Azerbaycan ile bir millet iki devletiz, bu geçmişteki olaylarla da sabit… Cihan Harbinden sonra bölgemizin yeniden şekillendiği ve iki devrimin dayanışma içinde olduğu günlerde Anadolu’daki devrimci yönetim, gerek Sovyetler Birliği’nden gerekse kardeş Azerbaycan’dan hem parasal hem de silah yardım talebinde bulundu. Sovyet Rusya’nın yaptığı yardımlar malum… O günlerde Azerbaycan’dan da para yardımı talebinde bulunduk.
Atatürk bu konuda, Erzurum’da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’ya 3 Mayıs 1920 günü telgraf göndererek girişimde bulunmasını ister: “Elde beş para bulunmadığı devletlilerinin malumudur. Şimdilik dâhilde bir kaynak da bulunmuyor. Başka taraftan temin edilinceye kadar Azerbaycan hükümetinden azami miktarda istikraz akdi (borçlanma, ödünç para) imkânının düşünülmesini ve temin edilmesini rica ederim.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.8, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2002, s.171.)
Mustafa Kemal Paşa, aynı tarzda ilk telgrafı, 26 Nisan 1920 günü Kazım Karabekir’e gönderir ve Azerbaycan’a gönderilecek olan askeri heyetin borçlanma konusunda da temasta bulunmasını ister. (Age, s.113.)
Paşa, askeri heyeti emperyalist işgale karşı yapılacak askeri harekâtı yönetmesi için gönderir. İlginçtir bu tarihte Ankara Hükümeti, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’daki İngiliz yanlısı yönetimler yerine, Bolşevik yönetimlerin kurulmasından yanadır. Zaten aynı gün Kızılordu Bakû’ye girer ve burada sosyalist yönetim kurulur. TBMM Hükümeti iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi için Memduh Şevket Bey’i 15 Ağustos 1920 günü Azerbaycan’a gönderir… Ermenilerin Azerbaycan’a yaptığı saldırılara karşı Türk ordusu bölgede harekete geçer. Ermenistan’ı dize getirir… Bizim onlara yaptığımız en önemli yardım budur…
Atatürk, Sovyet Elçisi Aralov ve Azerbaycan Elçisi Abilov'la birlikte.
ATATÜRK’ÜN AZERİ DOSTLUĞU
Azerbaycan’da Dr. Neriman Nerimanov başkanlığındaki yeni hükümet, İbrahim Abilov’u Ankara‘ya Büyükelçi olarak atar. Abilov 27 Eylül 1921 günü Ankara’ya gelir. 14 Ekim 1921 günü Atatürk’e itimatnamesini sunar. Atatürk, Abilov’a hitaben, “Azeri Türklerinin dertleri kendi dertlerimiz ve sevinçleri kendi sevinçlerimiz olduğu için, onların muratlarına nail olmaları, hür ve bağımsız olarak yaşamaları bizi pek ziyade sevindirir. Türkün saadeti ve mazlumların kurtuluşu yolunda Azerbaycan Türklerinin de kanını dökmeye hazır bulunduklarına dair olan beyanınız, istilacılara karşı Türkün ve mazlumların kuvvetini artıran pek kıymettar bir sözdür. Türkiya Büyük Millet Meclisi'nin ve hükümetinin, iki kardaş millet arasındaki bağların ve alakanın daha sağlam ve daha metin bir hale konulmasına bütün kuvvetiyle çalışacağını, bu konuda zatıâlinize elden gelen her türlü yardımları yapacağın temin eylerim” der. (Hâkimiyeti Milliye, 15 Ekim 1921’den aktaran; Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.12, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003, s.36.)
