AYDINLIK / ANKARA

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt sektöründe yaşanan son gelişmelere ilişkin görüntülü açıklama yaptı. “Ulusal Süt Konseyi’ni görevini yapmaya davet ediyoruz” diyen Bayraktar, “Ulusal Süt Konseyi 29 Kasım 2021 tarihinde yaptığı toplantısında aldığı kararla, 8 Aralık 2021 tarihinden geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ sütün tavsiye satış fiyatını brüt 4 lira 70 kuruş olarak belirledi. Bu fiyat yeme gelen zamlarla daha hayata geçmeden anlamını yitirdi" ifadelerini kullandı.

'TABLO VAHİM'

"Ulusal Süt Konseyi neyi bekliyor? Daha fazla hayvanın kesilmesini mi? Daha fazla üreticinin üretimi bırakmasını mı? Yeme zam yapanlar, gübreye zam yapanlar, korkmuyor da siz neden korkuyorsunuz?" diye soran Bayraktar, "Süt üretimi durma noktasına gelmiş, seyrediyorsunuz. Ulusal Süt Konseyi’ni görevini yapmaya davet ediyoruz. Bu yükü üreticiye yüklerseniz kaynağı kurutursunuz. Bu durumda tüketici süt ve süt ürünlerine nasıl ulaşacaktır? Süt fiyatları böyle devam ederse daha fazla damızlığın kesileceğini, bunun süt yanında et krizi anlamına da geleceğini bilmiyor musunuz? Üretimin sürdürülebilirliği için bir litre süt satan üretici bir buçuk kilo yem alabilmelidir. Fiyatın belirlendiği aralık ayında parite 0,93 iken, ocak ayında 0,94, şubat ayında 0,97, mart ayında ise 0,84 olarak gerçekleşti. Süt üreticileri hala sürdürülemez seviyelerin altında bir pariteyle üretime devam etmek zorunda kalıyor. Mart ayında üreticimizin bir litre süt sattığında eline net olarak 4 lira 50 kuruş geçti. Yemin kilosuna ödediği para ise 5 lira 35 kuruş. Bir litre süt sattığında bir kilo yem bile alamıyor yani zarar ediyor. Bu, uzun yıllardır görmediğimiz bir durumdur. Tablo vahimdir" şeklinde konuştu.

'SEKTÖR SIKINTILI BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYA'

Üreticilerin yem fiyatlarının yüksekliğinden dolayı buzağılarını hemen ellerinden çıkardıklarını kaydeden Bayraktar, "Düvelerini tohumlamak yerine besiye çekip Kurban Bayramı’nda kestirmeyi planlıyor. İneklerini kestirerek ya hayvan sayısını azaltıyor ya da işletmesini tasfiye ediyor. Sektör çok sıkıntılı bir durumla karşı karşıyadır. Bugün üreticiye istediğimiz fiyatlar verilmezse, ilerleyen günlerde tüketicilerimiz bugünkü fiyatları bile arar hale gelecektir. Bu fiyat artışı talebimiz hem üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz içindir. Üretimde devamlılığı sağlayamazsak, üreticileri küstürüp üretimden koparırsak tedarik zincirinin en önemli ayağını yok etmiş olur, fahiş tüketici fiyatlarına zemin hazırlamış oluruz. Bu ülke, hayvancılıkta yüksek maliyetleri karşılayamadığı için boşalmış ahırları, üretimi bırakmış üreticiyi hak etmiyor. Ne yapıp edip, elimizdeki bütün imkanları seferber edip ahırları doldurmalı, üretimi artırmalı, arz güvencesini sağlamalıyız" değerlendirmesinde bulundu.

'İTHALATLA ÜLKEYİ DOYURMA İMKÂNI YOK'

"UkraynaRusya Savaşının dünya tedarik zincirinde nasıl etkiler yarattığını hepimiz yaşayarak görüyoruz" diyen Bayraktar açıklamasını şöyle sürdürdü: "En kısa zamanda 'Acil Durum Planları'nı hazırlamamız gerekiyor. Bu süreçte atılacak en öncelikli adım süt fiyatının yeniden revize edilmesi olmalıdır. Üretime devam edebilmemiz ve damızlık hayvan kesimlerinin durması için; ya sattığımız çiğ süt fiyatı 1,5 pariteye denk gelecek şekilde 8 liraya çıkarılacak ya da ‘çiğ süt fiyatı artmasın’ deniliyorsa ilgili pariteye denk gelecek şekilde yem fiyatında indirim yapılacak ki bütün üreticilerimiz bu fiyattan yem alabilsin. Bu kapsamda fiyatın belirlendiği dönemde paritenin korunması için yemde de akaryakıtta uygulanan eşel mobil sistem gibi bir sistem hayata geçirilebilir. Bunun dışında çiğ süte verilen 20 kuruşluk prim yeterli değildir. Bu destek hem üreticiyi destekleyecek hem de kayıt dışılığa kaymanın önüne geçirecek seviyeye yani en az 60 kuruş seviyelerine çıkarılmalıdır. Akaryakıtta fiyatlar makul seviyelere indirilmeli, gelen zamlardan çiftçilerin kullandığı mazot muaf tutulmalıdır. Elektrik fiyatları, tarımsal işletmeleri koruyacak ve üretime devam edebilecekleri seviyelere indirilmelidir. Temel gıdada yüzde 1'e düşen KDV'yi olumlu buluyoruz. Fakat ilaçtan mazota kadar üreticilerimizin ana girdilerinin tamamında KDV yüzde 18’den kesilmektedir. Burada üreticiye bir finansman maliyeti doğmuştur. Zaten para kazanamayan bir sektöre bir de böyle bir finansman yükü yüklenmiştir. Bu konuda da üretici lehine bir düzenleme yapılmalıdır. Üreticinin sanayiciye sattığı sütte, ödeme süreleri 3045 günden, 60 güne çıkmıştır. Bu süre makul seviyelere indirilmelidir. İthalatla ülkeyi doyurma imkânı yoktur. Bunu görmezden gelemeyiz."