IŞIKGÜN AKFIRAT / ÖZGÜR ALTINBAŞ

Avrasya’nın iki dev ülkesinin liderleri Xi Jinping ve Vladimir Putin’in yayımladığı tarihi bildirinin yankıları sürüyor. Yeni uluslararası düzene dair manifesto niteliği taşıyan metni, siyaset bilimci Aleksandr Dugin, Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Doç Dr. Ali Fuat Gökçe ve Doç. Dr. Efe Can Gürcan Aydınlık’a yorumladı.

‘AVRASYA BLOĞU İLE YENİ DÜNYA KURULMUŞTUR’

Uluslararası Avrasya Hareketi Lideri Rus stratejist Aleksandr Dugin, Xi ve Putin zirvesinde açıklanan bildiriyi “Rusya ve Çin arasında Avrasya bloğu gerçekleşti” diye yorumladı. Metinde yapılan vurguların “Rusya’nın Büyük Avrasya projesiyle Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni birleştirme” anlamına geldiğini söyledi. Dugin, bu hamlenin “Batı hegemonyasına geri dönüşü olmayan sonu” anlamına geldiğini ifade etti.

Rusya ve Çin devletlerinin imzasını taşıyan bildiriyi maddeler halinde değerlendiren Dugin, şu başlıkları öne çıkardı:

  • “Moskova ve Pekin, egemenliklerine yönelik her türlü girişime karşı çıkmaya kararlı (hegemonya ve küreselcilikle sonuna kadar mücadele edilecek diye okuyun);
  • “Rusya ve Çin, Biden'ın Çin karşıtı bloklar oluşturmasını ve Doğu Avrupa'da NATO'nun harekete geçirilmesine karşı (birlikte!) çıkma niyetindeler;
  • “Pekin, Doğu Avrupa'da Moskova'yı ve Hint ve Pasifik Okyanusu'nda Moskova Pekin'i destekliyor ve Putin açıkça ‘Tayvan’ın Çin’e ait olduğunu’ ilan etti;
  • “Her iki ülke de sözde Demokrasiler Ligi'ni (tek kutupluluk) lanetliyor ve dünya düzeninin çok merkezli modelini korumaya bağlılığını bildiriyor (bu, Yalta Barışı ve BM ilkelerine bağlılık beyanı olarak anlaşılmalıdır).”

‘ÇÖKEN HEGEMONYA MI, AVRASYA UYGARLIĞI MI?’

Bu anlaşmayla birlikte yeni bir uluslararası saflaşma ortaya çıktığını değerlendiren Dugin, tüm ülkelerin şu taraflar arasında seçim yapması gerektiğini belirtti:

“Herkes tarafını seçmeli; çökmekte olan agresif ve tamamen çılgın Amerikan hegemonyasıyla mı berabersiniz? Yoksa devlet egemenliğini ve uygarlık kimliğini korumak adına hegemonyacılığa karşı çıkan ülkeler bloğuyla mı (Rusya, Çin, İran, Pakistan, Beyaz Rusya, Kuzey Kore, Venezuela, Küba, Nikaragua, Suriye, Mali, Orta Afrika, Burkina Faso, Gine ve kısmen Türkiye, Arjantin ve Brezilya dahil)?”

Dugin sözlerine şöyle devam etti: “Gelecek kesinlikle çok kutupluluğun, dolayısıyla Avrasya'nın tarafında. Liberaller, SSCB'nin çöküşünden sonra pekiştiremedikleri ve tutunamadıkları kendi başarıları yüzünden hayal kırıklığına uğradılar. Bir dünya imparatorluğu kurmak için son çaba başarısız oldu. Yeni Dünya başlamıştır.”

‘GELECEĞİN ANAHTARI, AVRASYA’NIN YÜKSELEN GÜÇLERİNDE’

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu da Çin ve Rusya’nın ortak bildirisinin Soğuk Savaş sonrası güç dengesinin ve uluslararası kurumların yeniden şekillendiği bir dönemde ilan edildiğini vurguladı. Brzezinski’nin “geleceğin anahtarı ve kilidi, Avrasya’dadır” tezine dikkat çeken Hacısalioğlu, “yükselen güçlerin olduğu ve Amerika’nın başında bulunduğu Batı bloğunda güç aşınmasının yaşandığı bir evre bu. Bu noktada yükselen güçler, Putin’le toparlanmış bir Rusya’dır. Tamamen kontrollü dışa açılma perspektifiyle sabra ve gücü elde edene kadar dışa vurmayan bir dış politika stratejisiyle öncelikle jeopolitik açıdan ona yönelenleri püskürten, ama Kuşak ve Yol stratejisiyle jeopolitik bir hamle ortaya koyan bir Çin’dir.” dedi.