Atatürk, 18 Ekim 1921 günü Azerbaycan Elçilik binasına bayrak çekme merasiminde yaptığı konuşmada ise tarihi dostluğu değinir: “Efendiler! Ankara'ya Yunanlıların, düşmanların bayrağı çekilmek isteniyordu. Bu fırsatı, hamdolsun ki, düşmanlarımız elde edemediler. Burada işte, kardaş hükümetin, kardaş milletin sancağı çekilmekle bahtiyar bulunuyoruz. Türkiya ve Azerbaycan arasındaki samimi bağların, kardaşlığın derecesini izaha lüzum görmem. Bu kardaşlık bağlarının teyit ve takviyesi için gönderilen Sefir İbrahim
Abilof Bey'in seçiminde Azerbaycan Hükümeti'nin isabeti büyüktür. Çünkü İbrahim Abilof Hazretleri bu dostluk bağını ruhunda duymuş bir zattır ve bizce dahi pek mühim olan vazifesinde muvaffak olmak için lazım gelen bütün vasıflara sahip bulunuyorlar. (…)
Azerbaycan ile Türkiya arasında mevcut kardaşlığın, samimiyetin doğurduğu bağdan başka, Azerbaycan'ın diğer dostlarımıza temas noktasında bulunması da kıymetli ve ehemmiyetlidir. Coğrafi vaziyeti göz önüne getirilirse, hakikaten Azerbaycan'ın Asya'daki kardaş hükümet ve milletler için bir temas ve birleşme noktası olduğu görülür, Azerbaycan'ın bu özel mevkii, vazifesini pek mühim kılmaktadır. (…)
Sefir Hazretleri! Azerbaycan sancağının Türkiya sancağının yanında, Türkiya semasında dalgalanışını görmek bütün milletimiz için büyük bir bayramdır. Bize böyle bir bayram günü yaşattığınızdan dolayı samimi teşekkürlerimi tekrar ederim.” (Age, s.5051.)
Atatürk, 14 Kasım 1921 günü Afganistan Sefaretinde Abilov’un şerefine verilen bir ziyafette yaptığı konuşmada ise bağımsızlığa vurgu yaparak, “Azerbaycanlıların bağımsız mevcudiyetleri bizim için büyük bir şereftir. Azerbaycan'ın böyle bir bağımsızlığa nail olmasından dolayı kendimizi mesut saymaktayız. Doğu milletlerini bağımsız olarak aramızda bulundurmaya sebep olan Rus inkılâbını hürmetle yâd ederim. Afgan hükümet ve milletinin Türkiya'ya karşı olan dostluğu pek kıymetlidir. Toplanmamız Panislamizme yönelik değildir; mazlumların zalimlere karşı birliğidir ve bunun muvaffakiyete mazhar olacağından eminim. Türkiya, emperyalizme karşı mücadelesiyle iyi misal olmuş ise, bundan pek büyük bir bahtiyarlık duyacağım” der. (Age, s.90.)
Abilov
ALTIN VE PETROL YARDIMI
Bu dönemden sonra Azerbaycan yardımları da Anadolu’ya gönderilmeye başlar. Atatürk, 17 Mart 1921 tarihinde Başbakan Nerimanov’a gönderdiği mektupta maddi yardımı tekrarlar. Nerimanov buna 23 Mart 1921 günü cevap verir ve şunları belirtir: “Paşam, Türk milletinde bir anane vardır; kardeş kardeşe borç vermez, kardeş, her durumda kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız, her zaman ve her şartta birbirimizin elinden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz bugün yaptığımız bir kardeşin yaptığından başka bir şey değildir.”
Nerimanov’un, Türkiye’ye yardım konusunda Moskova yönetimi nezdinde de girişimde bulunduğu belirtilir. Nerimanov’un Lenin ile görüşmeleri de olumludur…
Bu cevaptan sonra Ankara’ya 500 kilo altın, 30 vagon petrol, 2 vagon benzin, 8 vagon gazyağı; 2 Mayıs 1921’de ise 62 vagon petrol Türkiye’ye gönderilir. 2 Mayıs 1921’de Bakû’daki Türk temsilciliğine 1 milyon altın ruble bağışlanır. Ayrıca yetimler için para yardımı kampanyaları da düzenlenir. Büyük Taarruz öncesi yardımlar daha da artar…
Aynı yılın Mayıs ayı içinde Azerbaycan Dışişleri Komiseri Hüseyinov, Türkiye’ye gönderdiği bir telgrafta ise, “Bundan sonra Azerbaycan Hükümeti kardeş Türk halkına yürüttüğü bağımsızlık savaşı müddetince vatanı uğrunda hayatlarını kaybetmiş askerlerin yetim çocuklarına barınacağı sığınaklar (yetimhane) için her ay 62 vagon petrol ve 3 vagon gaz yağı göndermeyi taahhüt ediyor” diye belirtir.
