İstanbul Barosu eski başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal, Sabah gazetesinin haberini paylaşıp "Bu ‘bilimsel görüşler’ para karşılığı yazılır. Piyasası 100 bin TL’den başlar. GÜ’nün koskoca hukuk hocası Ümit Kocasakal geçim derdine mi düştü? Ulusalcı mangalda kül bırakmayan hukukçu, paraya mı teslim oldu? Hey gidi “Ümit” Hoca!" diyen Mine Kırıkkanat'a tepki gösterdi.

Twitter'dan açıklama yapan Kocasakal, "Bayan Mine G.Kırıkkanat, herhalde daha önce kendisi de bilimsel görüş aldı ki bir piyasa biçmiş, hem de epey yüksekçe!" dedi.

Kocasakal, "Ancak hatırlatmak isterim ki bu ülkede, bazı "köşe" lerde olamayan veya "köşeyi" dönemeyen, zihinsel ve fiziksel olarak "fonlanmayan" emeği ile yaşamını kazanmaya çalışan çoğu insanın geçim derdi vardır. "Köşe"lerden bakanlar göremeyebilir!" ifadelerini kullandı.

Kocasakal'ın açıklaması şöyle;
1: Siyasi iktidarla olan bağı, çizgisi, misyonu belli Sabah Gazetesi 9 Ağustos'ta "Kocasakal Oktar'ın sağ koluna 'bilimsel görüş' bildirmiş! " başlıklı haberine, kan gurubu bile muhtemelen AB olan bir "köşe" yazarı, adeta hazine bulmuş gibi "atlamış".Mutluluğu kaleminden okunuyor 
2: "Köşe" yazarı bayan Mine G. Kırıkkanat şöyle “derin" bir analiz yapmış: "Bu "bilimsel görüşler" para karşılığı yazılır. Piyasası 100 bin TL'den başlar. GÜ'nün koskoca hukuk hocası Ümit Kocasakal geçim derdine mi düştü? Ulusalcı, mangalda kül bırakmayan hukukçu paraya mı teslim oldu? Hey gidi "Ümit" Hoca!
3: Ülkemizin çok ciddi sorunları ortadayken, yine de bu "derin" "psikososyoekonomik" analiz üzerine, kamuoyunu bilgilendirmem ve gerekli cevabı (biraz uzunca) vermem şart oldu.
4: Bu tür bilimsel görüşler, özellikle öğretim üyesi hukukçular tarafından Ceza Muhakemesi Kanununun 67.maddesinin 6.fıkrasına dayanılarak "uzman kişinin bilimsel mütalaası” kapsamında verilmektedir ve mahkemeler bakımından bağlayıcılığı olmayan bir "görüş" ten ibarettir.
5: Haberde adı geçen 19 sahifelik görüş, adı geçen ve o tarihte şüpheli olan kişiye isnadedilen suçun varlığı veya yokluğu (unsurları) ile ilgili olmayıp, savunma hakkı kapsamında avukatın mesleğini icrası ile ilgili, avukatlık hukuku bağlamında usuli bir konuya ilişkindir.
6: Bu hukuki görüş, şüphelilere değil, mesleki faaliyeti kısıtlanan, hatta engellenen, mesleki onuru zedelenen avukat meslektaşıma (aslında aynı konumdaki tüm meslektaşlara) verilmiştir.
7: Haberde de aktarıldığı üzere tarafımdan verilen hukuki görüş; avukat görüşmelerinin kayıt altına alınması, verilen belge ve dosyalara, görüşme tutanaklarına el konulması, görüşmelerin gün ve saatlerinin sınırlandırılmasına dair hakimlik kararı ile ilgilidir.
8: Bu kapsamda bu karar ve uygulamanın özellikle avukatlık mesleğinin yapısı ve özellikleri de dikkate alındığında kanuna ve hukuka uygun olup olmadığı, savunma hakkının özünü ortadan kaldırıp kaldırmadığı bilimsel olarak irdelenmiştir. Bu husus gazete haberinde de yer almaktadır
9: Kısaca, bu hukuki görüşün avukatın mesleki faaliyetinin ve hukuki yardımının kapsamı ile ilgilidir. Usuli haklar ve adil yargılanma hakkı kapsamında müdafiin yardımından yararlanma hakkı, kimliğine ve suçun türüne bakılmaksızın her birey için gözetilmesi gereken bir husustur.
10: Önemine binaen anılan görüşte belirttiğim şu satırları aktarmak isterim: " Elbette ki hukuk devletinde hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü ve ayrıcalığı bulunmadığı gibi, işlenen suçların cezasız kalmaması da adaletin ve toplumsal düzenin gereğidir."
