgilenmek, ülkenin ve dünyanın geleceğini güzelleştirmek gibi dertlerinin olmadığı belirtti ve şunları söyledi:

Yüzyıllardır dünyanın iliğini kemiğini sömürüp sonunda çatlayan emperyalist toplumlarda, insanı insanlığından etmeye uğraşan ideolojiler ürüyor. Elbette sözcüleri de emperyalist küreselcilerin medya organları oluyor. Sonuna kadar deneyecekler, şaşırmıyoruz. LGBT dayatması deşifre oldukça, aralarına karışmış grupçuklarla tanışıyoruz. Çocuk doğurma karşıtlığını (antinatalizm imiş!) kimler savunuyor? Çocuğun rızası alınamayacağı için, birini dünyaya getirmenin ve kendilerinin de dünyaya gelmesinin etik olmadığını savunanlar… Devlet LGBT dayatmasıyla mücadele kararı aldı diye “küsen” bir lezbiyen… Anne olmayı, hep birtakım zevklerden mahrum kalmak olarak gören Bayan Hedonizm! Aralarda da çocuk sahibi olmanın toplumsal baskının sonucu olduğuna etrafı ikna etmeye çalışan “otörler” dolanıyor! Bu güruhun ağzında sevgi, aşk, paylaşmak, hayatı beslemek yok. Ne ait oldukları toplumun sorunlarıyla ilgilenmek var, ne ülkemizin ve dünyanın geleceğini güzelleştirmek gibi bir dertleri var. Sadece kendileri ve zevkleriyle baş başa kaldıkları yalnızlıkları var. Tam da emperyalist neoliberal ideolojinin yaratmaya çalıştığı yeni insan tipi. Biz bunları tanıyoruz. ” ifadelerini kullandı.