Bu dönemde Azerbaycan’dan bazı subay ve askerler Anadolu’ya gelerek gönüllü vazife yapar. Bunlardan bazıları daha sonra Türk ordusunda subay olarak görev yapmaya devam eder…
Nariman Narimanov
ASKER VE SUBAY GÖNDERDİK
Türkiye Kafkas seddini İngilizlerin ördüğünü görerek bunun yıkılması için Sovyet Rusya ile ilk günden itibaren çaba harcadı. Bir anlamda Azerbaycan ile Gürcistan ve Ermenistan’ın Bolşevik olmasını sağladı. Bu durum Azerbaycan için de yararlı oldu. Ermeni saldırılarını önledi. Türkiye ayrıca iki ülke arasında direkt temas kurulması için toprak düzenlemesi de istedi. Azerbaycan’daki yeni hükümet kurulunca Türkiye bu ülkeye subay göndererek ordusunun yeniden teşkil edilmesini sağladı. Mustafa Kemal Paşa, bu durumu 12 Temmuz 1920 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmada şöyle anlatır: “Son zamanlarda Azerbaycan içinde birtakım inkılâplar oldu. Bu inkılâpların hakiki sebeplerini incelemenizi rica ederim. Dolayısıyla, Türkiye, Azerbaycan kardaşına kendi görüşlerini, kardeşçe hislerini ve geleceğe ait bütün görüşlerini iletmiştir ve Türkiye, Azerbaycan'a kumandan göndermiş, subay göndermiş, her şey göndermiştir. Azerbaycan, askeri mevcudiyetini bu suretle kendine layık bir tarza sokmuştur. Dolayısıyla, Türkiye, Azerbaycan'la çok alakadar olmuştur. (…) Faydalı semerelerini de aldık.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.9, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2002, s.40.)
KIZINA DOYMADAN ÖLDÜ
Kurtuluş Savaşı yıllarında Aralov ve Abilov sürekli olarak Atatürk’e yakın temastaydı. Atatürk bu iki elçiyi Batı Cephesine de götürerek durumu yerinde görmelerini sağladı. İki elçi de Mehmetçiğe küçük hediyeler armağan etti. Büyük Zafer sonrası Abilov çifte mutluluk yaşadı. Bu günlerde Abilov’un eşi Tamara Hanım bir kız dünyaya getirdi. İsmini Atatürk “Anadolu” koydu. Ne acıdır Abilov kızına doyamadan aniden rahatsızlanarak apandisit patlaması sonucu 23 Eylül 1923 günü İzmir’de hayatını kaybetti. İktisat Kongresi’ne katılmak üzere şehirdedir… Atatürk bu durumdan duyduğu derin üzüntüyü eşine gönderdiği mesajla iletir… Anadolu Hanım ise 2010 yılında Bakû’de hayatını kaybetti. O da iki oğluna Mustafa ve Kemal ismini vermişti…
Abilov’un ölümünden sonra “Vatanım Türkiye” ismiyle yayımlanan hatıralarında, yazdığı şu değerlendirme anlamlıdır: “Anadolu’nun her kesiminden halkın bizimle ilgili tutumu içten ve kardeşçedir. Trabzon’dan Ankara’ya kadar tüm şehir ve köylerde çok sıcak karşılandık ve kabul edildik.” (Seyhan Çağlar Emen, Manisa Denge, 30 Ağustos 2017.)
Aydınlık