11: "Bununla birlikte hukuk devleti, bir suçu her ne pahasına olursa olsun cezalandıran değil; belirli kurallar kapsamında, savunma ve adil yargılanma hakkına saygı göstererek, usul kurallarına uyarak gereğini yapan devlettir."
12: "Bu açıdan bir soruşturma ve yargılama ne denli hukuka uygun ise o ölçüde meşruiyet kazanacak ve kamu vicdanında da yer edinecektir. Adil yargılanma birey için bir hak olduğu kadar, kamusal makamlar bakımından da bir görevdir. "
13: "Bunun sağlanmasında en önemli vasıtalardan birisi de müdafi ve müdafi yardımından yararlanma hakkının bulunmasıdır."
14: "Bu hakkın gereği gibi, işlevsel olarak kullanılamaması halinde, soruşturma ve kovuşturma zedelenecek, verilecek hüküm tartışmalı olabilecek, bu nedenle Türkiye'nin tazminat yükümlülüğü doğabilecektir. "
15: "Savunma ve adil yargılanma hakkının tanınmasında suç tipinin veya şüpheli yahut sanığın kimliğinin bir önemi de bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle usuli nitelikli bu haklar tüm suçlar ve tüm şüpheliler/sanıklar için geçerlidir."
16: Bu tespitlerin hangisi yanlış? Yazdıklarımın ve görüşümün sonuna kadar arkasındayım.
17: Her türlü soruşturma ve kovuşturmanın kanuna ve hukuka uygun, adil bir biçimde yapılmasını; avukatların görevlerini meslek onuruna uygun şekilde, gereği gibi yapabilmelerinin gerekliliğini sonuna kadar savunacağım.
18: Hayatım boyunca inanmadığım bir şeyi yapmadığım gibi, inandığım doğruların da hep arkasında oldum.
19: Anılan hukuki görüş, benim mesleki faaliyetimin bir parçasıdır. Mesleki faaliyetin icrası, herhangi bir şeye teslim olmak değildir. En azından bunu inandığı şekilde, ahlaka ve vicdana uygun icra edenler için...
20: "Köşe" yazarının mantığına göre, hukuki görüş veren tüm öğretim üyeleri paraya teslim oluyor! Bu tüm hukukçu öğretim üyelerine en hafif deyişle saygısızlık değil mi?
21: Bayan Mine G.Kırıkkanat, herhalde daha önce kendisi de bilimsel görüş aldı ki bir piyasa biçmiş, hem de epey yüksekçe!
22: Geçim derdine gelince, çok şükür ki, yaşamımı kimseye teslim olmadan, biat etmeden, ülkeme, halkıma ve devletime cephe almadan, belli yerlere sırtını dayayıp bir yerlerden "fonlanmadan” emeğimle ve alın terimle kazanmaktayım.
23: Kimlerin hangi çevrelere, fonlara teslim olduğu, nerelerden yönlendirildiği ortada ve herkesin malumu!
24: Ancak hatırlatmak isterim ki bu ülkede, bazı "köşe" lerde olamayan veya "köşeyi" dönemeyen, zihinsel ve fiziksel olarak "fonlanmayan" emeği ile yaşamını kazanmaya çalışan çoğu insanın geçim derdi vardır. "Köşe"lerden bakanlar göremeyebilir!
25: İşin asıl püf noktası, konu ile ilgisi olmadığı halde şahsıma yapılan "ulusalcı" vurgusu. Yazdıklarımın “ulusalcı” olmamla ne alakası var? Anlaşılan, sorun yazdıklarımda değil, burada ve asıl “alerjik reaksiyon” yaratan da bu…Demek, “küreselci” olsam, sorun olmayacaktı!
26: Çok şükür "küreselci" değil, ulusalcıyım, milliciyim, anti emperyalistim, Kemalist’im. Hiçbir maske takmıyorum, olmadığım gibi görünmüyorum. Gerektiğinde bu güzel vatan için değil mangalda kül, mangal da bırakmayız. Şimdiye kadar yaptıklarım da yapmadıklarım da ortada.
27: İşin ucu kendisine veya malum kişi ve çevrelere dokununca hak, hukuk, adalet, adil yargılanma hakkı gibi konularda mangalda kül bırakmayan, olması gerektiği gibi hukuki yardım almaktan kaçınmayan "köşe" yazarı
28: bunca yakıcı sorun varken yandaş bir gazetenin yıpratma amaçlı haberine, içeriğine dahi bakma gereği duymadan ne hikmetse balıklama atlıyor!
29: Hayırdır? Bu neyin birlikteliğidir? Hey gidi “özgürlükçü", "demokrat", "muhalif" "köşe" yazarı !


ulusal.com.tr