Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, önceki gün yayınlanan “Al sana KHK’lı mağdur, “FETÖ mahrem imamı gariban öğretmen” yazım üzerine öyle bir tweet attı ki, cevap hakkı doğdu ama ona “hakkını” vermezsem olmaz.

Şöyle demiş Bekaroğlu; “Nedim Şener utanmadan yalan söylüyor, algı operasyonu yapıyor. Gazeteci değil, sanki ideolojik savaş elemanı! Sayın Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman suç işleyen/suçu mahkeme kararı ile sabit olan KHK’lılar için ‘Hepsini işine iade edeceğim’ demedi.”

Kılıçdaroğlu’nun ne dediğine geleceğim ama önce tweet’inin gülünç kısmını yazayım, Nedim Şener utanmadan yalan söylüyor” demiş. Siyasi hayatı sağ muhafazakâr siyaset üzerine kurulu, Refah, Fazilet, Saadet ve Has Parti derken, hiçbir siyasi paydaşlığı olmayan “Atatürk’ün kurduğu” Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapan birisinin utanma duygusundan bahsetmesi gerçekten gülünç. Hele hele 2007 yılında CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’den çıkarılması için imza vermiş birisinin, o partinin önünden bile geçmemesi lazım ama bunun için önce utanma duygusu olacak.

Utanmaza bak
Utanmaza bak

FETÖ KUMPASLARININ ŞAKŞAKÇISI

FETÖ’nün Ergenekon kumpasının şakşakçısı Bekaroğlu, tam da o ateşli günlerde 3 Eylül 2008’de Akit gazetesine verdiği demeçte, hekimliğini de konuşturuyor, “Ergenekon operasyonunu çok önemsiyorum. Bir ruh hekimi olarak Ergenekoncuların rasyonel insanlar olduğunu düşünmüyorum.” diyordu. FETÖ’nün tetikçileri 15 Temmuz sonrası tutuklandığında da ise onlara, “Ali Bulaç, Şahin Alpay, Mehmet Altan ve Ahmet Turan Alkan gibi bu ülkenin vicdanı olmuş insanların darbecilikten içeri atılması rezalettir” diye mesajla destek oluyordu.

Bunun üzerine, Ergenekon davasında tutuklanan CHP’li Vekil Tuncay Özkan, Bekaroğlu’na, “Ama bizler Ergenekoncu deliler olduğumuz için normal! O vicdanını seveyim senin hoca” diye cevap verdiğinde ise utanmadan sessizliğe bürünüyordu.

UTANMAZLIKTAN DA ÖTE...

Kadınlar için ayrılan cinsiyet kotasından CHP Parti Meclisi’ne girip, milletvekilliğine kadar çıkmak, bunu da “Delege beni seçerdi ama Genel Başkan böyle uygun gördü” diyerek pişkinlik yapan birinin utanmaktan söz etmesi gerçekten gülünç.

Atatürk’e “kefere” dedi mi demedi mi tartışması ise utanmazlığı aştı... 1993 yılında Gelecek Bahar adlı bir dergide “Su Üzerinde Yürümek” adlı bir yazısında; “Bir zamanlar şanlı ecdat vardı; dört kıtada at koşturan, sonra Ayasofya, Yunanistan’ı tel’in mitingleri ve büyük doğu. Bir de kefere Kemal” diyordu.

CHP’ye geçmesiyle birlikte yazı gündeme gelince, “O sözler bana aittir ama kastedilen Atatürk değildir dedi. Gelecek dergisi sayfaları internette duruyor, ne deyip demediği, kimi kastettiği okuyunca anlaşılıyor.

“CHP FETÖ’ye teslim oldu” diyen Yılmaz Ateş gibilerin ihraç edildiği, “CHP’de çete var” diyen 40 yıllık CHP’lilerin yollarını ayırdığı CHP, Bekaroğlugiller tarafından yönetiliyorsa utanması gereken başkalarıdır.

