“Taş yerinde ağırdır” şeklinde bir atasözü vardır.
1 Kasım 2015 seçimleri sonrası aldatılan, kandırılan, duygu ve düşünceleri çeşitli odaklar tarafından hipnoz edilerek başka alanlara, başka yuvalara gidenlerin sonu gerçekten hazin olmuştur. Bunu da bizzat kendi ifadelerinden anlıyoruz.
MHP’de iken beyefendi ve mütevazı kişiliğiyle tanıdığımız, İP Kurucular Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Azmi Yetim, Akşener’in partisinden istifa ettiği günlerde Meral Akşener’e “Bu insanlar yapılanları hiç hak etmemiş ve sizden de hiç diyet dilenmemişlerdir. Siz ülkücülere diyet borcu ödemekten bıktım diyorsunuz ama unutmayın ki ülkücülere olan vefa borcunuzun zekâtını bile ödemekte zorlanırsınız” şeklinde seslenmişti.
Meral Akşener, Ülkücülere diyet ödemekten bıkmış! Bak sen…
Bu sadece Prof. Dr. Ahmet Azmi Yetim’in Ülkücülere yönelik ondan duyduğu sözler değildi.
Genel ve özel toplantılarda Meral Akşener’in Ülkücüleri “aşağılayan, küçümseyen, horlayan konuşmalarına” şahit olan herkes, açıklamalarında, anılarında, sohbetlerinde hep yaşadıklarından örneklerle bunları anlatıyor.
İP kurucularından olan, İP eski Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili İsmail Ok, istifa ettikten sonra çıktığı televizyon programında “Akşener’e şu soruyu sordum. Biz CHP ile ittifakız. Ama CHP’nin de görülüyor ki HDP ile bir iş birliği var. Dolayısıyla ben bundan rahatsızlık duyuyorum, bunu kabul edemem ve bunu devam ettiremem dedim. Sayın Akşener de bunun üzerine ‘1 Hâlâ yerel yönetim şeyini aşamamışsınız’ dedi. ‘2 Ülkücüler belediyelerden iş istemiyorum demiyor ama’ dedi. Ve bu söz benimle mezara gidecekti fakat söylüyorum; ‘Ülkücüler hiçbir şey üretmiyor’ dedi” açıklamasını yapmıştı. Hatta “Burada ifade edemeyeceğim Ülkücülere daha farklı aşağılayıcı sözleri oldu” mealinde ifadesi de olmuştu.
İsmail Ok ayrıca bu sözlerini “Bizim toplantılarımızın hepsi kamera ile kayıt altına alınıyordu. Bu bahsettiğim toplantının da video kayıtları var. Aksini iddia edip, ispatlarlarsa bağımsız milletvekilliğinden de istifa ederim” sözleriyle güçlendirmişti.
O hâlde o toplantıların kasetlerini Koray Aydın ve Müsavat Dervişoğlu bizlere göndersin de izleyelim. Bakalım Meral Akşener Ülkücülere nasıl hakaretler etmiş, Ülkücüleri nasıl aşağılamış hepsini görelim.
Meral Akşener İP’i kurduktan sonra Ülkücüleri aşağılamıyor ki, MHP’yi ele geçirmeye çalıştığı günlerde tarla kongresinde kendisine “Birleşin Meral abla birleşin” dendiğinde sesin geldiği yere dönüp “Bir sürü geri zekâlı” diyen birisidir. “Bir sürü geri zekâlı” dediği o tarla kongresine toplanan Ülkücülerdi. Maalesef bu aşağılayıcı sözlere rağmen fareli köyün kavalcısı gibi bu kadının peşinden gittiler.
Finalde de hiç şaşırtmayacağı sözleri duyuyoruz: Ülkücülere diyet ödemekten bıktım.
Ama bir dakika…
Meral Akşener, Ülkücülere ne diyet ödemiş?