‘ORTAKLIK SON DERECE KAPSAMLI VE İÇERİKLİ’

Hacısalihoğlu, bildiriyi de şu sözlerle değerlendirdi: “Çin’in Rusya’yla bir araya gelerek bu zemini güçlendirdiğini görüyoruz. Bu ortaklık son derece önemli, kapsamlı ve içerikli. En can alıcı nokta, ana temaların altında sınırsız bir iş birliğinin öngörülüyor olmasıdır. Ana tema da çok kutupluluk ya da Batı hegemonyasının sistemi tamamen domine eden yapısının sürdürülemezliği. Ne dünyaya barış getiriyor, ne sorunları çözüyor, iç işlerine karışıyor, toprak bütünlüklerini zedeliyor.”

‘İNSANLIK YENİ BİR TARİH YAZIYOR, TÜRKİYE DE BUNUN İÇİNDEDİR’

“Dünyada artık çok kutuplu ya da dengeli bir yapı olduğunun ve yükselen güçler olduğunun altı çiziliyor” diyen Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü, “Biz milli kurtuluş, bir antiemperyalist mücadeleden geliyoruz. Dolayısıyla biz bir anlamda mazlum halkların bir nirengi noktası, referans noktası, nefes alanı ve son kalesiyiz. Bu açıdan bakıldığında bizim bu yeni dönemin güçleri arasındaki durumumuz ve pozisyonumuz çok nettir.” ifadelerini kullandı.

“Özellikle Rusya ve Çin’le olan ilişkilerimizin stratejik nitelik kazanması da ne tesadüf, ne de bir anlamda gönüllü bir tercih. Hem dönemin şartları, hem coğrafyanın. Hem de tarihin getirdiği bir zorunluluk. Akış buraya doğru gidiyor. Türkiye de bunu değerlendiriyor ve bu doğrultuda yeni gelişmelere gebe bir dünya var. Bu dünya yeniden şekilleniyor” diyen Hacısalihoğlu, “Batı dünyasının gelecek ve insanlık adına katacağı katkıların sonuna gelmiş bulunuyoruz. Adeta insanlık geleceğini kurtarmak zorundadır. Yeni bir tarih yazımının içindeyiz. İnsanlık yeni tarihini yazmaya başlamıştır. Biz de Türkiye olarak o tarih yazımının içindeyiz.” vurgusunu yaptı.

‘ABD MERKEZLİ DÜNYAYA MEYDAN OKUMA’

Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe ise Putin ve Xi görüşmesiyle açıklanan Büyük Avrasya Ortaklığı’nı ABD ve onun kurmak istediği hegemonyaya karşı bir mücadele programı olarak nitelendirdi. Gökçe, “Büyük Avrasya Ortaklığı planında açıklanan maddelere bakıldığında ABD merkezli tek kutuplu dünyanın insanlığa nasıl bir felaket getirdiğinin vurgusunun yapıldığı görülmektedir. ABD’nin ve onun etrafında kümelenen bir kısım azınlığın uluslararası sorunların ele alınmasında bencil yaklaşımları ve diğer aktörlerin ihtiyaçları, güvenlikleri, kişiliklerinin göz ardı edilerek fütursuzca içişlerine müdahale edildiği belirtilerek bundan vazgeçileceğini ve küresel yönetişime önem verecekleri vurgulanmaktadır.” ifadelerini kullandı.

