ABD, iyice klasikleşmiş tuzaklarını Venezuela'da uygulamaya devam ediyor...

ORHAN ÖZKAYA

Önce acımasız ve yasal olmayan ekonomik yaptırımlarla, devirmeye çalıştığı antiemperyalist ülkelere karşı kurduğu tuzaklarla işbirlikçi yandaşlarını atayarak, demokratik yolla gelmiş ve halk desteğini arkasına almış devrimci liderleri devirmek için bitmez tükenmez saldırılarını tezgâhlamayı kendisine hak olarak görüyor. Bu gücü emellerinin olağanüstü aracı olarak tanımlıyor. Dünyayı kendi çiftliği ve sömürü alanı olarak kabul edip, milyonlarca insanı katletmekten çekinmiyor. Ancak yolun sonuna geldiği gerçeği, çok kutuplu hale gelmiş yeryüzünün dayattığı strateji, hata üzerine hata yapmasına ve yenilgiyi sürekli tatmasına neden oluyor. Ortadoğu'da düştüğü çukurdan bir türlü toparlanıp çıkamayan ABD, Latin Amerika devrim sürecini tersine çevirmeye çalışıyor; Venezuela'da giriştiği karşıdevrim tuzakları, Meclis Başkanı Juan Guaido ile başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı, tuzakların geri tepmesiyle netleşmiş oldu. Ancak ABD, hedefe aldığı ülkelerde işbirlikçi hain bulmakta zorlanmıyor; Afganistan, Irak, Libya ve Suriye'de uygulamaya koyduğu terörü besleyip büyüttüğü, eğittiği katillerle yıkımı sürdürmek istiyor.

DEVRİMLER ENGELLENEMEZ

Kongo'da tüm Afrika halkının devrim lideri halini alan, Patrice Emery Lumumba'yı başkanlıktan indirmek için, insanlık dışı vahşetle katletmesi ve bugün Kongo'nun işbirlikçi Joseph Kabila yönetiminde dünyanın en zengin madenlerinin ve enerji zenginliğinin yağmaya tabi tutulması sonucunu getirdi. Venezuela'da Nicolas Maduro'ya bağlı halk, Simon Bolivar ve Hugo Chavez'ın açtığı devrimci yoldan ödün vermeden alanlarda, sokaklarda, meydanlarda direnişi azimle ve öfkeyle sürdürüyor. Ülke elektriğinin kesilmesi tuzaklarına karşı geri adım atmayı asla kabul etmeden dimdik ayakta duruyor. 23 Şubat 2019 tarihinde Venezuela'ya USIAD (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) aracılığıyla bir yardım konvoyu sevk edildi; ancak hem Maduro, hem de Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç bu yardımı ret etti. Çünkü onlar bu yardımın siyasi, askeri ve başka hedefler içermemesi gerektiğini belirtiliyordu. Oysa bu, Maduro'ya karşı ABD'nin darbeyi daha da ileri götürmek amacında olduğu gerçeğini yansıtıyordu. Bu durumu çok net olarak Venezüella ortaya koydu... Birleşmiş Milletler'de giysi, gıda ve hizmet yardımı konusunda çalışmalarını yürütmeyi sürdürüyor. Yine hükümet, Çin ve Küba'dan bin ton civarında tıbbi yardım ve ilaç desteği aldığını dünya kamuoyuna açıkladı. ABD'nin bütün amacı, "Maduro'yu insani yardımları kabul etmiyor" diyerek, şeytanlaştırmayı hedeflemek ve Guaido'yla kurduğu tuzaklara zemin hazırlamakta.

ORDU MADURO'NUN YANINDA

Venezuela ordusu Maduro'yla birlikte hareket ederek, Kolombiya ve Brezilya'ya karşı sıkı uygulama yaparak, "insancıl yardımı" kabul etmediler istismarını dünya kamuoyuna yayıyor. Aslında bütün bu tuzaklar Venezüella ve Kolombiya'daki karşıdevrim yanlısı sağcı yandaşların oyunu olarak değerlendiriliyor. 23 Ocak 2019 tarihinden bu yana ABD, işgal stratejisini ve yıkıcı yaptırımlarını arttırarak halkı baskı altına almaya çalışıyor. Bu baskılara ve yaptırımlara Venezuela devletinin petrol şirketi PDVSA'ya karşı uygulanan çok sıkı yaptırımların olumsuz etkilerinin toplum tarafından hissedilmesinin artarak sürmesi ve ekonomik yönden sıkıntıya düşmesine neden olmasından başka bir şey değil. Milyonlarca dolarlık petrol gelirine ABD ve müttefikleri tarafından el konuluyor, acımasızca çalınıyor. İthalat ve ihracatının baskı altına alınarak döviz gereksinmesinin daraltılarak, uluslararası ticaretten soyutlanması hedefleniyor. ABD Hazinesi'nin Finansal Suçlar Denetim Ağı (FINCEN), Venezuela hükümetinin finansal işlemlerini izlemekte ve ithalat için yapacağı ödemeleri önlemekte. İnsani konularda dahi bu durumu hiçe sayıyor; gerekli ilaç ve gereçleri almasına bankalar nezdinde engel teşkil ediyor. Hatta banka hesapları kapatmakta tereddüt etmiyor.

