Kılıçdaroğlu, CHP’nin 37. Kurultay’ındaki konuşmasında:
“Ekonomik bağımsızlığımız tehlike altındadır. Vatandaştan toplanan vergilerin ve yapılan borçlanmaların büyük bir kısmı içerde ve dışarıda bir avuç çıkarcıya aktarılırken, milletimiz korkunç bir işsizliğe mahkûm edilmektedir” vurgusu yaptıktan sonra;
13 madde halinde açıkladığı “manifesto”nun 11. Maddesinde ise:
“Güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak ‘Aile Destekleri Sigortası Kurumu’ kurulacaktır.
Vatandaşlarımıza asgari bir gelir düzeyi mutlaka sağlanacaktır. Bu bağlamda ‘Aile Destekleri Sigortası’ uygulamaya konulacak, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Vatandaş, devlet yardımlarını ‘lütuf’ olarak değil , ‘hakkı’ olarak alacaktır “ diyerek, CHP’nin 6 Ok’undan biri olan “Devletçilik” ilkesini, “sosyal devlet”e indirgeyerek, altın vuruşunu yapmıştır.
Dersimli Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine de giren “6 Ok’u yorumlayarak unutturma” görevini yerine getirmede, üzerine düşeni yaptı… (1)

***

Zaten yıllar önce de Fethullah Gülen’in İngilizce gazetesine verdiği mülakatta “6 Ok’u yeniden yorumlayacağız” diyerek müjdeyi vermişti!.. (2)
Atatürk’ün CHP’sini yönetim düzeyinde dönüştüren Dersimli Kemal, şimdi de “ideolojik dönüşümü” gerçekleştirmek üzere güvenli adımlarını atmaya başladı.
Ne de olsa, arkasında 1318 delegenin 1251’inin desteği vardı.
“Tek aday”la yapmaya zorladığı il ve ilçe kongrelerinde; işaret buyurduğu delegeler, 25 Temmuz günü diyet borçlarını ödeyerek, “tek adaylı” genel başkanlık yarışında görevlerini yerine getirmenin huzuru içerisinde memleketlerine döndüler.
İkinci yüzyıla girerken “tek adam rejimi”ne karşı “tek adam muhalefeti” Türkiye’ye pek de yakıştı doğrusu!..

***

Kılıçdaroğlu, konuşmasında Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının tehlikede olduğuna vurgu yapmıştır.
Sanki YCHP, “ekonomide bağımsızlığı” savunmaktaymış gibi, salonda yer yerinden oynadı!
YCHP’nin ekonomik anlayışı ile AKP’ninki arasında ne fark var ki:
Kılıçdaroğlu, vaktiyle Kemal Derviş’in ekonomi anlayışını takdirle karşıladığını ifade etmemiş miydi (3)
Olası CHP iktidarında, ekonomiyi Kemal Derviş’e teslim edeceğini açık açık söylememiş miydi? (4)
Ne oldu, Bay Kemal’in kafasına kiremit mi düştü?
AKP, 18 yıllık iktidarı süresince Kemal Derviş’in 24 Ocak Kararları’nı harfiyen uygulayarak bugünlere gelmiştir…

***

CHP’nin 1931 tarihli kongresinde parti programına giren Devletçilik, Kemalizm’in altı ilkesinden biridir.
Diğer ilkelere nazaran en geç olgunlaşan ve tanımlanması hususunda üzerinde en çok tartışma yaşanan ilke Devletçiliktir.
Devletçilikten söz edilen her yerde, doğal olarak akla “özel girişimcilik” de gelir.
CHP programlarının hiç birinde özel girişim kesinlikle reddedilmemiştir, aksine ekonomide esas olarak, özel girişimcilik öne çıkarılmıştır.
Ayrıca, ekonomide devlete de her zaman önemli bir yer ayrılmış olup, devletin ekonomide lokomotif olma rolü, hemen her programda korunmuştur…

***

YCHP ise, bu anlamda devletçi değil, liberal ekonomiden yanadır ve böyle olduğunu defalarca açıklamıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu, Kemal Derviş’in tarif ettiği ekonomik modeli benimsemektedir.
Olası CHP iktidarında ekonomiyi Derviş’e teslim edeceğine söz vermiştir.
Derviş’in Müsteşarı (5) Faik Öztrak, bugün YCHP’nin sözcülüğünü yapmaktadır.
Derviş’in, 24 Ocak Kararları (6) ile Türkiye’yi soktuğu tuzaktan henüz kurtulmuş değiliz..
Derviş’in ekonomik anlayışı nedir sorusunun en doğru yanıtını, 18 yıllık AKP iktidarı vermektedir.
Zira AKP, Derviş’in 24 Ocak kararlarını harfiyen uygulayarak bugünlere gelmiştir.
“Devletçilik” ilkesinin mezarı, 24 Ocak Kararları ile kazılmıştır…