‘AVRUPA VE KÖRFEZ’DEN KOPUŞLAR VAR’

“Kuşak ve Yol Girişimi ile birlikte Soğuk Savaş döneminin ittifaklarının yerine şimdi refaha dayalı paktlar ve iş birlikleri almaktadır.” diyen Gökçe, Bunun ilk emarelerini günümüzde meydana gelen gelişmelerde görmekteyiz. Gökçe bunun emarelerini ise Kıta Avrupası ülkelerin ABD’nin Afganistan ve UkraynaRusya politikasından rahatsızlıklarını dile getirerek, çatışma politikalarından uzak durması olarak somutlandırıyor. Çin anakarasından başlayarak Avrupa’ya çeşitli güzergahlarla bağlanan Kuşak ve Yol Girişimi’nin ABD tarafından akamete uğratılmasına karşı seslerin yükseltildiğini belirten Gökçe, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi körfez ülkelerinden de bu noktada ABD’den kopuşların meydana geldiğini söyledi.

‘TÜRKİYE BU ORTAKLIĞA DAHİL OLMALI’

Türkiye’nin 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren eklemlendiği ABD ve NATO’nun hiçbir zaman Türkiye’nin menfaatine olmadığını belirten Gökçe, “60 ve 80 darbeleri, 1971 muhtırası, 2016 darbe girişimi, Kıbrıs Harekâtı ve birçok konuda ABD ve NATO Türkiye’yi yalnız bırakmıştır.” ifadelerini kullandı. Bugün de Türkiye ABD’nin yeni projesinde “Cephe Ülkesi” durumuna getirilmek istendiğini söyleyen Gökçe, Türkiye’nin ABD ve NATO eksenli politikalarla devam etmesi durumunda komşularını kaybedecektir ve bölgede ABD ve NATO’nun silahlı gücü olarak sıcak çatışmalara sürüklenecektir. Dolayısıyla, Türkiye’nin Büyük Avrasya Ortaklığı planına önem vermesi ve buna dahil olması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.

‘HEGEMONYA SONRASI DÖNEMİN PROGRAMI’

İstinye Üniversitesi Kuşak ve Yol Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KUYUÇAM) Müdürü Doç. Dr. Efe Can Gürcan da tarihi bildiriyi gazetemize değerlendirdi.

“Posthegemonya” dönemine girdiğimizi ifade eden Gürcan, RusyaÇin Ortak Bildirisi’nin “çok kutuplulaşma sürecine tutarlılık ve türdeşlik kazandırıcı programatik bir yol haritası sağlama potansiyeline sahip” olduğunu vurguladı.

Gürcan, Bildiri’nin “‘Büyük Avrasya Ortaklığı’ sloganına yaslanarak çok kutupluluğu sahiplenmekte ve BRICS, Avrasya Ekonomik Birliği (AEB), Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ), Asya Altyapı Yatırım Bankası (AAYB) ve KuşakYol Girişimi gibi girişimler arasında bir eşgüdüm sağlanması gereğini vurguladığı” yorumunda bulundu.

Rusya’nın ‘Büyük Avrasya Ortaklığı’ projesini Çin’e kabul ettirerek Çin’i kendi küresel gündemini takip etmekten ziyade ortak Avrasya gündemi ile bütünleştirmeye çabaladığını vurgulayan Gürcan, “KuşakYol Girişimi’nin etkisiyle ŞİÖ’ye ilgisini son zamanlarda azaltan Çin’in, Rusya’nın da çabalarıyla ŞİÖ gibi Avrasya girişimlerine ilgisini yeniden güçlendirmesi beklenebileceğini” söyledi. 

‘RUSYA VE ÇİN, BATI SALDIRGANLIĞINI BOŞA ÇIKARIYOR’

Ukrayna geriliminin hızla tırmandığı bir ortamda, Rusya ve Çin’in “Büyük Avrasya Ortaklığı” sloganı ile ortak bir bildiri yayınlamasını önemli bir gelişme olduğunu belirten Gürcan, değerlendirmesine şöyle devam etti: “Gerilimin yeniden alevlenmesinde, Batı medyası büyük bir rol oynamıştır. Medya, Rusya’yı çevreleme gündemini gizleme çabalarının bir parçası olarak ‘Rusya her an saldırabilir!’ algısına yaslanmaktadır. Rusya’nın bu tür çabalara tepkisi ise savaştan ziyade daha adil ve sürdürülebilirliğe yönelik bir ‘çok taraflılık’ talebini yükseltmek olmuştur. Rusya’nın çok taraflılıkta ısrar etmesi, Batı’nın savaş ve saldırganlık stratejisini boşa çıkarmaya hizmet edecektir.”

Aydınlık