Başkan Maduro'nun demokratik olarak seçilen hükümeti, ABD'nin başarısız darbesini püskürtüyor. Ordu bu durumda halkın yanında yer almayı seçmiş, ödün vermeden 20 yıllık devrimci kazanımları korumak ve genişletmek kararlılığında olduğunu kanıtlamaya devam ediyor. Venezuela'nın en yoksul kesimine, 2011 yılından beri 2,5 milyon konut inşa edilerek teslim edilmiş ve edilmeye devam ediliyor. Bu uygulamaya "Büyük Konut Misyonu" adı verilmiş... Konut, eğitim ve sağlık alanında milyonlarca kişiyi yoksulluktan kurtarmak mümkün oluyor. Tıpkı Bolivya'daki Evo Morolez'in devrim süreci uygulamaları gibi...

HALKIN DEVRİMİ

Maduro'yu Birleşmiş Milletler Örgütüne üye ülkelerin halkları ve Asya, Atlantik bölgesinin çoğunluğu, Fas ve Avusturalya gibi uydu ülkeler hariç, tamamının desteği, seçilmiş Başkan'a destek veriyor. Avrupa'da İtalya, Yunanistan, Norveç, Slovakya, Güney Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs, Belarus gibi ülkeler ABD'ye destek vermeyi ret ettiler. Rusya bir uçak dolusu askeri gözlemci gönderdi, Çin ticari ilişkilerini sürdürüyor. Latin Amerika'da ABD'nin işbirlikçileri her türlü ihanete hazırlar. Ancak bütün bu çabalar yetmiyor, elektrik santrallerine suikastlarla halkı karanlıkta bırakmaya devam ediyorlar. Venezuela halkının sesi, ABD yandaşı medya tarafından kesiliyor; halk, gerçekleri kendi yaptığı eylemlerle ve direnişle zirveye taşımaya devam ediyor. Halkı hiç bir gücün susturamayacağını kanıtlarcasına...

Olayları ve haberleri kendi gücüyle ortaya koyuyor, yaratıyor. Onlar yalanların, tezgâhların arkasından gitmekten başka bir iş yapamıyor... Bütün bunlar Venezuela halkının direnişinin katlanarak büyümesi ve ABD emperyalistlerinin işgal ve darbe girişimlerinin püskürtülmesi sonucunu doğuruyor.

PENCE'NİN İNADI

25 Şubat'ta Kolombiya'da ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'le toplanan zirve; Latin Amerikalı 11 sağcı hükümet ve Kanada ile birlikte kukla Guaido'ya destek vermek amacında birleşmişti. Her şeye rağmen ABD'nin Venezuela işgalini desteklemediler. Ancak bu tavırları insan hakları ilkeleriyle en ufak bir uyum sağlamaktan uzak idi. Yaptırımları desteklemeleri zaten üzerlerine yapışan bir insanlık ihanetiydi... Kanada ise, ABD'nin arkasında; tıpkı İngiltere'nin Ortadoğu'da ABD'nin yanındaki insanlığa aykırı duruşu gibi eksiksiz destek vererek davranışını koruyor. Zira Kanada Dışişleri Bakanı Chystia Freeland'ın, "Pastadan daha fazla pay alabilmek için ortaklarımızla yaptırımlar listesinin nasıl gelişebileceği konusunda görüşüyoruz" demesi, her şeyi açıklıyor. ABD saldırganlığına ve yaptırımlarına acele destek vermesinden belli idi...

Kanada'nın en büyük korkulu rüyası, tüm Latin Amerika ve Venezuela'da halkı sömürü altında tutan, Kanada madencilik ve sondaj şirketlerinin çıkarlarını koruyabilmek... İşte Maduro ve diğer devrimci Lâtin Amerika ülkeleri, milli varlıklarını millileştirerek bu şirketlerin ocaklarını söndürmüş, akıp giden yağma düzeni gelirlerini halkının yararına kullanarak "suç" işlemiş durumda...

Latin Amerika'ya döşenmek istenen bu mayınlar ve işgal şantajları; 20 yıllık bir devrimci sürecin kazanımlarını, yoksul, çalışkan ve baskı altındaki halkların elde ettiği kazanımları geri çevirme girişimlerine bu döşenen tuzaklar tıpkı Vietnam, Afganistan, Irak, Libya Suriye'de olduğu gibi geri tepecek ve ABD'nin büyük mağlubiyetine neden olacaktır. Son olarak Kongo ve Sudan'da petrol ve maden yağması tuzakları döşemesi yenilgisini hızlandıracaktır. Kongo'ya yüklenerek, Çin kuşatmasını sürdürmek ve Çin'in her alanda zirveye oturmasını engellemeye çalışmak... Bu durum, istediği hedefi tutturmasını sağlayamayacak... Bu umarsız çabalar devamlı geri püskürtülerek, çöküşünü ivedileştirecektir.

Kaynak: Turque Diplomatique, Nisan 2019, Sayı:120.