KILIÇDAROĞLU, YÜZDE 40’I İTİRAFÇI OLAN, TSK’DAN İHRAÇ EDİLEN 24 BİN FETÖ’CÜYÜ İADE EDECEK Mİ?

PEKİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KHK’lıların göreve iadesiyle ilgili ne dedi?

Çorum’da yaptığı ilk konuşmasındaki açıklaması şöyleydi: “...Sözüm söz, bütün bu adaletsizlikleri düzelteceğim. O Kanun Hükmünde Kararnameler ile görevden alınan, işine son verilen, ekmeği elinden alınan herkesi göreve iade edeceğim. Yeter ki teröre bulaşmasın.”

Kılıçdaroğlu, “Hepsini iade edeceğim” sözüne gelen tepkiler üzerine bu açıklaması hakkında bir hafta sonra Nevşehir’de şöyle bir başka açıklama yaptı: “Hiçbir şeyi yoksa ben söz verdim, dosyasında hiçbir şey yoksa, eğer hakkında hiçbir soruşturma yoksa, hepsini görevlerine iade edeceğim. Bir kararname ile hepsini... Bakın, devlet kinle yönetilmez, devlet öfkeyle yönetilmez. Suçu yoksa iade edeceğim...”

KHK GERÇEĞİ: GERÇEK MAĞDUR 15 BİN

Şimdi KHK’lılar hakkındaki gerçekleri yazayım; 15 Temmuz sonrası KHK ile ihraç edilen 49 bin kişi mahkeme kararlarıyla mahkûm oldu. 42 bin kişi hakkında da soruşturma yürütülüyor.

Kılıçdaroğlu’nun ikinci açıklamasını dikkate alırsak “Hükümlü olan ve hakkında soruşturma bulunan” bu kişiler iade edilmeyecek.

Halen 10 bin dolayında dosya hakkında OHAL Komisyonu’nun incelemesi devam ederken, 15 bine yakını hakkında ise hak ihlali yani görevi iade kararı çıktı. OHAL Komisyonu’nun her bir başvuru sahibi hakkında, 20 ayrı kurum nezdinde 106 kritere göre yapılan incelemeye göre şu ana kadar haksız yere mağdur olanlar 15 bini buluyor. Başvurusu reddedilen 102 bin kişi için mahkeme yolu da halen açık.

Eğer Kılıçdaroğlu’nun, “Hiçbir şeyi yoksa ben söz verdim, dosyasında hiçbir şey yoksa, eğer hakkında hiçbir soruşturma yoksa, hepsini görevlerine iade edeceğim” şeklindeki ikinci açıklaması geçerliyse ancak OHAL Komisyonu’nun hak ihlali verdiği 15 bin kişi kastediyor demektir. Bunun için de bir çalışmaya gerek yok, zaten komisyon gerekli kararları almış demektir. Yapılacak şey bu kişilerin hakkını savunmaktır.

FETÖ’CÜ 4 BİN HÂKİM VE SAVCI DÖNECEK Mİ?

Ama sızan bilgiler farklı, bir genel başkan yardımcısı başkanlığındaki çalışmaya göre, mevcut yargılamalar devam edecekmiş, yargılanıp mahkûm olanlara yeniden yargılama yolu açılacakmış. Böylece, 15 Temmuz darbe girişimine katılmış 5 bin 600 FETÖ’cü TSK mensubu dışında kalan ve 5 yıl içinde; Bylock, ankesörlü hat, hakkındaki ifade gibi delilerle, üstüne üstlük yüzde 40’ı itirafçı olan TSK’dan ihraç edilen 24 bin “FETÖ üyesini” iade mi edecek? Ya da eline silah almamış (teröre bulaşmamış) 4 bine yakın FETÖ’cü hâkim ve savcı mahkemelere geri mi dönecek... Yine Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “teröre bulaşmamış”, toplam sayıları 10 bini geçen ve çoğu öğretmen olan “mahrem imamlar”, FETÖ üyesi olan 40 bine yakın polis iade mi edilecek?

Haydi cevap versinler...