***

24 Ocak Kararları Türkiye’yi hangi noktaya getirmiştir:
Dış borç stokumuz, 885.3 (693.1 milyar dolar kamunun net borcu+ 14.3 milyar dolar Hazine garantili dış borç+177.9 özel sektörün borcu) milyar dolara yükselmiştir.
Tarım ve hayvancılık bitmiş, sanayi can çekişir noktaya gelmiştir.
İşsizlik olağanüstü boyutlara ulaşmıştır.
Cumhuriyet tarihi boyunca tüm kazanımlarımız özelleştirme adı altında çoğu yabancılara olmak üzere satılmıştır.
Satacak bir şeyimiz kalmadığından sıra topraklarımıza gelmiştir.
Refah düzeyimiz düşmüş, hayat pahalılığı artarak her gelen günü daha da çekilmez hale getirmiştir.
Emekliler, açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Derviş’in 24 Ocak kararlarının Türkiye’yi getirdiği nokta budur…

***

YCHP’nin ekonomik politikası da bu kararların sürdürülmesi yönündedir.
Zira ne Derviş ne de Öztrak, bugün kadar bu politikalarda bir değişiklik yapacaklarına dair en ufak bir imada dahi bulunmamışlardır.
YCHP’nin bir türlü açıklamadığı ekonomi yönetimi anlayışı budur…
İçerisinde devletçiliğin kırıntısı yoktur.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet gazetesinde yazdığı sözde makalede, devletçiliği “Sosyal Devlet”e indirgemekle de bu durum bir kez daha kanıtlanmıştır.
Oysa CHP’nin 6 Ok’unun biri ile ifade edilen Devletçilik, çok daha farklı ve kapsamlıdır.
1930’lu yıllarda olgunlaşan ve içerisi tam olarak doldurulan “Devletçilik İlkesi” 27 Ocak 1931 tarihli CHP İzmir İl Kongresinde şu cümlelerle özetlenmiştir:
“Fırkamızın takip ettiği program, bir istikametten tamamıyla demokratik, halkçı bir program olmakla beraber iktisadi noktai nazardan devletçidir. Bu itibarla fırkamıza müstenit olan hükûmeti cumhuriyenin her noktai nazardan vatandaşın hayatiyle, istikbaliyle ve refahiyle alâkadar olması tabiidir. Halkımız tab’an (doğuştan) devletçidir ki, her türlü ihtiyacı devletten talep etmek için kendisinde bir hak görüyor…

Diğer yandan, devletin ekonomide daha etkin bir duruma gelmesi ve ekonomi yönetimine devletin müdahalesinin artmasına yönelik uygulamalar, Türkiye’nin yanı sıra 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’ndan etkilenen pek çok gelişmiş ülke tarafından da tercih edilmiştir.”
Programda, devletin ekonomideki yeri özel teşebbüse rakip olmayacak bir şekilde belirlenirken, devletin ekonomideki işlevinin ne olacağı konusu ise “...milletin umumî ve yüksek menfaatlerinin icap ettirdiği işlerde –bilhassa iktisadî sahada Devleti fiilen alâkadar etmek mühim esaslarımızdandır...” denilerek açık bırakılmış ve tam bir sınır çizilmemiştir.(7)
Dersimli Kemal’in 37. Kurultay’daki tanımlaması ile CHP’nin 6 Ok’undan biri kırılmıştır!
Ayrıca belirtmek gerekir ki:
Derviş’in 24 Ocak Kararları, ekonomik kaynakların yeniden dağılımının şekillenmesine yol açmış; tekelci piyasa önemli ölçüde kırılmış, dindar ve muhafazakâr kesim bu süreçte boy göstermeye başlamıştır.(8)

***

Ne yazık ki, acı gerçekler böyledir…
Şimdi söyleyin bakalım; Kemal Derviş’in yolundan yürüyen AKP’nin ekonomi kurmayları; Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ın ortaklığında ve Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığında olası bir CHP iktidarı gerçekleşirse, durumumuz nice olur?
Bugünden iyi mi kötü mü?
25 Temmuz Günü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ” İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” ile 6 Ok’un biri, 82 milyonun gözü önünde tarihin çöplüğüne fırlatılmıştır.
İlginçtir, 37. Kurultay’da bu ihanet oy birliği ile kabul edilip, kurultay kararı haline de getirilmiştir...

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:
(1) https://www.chp.org.tr/hab…/ikinciyuzyilacagribeyannamesi
(2) http://www.sanalbasin.com/kilicdaroglualtiokuyenidenyor…
https://www.haberturk.com/…/1058470kemalkilicdarogluile…
(3) https://www.cumhuriyet.com.tr/…/chpiktidarolursakemalde…
(4) https://www.dunyabulteni.net/…/turkiyeekonomisininkirilma…
(5) https://tr.sputniknews.com/…/201810011035453553faikoztra…/
(6) https://haber.sol.org.tr/…/iscisinifinabuyuksaldirinin4…
(7) https://dergipark.org.tr/en/download/articlefile/357070
(8)http://www.makalesistemi.com/…/f949f6c7…/f1230c0bc5b4a17.pdf