MHP’ye katıldığı güne kadar MHP ve Ülkücü Hareket’te bir bağı olmamış, siyasete DYP’de başlamış biri neyin diyetini ödemiş olabilir?
Meral Akşener, AKP’nin kuruluşu için Recep Tayyip Erdoğan’la beraber bir ay Türkiye’yi gezip, burada tutunamadıktan sonra MHP’ye gelmişti. Hatta Trabzon gezisinde “Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım” diye kendini pazarlıyordu. Bir ay Türkiye’yi gezmeler ve pazarlıklar tutmamış olacak ki ortada kaldı.
Sonra aracılar vasıtasıyla MHP’ye katıldı. Çünkü kendinin direkt MHP’ye gelebileceği bir hukuku yoktu.
MHP onu 3 dönem milletvekili yaptı. TBMM Başkanvekilliği gibi görevlere taşıdı. Ama Heval ablamız dedikodularında, sohbetlerinde hep “Ülkücülere diyet ödemekten bıktım” diyormuş…
Anlat Heval abla, Ülkücülere ne diyet ödedin? Bugüne kadar aldığın milletvekili maaşını, malını, mülkünü Ülkü Ocaklarına mı bağışladın?
Ülkücü Hareket için 10 yıl hapislerde mi yattın?
Nasıl bir diyet ödemeymiş bu, bir tane örnek verebilir misin?
MHP seni siyaset çöplüğünden almış, siyaset vitrinine koymuş…
Sen ne yaptın?
3 kere milletvekili yapıldığın MHP’de 4. kez milletvekili yapılmadığın için hançeri ilk fırsatta saplamaya çalıştın. Bu hâle düşeceğine gidip kendini Boğaz Köprüsü’nden aşağıya atsan daha iyiydi.
Hadi senin bir ideolojin, bir davan yok. Siyasi menfaatin nerede çadırı oraya kurarsın. DYP, ANAP kapısı, AKP’nin kuruluş çalışmaları, MHP ve şimdi İP…
Ya yıllarca cezaevinde kalmış, MHP’den, Ülkücü Hareket’ten başka yuva görmemişlere ne demeli?
“Milletvekili olamadım ya da milletvekili olacağım” gerekçesiyle böyle bir siyasi rezilliğin peşinden gidenler.
“Tekrar belediye başkanı seçilemem ya da belediye başkanı adayı yapılmadım” diye davasızlara, siyasi omurgasızlara omuz verenler…
Gittiniz gözleriniz gördü, kulaklarınız duydu değil mi Ülkücünün değerini…
Her şey milletvekili, belediye başkanı, parti yöneticisi olmak mı? MHP’de makam, koltuk olmadan Türk milliyetçisi, Ülkücü olunmuyor muydu?
Gittiğiniz yerde “Türk milliyetçiliği, Ülkücülük aşağılanıyor, horlanıyor, küçümseniyor” diye anılar anlatan şimdi sizlersiniz.
Kimi bu manzarayı ve Meral Akşener’in gerçek yüzünü gördü. Yol yakınken ihanet yolundan döndü. Kimi de hâlâ HDP’nin yasal, meşru parti olduğunu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kandil zırvalarını savunarak bu partide kalmayı sürdürüyor.
HD(P)KK ile ittifak yapma zilletine, terörist Demirtaş güzellemelerine susandan Ülkücü ve Türk milliyetçisi olmaz. Olsa olsa artık devşirilmiş ve ihanete hizmet eden olur.
Önümüzdeki süreçte göreceğiz bakalım. Bu ihanetlere hizmette ısrar mı edilecek yoksa geçmişin hakkı, hukuku, anıları adına bu ihanet zincirlerinden kurtulup yuvaya, davaya mı dönülecek…
Makam için sevenler, makam için satanlar Türk siyasetinin yüz karasıdır. Keşke 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası bazıları Ülkücü gençliğe bu manada kötü örnek olmasaydı…
Türkgün